Sustum ...
Öyle bir sustum ki ; tek kelimemi duymadı caddeler,sokaklar,kaldırımlar ...
Öyle bir sustum ki ; '' nereye gideceğim '' diye soramadım kapıdan çıkarken .
Kapıdan çıkar çıkmaz yürümeye koyuldum.Adım adım ilerledim sokaklarda,sokaklar benimle ,ben sokaklarla bütünleştim ...
Yürüdüm ... Yürüdüm ... Nereye gideceğimi ,kime varacağımı bilmeden .Sabrımı tevekkül eyleyip sadece yürüdüm .
Kalbim Rahman'a bağlı.Adımlarım O'na ilerliyor.Susuşlarım O'nda büyüyüp muhabbete dönüşüyor.
Zaten konuşmak da dünya lisanı değil miydi ki ?
Ne gerek vardı ? İçimi beni kendimden daha iyi tanıyan Rabbimle dünya lisanıyla konuşmaya...
Ben sustum ama O hep dinledi .Zaten batımdakileri ancak O dinleyebilirdi ...
Ben sustum bu sefer ayetler konuştu :
وَأَسِرُّوا قَوْلَكُمْ أَوِ اجْهَرُوا بِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Ve esirrû kavlekum evicherû bih(bihî), innehu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.
(Mülk / 13 )