prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /
Trafik Magandaları
Aslında bu maganda tanımlamasını hiç sevmiyorum.
Ne kadar kaba ve görgüsüz insanlar için kullanılıyor olsa da, alaycı yakıştırmaları erdemli bir davranış olarak görmem!
Ama bugünlerde bu tanımlamaya giren insanların artık masumiyeti iyice kaybedip, davranışlarının başkalarının can güvenliğini tehdit etmekte olduklarını gördüğümden beri, baklayı ağzımdan çıkarmakta bir mahzur görmüyorum.
Çünkü bu kişiler artık çevrelerine şiddet uygulamaya başladılar. Psikopat ruhlar artık her fırsatta silah teşhir edip, tehdit etmekte bir sakınca görmüyorlar.
Kanundan, polisten, jandarmadan korkan yok!
Gazetelerin üçüncü sayfaları, bu tür insanların sebep oldukları olayları anlatıyor!O kadar çok ki, içiniz daralıyor.!
Şiddet yanlılarının bu kadar rahat silah kullanıyor olması;maç, galibiyet kutlaması diye havaya silah sıkılması ile başladı...
Güya sevinç gösterisi diye, metropollerin içinde silah sıkılırken, güvenlik güçlerinin buna tolerans göstermesinin; sonunda böyle bir bozulma getireceğini, daha o zamanlarda düşünmüş ve hayret etmiştim.
Hatırlayın, tartıştığı kişiye şuursuzca silah atan bir kendini bilmez, bir kafede bebek arabasında uyumakta olan Ali Star bebeği öldürmüştü.
Geçenlerde Beyoğlunda iki grup maganda karşılıklı silah atmıştı da, vuruşan gruptan birileri değil de; yoldan geçmekte olan bir insan vurulup canından olmuştu.
Kapkaç olaylarına bakınız, artık kapkaççılar kurbanlarına bıçakla saldırıyorlar.
Trafikte seyrederken, kendisine yol vermedi diye bir başka sürücüye silah gösteren sürücüler görülüyor artık!
Bütün hasta ruhlu şiddet yanlılar, sanki pimi çekilmeye hazır bir el bombası gibi, sizinle aynı yolları kullanıyorlar ve diğer insanlar için tehdit oluşturuyorlar.
Geçenlerde, arabamla normal süratle, dikkat ve kontrolum yerinde olarak seyrediyordum. Sağ taraftan bir araç aniden kalkarak yoluma çıktı. Yavaş gidiyordum, kaçınmak için, aynadan arkadaki aracı da kollayarak, hafifçe sola kırdım. Aramızda emniyetli bir mesafe vardı, arkadaki aracı tehlikeye sokacak ölçüde sert bir hareket yapmamıştım.
Önce uzun uzun edepsiz kornalar öttü. Sonra kırmızı ışıkta durduğumda, önce şiddetle arabamın kaportasına vuruldu, sonra öfkeden kıpkırmızı,ağzından salyalar saçılan bir genç adam camımın hizasına gelip, bağırıp çağırmaya, hakaretler etmeye başladı. Sonra bir diğeri öbür kapıya geldi ki, açmasın diye kilide bastım. Zaten bu tür şiddet yanlıları, tek başlarına oldukları zaman bukadar azgınlığı göstermezlerdi!
Sanki Beşiktaş iskelesinde karşı takım taraftarlarını linç etmeye kalkan fanatiklere benziyorlardı! (Mecazi anlamda değil; gazetede resimlerini gördüğümtiplere çok benziyorlardı!)
Neyse sinirlerime hakim oldum.
Araçları ticari bir arabaydı: Daha ileri gitmemelerini, sonunda yerlerinin yurtlarının belli olduğunu, suç olacak bir şey yaparlarsa karşılıksız kalmayacağını belirttim!
Sakin tavrım onların şaşırıp afallamasına neden oldu da; belaya bulaşmadan yoluma koyuldum. Ama benimle birlikte olan misafirlerim öyle korkmuşlardı ki, gittiğimiz yerlerde dehşetle bu saldırganlık gösterisinden bahsederek, bir daha İstanbula gelmeye korkacaklarından dem vurdular.!
Trafik bütün toplumun ortak kullandığı yer.!
Kendinizi şiddet yanlısı bir alt kültürden başka yerlerde izole edebilirsiniz, ama trafikte bu asla mümkün olmuyor!
Herkes aynı yolu kullanmak durumunda.
Zengini de, yoksulu da, güçlüsü de, siyasetçisi de, gazetecisi de, ünlüsü de, ünsüzü de; herkes!
Eninde sonunda saldırganlık ve şiddet herkesin kapısını çalabilir.!
Bu açıdan yasaları uygulamakla yükümlü olan birimlerin; daha önce şampiyonluk, maç kutlamalarında silah atılmasına karşı gösterdikleri kayıtsızlığı bir kenara bırakıp;
diye düşünüyorum.
Kent yaşamlarının bir hastalığı olan kapkaç ve gasp olayları ile birlikte, bu şiddet eğiliminin de dizginlenmesi gerekmektedir.
Can güvenliğimiz biz sıradan vatandaşların, anayasal hakkıdır.
Duyarlı olup, bu hakkınıza sahip çıkınız. Yoksa bir gün siz ve aileniz de şiddetle karşılaşabilirsiniz!
Şahingöz, Eylül 2003