“Sis çöktü, bulut indi dağların başlarına
Engel olmak ne mümkün yürek gözyaşlarına
Nazar eylerken değdi, bulutlara bakışın
Görülmeye değerdi yüreklere akışın
Bulutlar ağlayınca meçhul askerlerine
Hüzün çağlayan olup karıştı kederine
Fırtınalar eserken atların yelesinde
Azamet yükseliyor yankılanan sesinde
Ey dağların başında destanlaşan kahraman
Döndüremez sizleri yolundan hiçbir ferman
O kırık abidende bir tarih yükseliyor
Kıpkızıl şafaklardan kahramanlar geliyor.
Uzuyor, inceliyor maverada gölgeler
Toprak kanla sulanır, kurtulurken ülkeler
Gururunuz yansırken dağların yamacına
Canlar bedel verildi, eriştin amacına
Geceler yorgan olur kabrin mermer taşına
Yıldızları toplayıp taç edelim başına
Bu topraklar uğruna canınızdan geçtiniz
Dünyaya sırt çevirip sonsuzluğu seçtiniz
Uyuyun dalgalanan bayrağın gölgesinde
Yankılansın sesiniz çağların ötesinde
Fanilik gömleğini gül kokusuna bandın
İbrahim’i yakmayan ateşlerde sınandın
Toprağa akan kanlar gözyaşıyla silindi
Ülkeme baştanbaşa gül kokuları sindi
Sultan Murat Tepesi güllelerle dövüldü
Türk’ün şanlı askeri Hak katında övüldü
Derelerden günlerce su yerine kan aktı
Şehitlerin acısı yüreğimizi yaktı”
M.NİHAT MALKOÇ