Sürgünlerim Oldu

Martılar gezerken içimde bir yerlerde, küheylanların ayakları yerde. İnsan önce kendi savaşını kazanmalı derinliklerinde. Göreceli doğrularla yola çıktınız mı yolun sonu gelmezDolaşır durursunuz bir labirentte. Ah! larımız yol arkadaşımız olsa da doğrular adına olmalı savaşımız.

yazı resimYZ

Sürgünlerim oldu. Yaşamın handikaplarına kendimi sürgün ettiğim zamanlarDoğrularımdan taviz vermemek için acı çektiğim, doğru adına içime çekildiğim anlar..

Acı nedir? Acı, içimizde ukde bırakmasına rağmen günlük/ anlık kaygılardan azade güllük gülistanlık -mışlı bir hayata katlanmak mı, reel bir dünyanın içinde, yerkürenin bizden beklediği misyonu her şeye rağmen omuzlamak mı?

Mutlulukla mutsuzluk arasında öyle ince bir çizgi var kiNe güzel demiş büyükler: İki iyiliksiz bir dünya Bu, hayatı algılayış biçimimizle hatta biçemimizle yakından alakalı. Suyun görünüşündeki saflık, derinlik ne kadar yansıyorsa denize, içimindeki hayatilik de o kadar önemli.

Martılar gezerken içimde bir yerlerde, küheylanların ayakları yerde. İnsan önce kendi savaşını kazanmalı derinliklerinde. Göreceli doğrularla yola çıktınız mı yolun sonu gelmezDolaşır durursunuz bir labirentte. Ah! larımız yol arkadaşımız olsa da doğrular adına olmalı savaşımız.

Haklı olmanın bin bir türlü yolu var. Birilerini kandırmak çok kolay; -mış gibi davrandığımız her konuda kolay kanar insanlar..Hele okşamışsanız yumuşak ellerlinizle şefkate muhtaç sırtını, bir yarasına merhem oluvermişseniz sorun yok, diyorum ya insanları kandırmak kolayKimse sevmez birilerinin sorunuyla uğraşmayı. Kendi derdi başından aşkındır zaten. Ya inanır, inanmak istediklerine ya da inanıyor görünür boşverdiklerine

Pişmanlıkla hata arasında ince bir çizgi var..Pişmanlıklarımızın arkasında ne kadar durabilirsek, hatalarımızın arkasında da o kadar durmayı öğrenmek zorundayız. Kılıfını hazırlamak yetmez. Önce kendimizi inandırmalıyız.

Sürgünlerim, haklı olduğum ya da gerçekten haklı olduğuma inandığım buzlu bir zeminde başlar. Öyle kaygan bir zemindir ki bu, ya tepetaklak düşeceksiniz ya da dik durmayı başarmayı öğreneceksiniz. İçiniz üşüyecek, titreyeceksiniz. Olsun.Her şeye ama her şeye rağmen omuzlarınız ve başınız dikse; özgürlüğünüz, ödülünüz. Kimseden ödül beklemeyeceksiniz. İç huzurunuz, gözlerinizdeki ışık huzmelerinde, yıldızlar gibi gecenizi aydınlatacak. Sabrın sonu selamet

Doğru olduğuna inandığımız, doğruluğundan zerre kadar şüphe duymadığımız değerler uğruna kazandığımız zaferlerden ibaret olmalı hayat. Değilse anlamsız ve boşGelip geçici/ aldatıcı kazanımlar, nehir akışı gibi kayıp gider ellerimizden Başını kayalara vurur, ardı arkası gelmez isteklerinden.. Bir gün, susuz kaldığında kurur, kaybolur gider yerkürenin üzerinden.

Güzel düşün , iyi hisset , aldanma; ne varsa doğrudadır ; doğruluk şaşar sanma. diyor Tevfik Fikret. Bu kadar kolay mı? Tevfik Fikretin hayat öyküsüne baktığımız zaman, bu kadar kolay olmuş mu? İkinci Meşrutiyetten beklediği umudu yakalayamamanın acısını Aşiyanında sürgüne dönüştürmesi, benzeri bir içe çekiliş değil de nedir? Belki de bireyselden sıyrılıp, toplumsala dönüşte içine yaptığı sürgünün etkisi vardır. Kim bilir?..

Fikirlerine emin mahfazalar bulamayan bir medeniyetin, tefekkür kabiliyetini kaybetmekte gecikmeyeceğinden hiç şüphe etmemelidir.diyen Ahmet Haşimin sürgünü, kendini toplumsal sorunlardan uzaklaştırarak içine yönelmesiyle, kırk dokuz yıllık ömrünü ne kadar mutlu kılmıştır? Ağır ağır çıktığımız merdivenlerden Eteklerimizde güneş rengi bir yığın yaprakla mı tırmanacağız sonsuza; iç huzuruyla, sararan yapraklara ağlamadan / tebessüm ederek mi ? Tercih bizim

Ben yine de Pembe İncili Kaftanlardan Muhsin Çelebi duruşunu tercih ediyorum. Vakur ve kendinden emin.

29.09.2011

Güncel Sanat Dergisi- Ekim Kasım Sayısı ] ]

Başa Dön