Tanrı ile Konuş/ma II

....

yazı resim

düşlerimi dövdüm bir dibekte
yaralarıma lapalar yaptım
patlıcanları alacalı soyup
acısı gitsin diye tuzlu suya yatırdım
tanrım, dedim
keşke insan da patlıcan gibi tuzlu suya bastırılsaydı
tuz diyince aklıma geldi, dedi
güldü, dudak kıvrımındaki deniz ikiye ayrıldı
bak, dedi, bir tarafı tuzlu, bir tarafı tatlı su
ayrışmıyor ve karışmıyor birbirine
keşke insanlar da bu deniz gibi olsaydı.

yarattığına hükmedemeyişine şaştım
oysa soyup doğradığım patlıcanları sorunsuz kızarttım
dedi ki bana;
sen tanrı olmayı yemek yapmak kadar kolay mı sandın

rutubetli gözlerimdeki küflü bakışlarımı çevirdim ona
sudan laf açılmışken, dedim
neden suyu ateşe dayanıklı yapmadın
alaycı bakışlarla baktı bana
bir damla suyduk doğmadan önce
neden sırf yaşıyoruz diye bizi ömür boyu yaktın

....

susma, dedim
suskunluğun ağır gelir
kulaklarımda insanlığın isyankar çığlığı
ya güç ver onların kavgasına karışayım
ya da al canımı daha fazla yanmayayım

döndü sırtını:
sizi size emanet ediyorum
benden medet ummayın
peki, dedim, madem gidecektin
neden indin dünyaya
dedi ki;
tanrı da olsa her katil cinayet mahalline uğrar mutlaka

Başa Dön