Tek Kuruşluk Hikayeler (2)

Sıram geldi.Kaç para bu baklavanın kilosu dedim. Satıcı kadın sıraladı.Bol cevizli,tereyağlı,Gerçek şekerli,Bizde Glikoz olmaz! olamaz beyim dedi. Bir baklava için bu kadar abartılı benzetme yapmasına şaşırdım.Ama satıcıydı nihayetinde.O albenili görseli besleyen bir kaç abartılı söz normal sayılabilirdi.

yazı resimYZ

Yokuştu bu şehrin yüreği,karşıda donuk ışıklar,O ışıklarda binlerce hayat yaşardı.Her biri kendinden haberli,her biri kendinden habersiz,akıp giden hayatlar.Çok düşündüm. Otururduk sizinle, Tren istasyonundaki belediyenin armağan ettiği tahta banklara.Geçerdik karşısına şu soluk,donuk ışıklı evlerin karşısına.Orada ne çok hayat vardı.Ne de çok kurtarılmayı bekleyen insan.Gençtik.Deli doluyduk.Kanımız deli,deli akardı.Sevmenin ve sevilmenin anlamını da henüz bilmiyorduk.
O vakit tanıdım ben seni. İçime o zaman düştün.Ve o günden beri senden kurtulamadım.Ne zaman,nereye baksam karşıma çıkıyordun.Yüreğimin belası gibi bir şeydin.Laf dinlemez,sözden anlamazdın.Hiç bir şeyi umursamazdım senin kadar.
Varsa yoksa,kurtarılacak hayatlar,varsa yoksa,sevgi adına,aşk adına sevilecek kadınlar vardı benim için.
İçimizden biri atıldı.Cebimde 20 liralık para vardı dedi.
Annemin canı çok tatlı çekti.
Kıyamadım,gittim pastaneye.
Pastane ne kalabalık.Herkes birbirinden leziz görünen kurabiyeler,sütlaçlar,envai çeşit pastalardan kapış,kapış ediyor.
Ama annemin canı baklava çekmişti hiç biriyle ilgilenmedim sıramı bekledim dedi.
Sonra ne olmuştu kemal?
Sıram geldi.Kaç para bu baklavanın kilosu dedim.
Satıcı kadın sıraladı.Bol cevizli,tereyağlı,Gerçek şekerli,Bizde Glikoz olmaz! olamaz beyim dedi.
Bir baklava için bu kadar abartılı benzetme yapmasına şaşırdım.Ama satıcıydı nihayetinde.O albenili görseli besleyen bir kaç abartılı söz normal sayılabilirdi.
Kilosu ne kadar?
25 lira beyim.
Cebimde 20 lira para vardı. Utandım bir an.Almaktan vazgeçmeyi düşündüm.Yanımda bir sürü insan vardı. Mecburen 20 liralık koyun dedim,parlak kutunuzun içine.
Dışarıya çıktım.Ve cebimde hiç param kalmamıştı.
Peki ya yarın ne yapacaktım.Nasıl gidecektim işe? Hadi yarını çıkarsam,sonraki gün.
Benimde cebimde yaklaşık 30 lira kadar vardı.
Üzülme sen kemal dedim.
Üzülme. Yarın maaş alacağım,şimdilik bu 30 lirayı al.Yarın biraz daha veririm.Hem biz kardeş değil miyiz?
Evet kardeştik.Ama Kemal'in utanmasına içlenmiştim bir kez,
Ben her şeye içlenirim.Canımı çok şey yakar benim.Bilirim hayat bizim gibi insanlar için sırt sırta verme ile geçecek.Öfke duyduğumuz anlarda bile yatıştırırken birbirimizi.
Böyle geçeceğini bilirdik biz.
Sonra yine konuşmadan,evleri ışıkları seyretmeye başladık.
Fırat'ın annesi evden börek getirmiş.Kahveden çay söyledik.İçtik sıcak,sıcak.Bir çırpıda böreği yedik bitirdik.
Fırat bizden daha idealist bir çocuktu.
Ben bir partiye üye olacağım dedi.
Hepimiz hayretler içinde yüzüne baktık.
Ne partisi Fırat dedi Üzeyir.
Parti işte,gençlik komisyonunda çalışacağım.
Siz her gün bu evlere bakıyorsunuz.Elinize ne geçiyor söylesenize?
Hiç bir şey geçmiyor.Biz sadece bakıyoruz.Ve hiç bir şey yapmıyoruz.
Aradan zaman geçti.Biz o evleri donuk ışıkları unuttuk.Her birimiz bir kadına aşık olduk
Ve o donuk evlerin içinde biz de yaşar olduk.
Kim bilir? birileri de bizi seyrediyor mudur acaba?

Yorumlar

Başa Dön