"Yazarlık, ölümsüzlükle flört etmenin en uygun fiyatlı yoludur. Eğer iyi bir avukatınız yoksa, tabii." - Kurt Vonnegut"

Süveyda ve Ah

Bir ateşin içinde bıraktın gittin beni. Karda süveyda bildim yanağındaki beni. İkliminde denizler tutuşup yandı dem dem. Bu kadit kalem ile anlatamam ki seni.

yazı resim

Süveyda yalnız koyma beni sevda yolunda.
Emirgân’ a giderken ben olayım kolunda.
İstanbul senden narin sen İstanbul’dan zarif.
Birlikte çay içilelim güneşin tuluunda.

Nefesimiz sayılı bu cihan birkaç gündür.
Sensiz her şeyim yarım senle yarım bütündür.
İçimde bir yangın var sessiz sedasız büyür.
Sen olsaydın yanımda derdim ki gün bu gündür.

Bir ateşin içinde bıraktın gittin beni.
Karda süveyda bildim yanağındaki beni.
İkliminde denizler tutuşup yandı dem dem.
Bu kadit kalem ile anlatamam ki seni.

İstanbul, hikâyeni hem dinler hem anlatır.
Süveyda kaş çatışın, hep gönlümü kanatır.
İstanbul sana benzer sen biraz İstanbul’a
Senin bir tebessümün bil gönlüme kanattır.

Boğaz’ın sularına aksin vurur her sabah.
Sen güneşin dilinde gün be gün eriyen ah.
Zamanın gergefine işlenmiş efsanesin.
Ben sana hasret kalan biçare bahtı siyah.
21.05.2010 İbrahim KİLİK

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön