Türküler

TÜRKÜLER ANLATIR BİZE YAŞAMI!...

yazı resim

Anadolu’nun kıraç topraklarına düşen her bir yağmur tanesi gibi, yüreğine işler her dizesi, bazen umut umut süzülürsün yarınlara bazen yardan ayrılmanın hasretini yaşar bedenin, en acı ayrılıklar sarmalarken seni yüreğinin en derin yerinde bir ateş yalkar, akarsın her dizede senin olan yarınlara. Sarı harman kokusunu duyar, sıcak köy ekmeğinin tadını alırsın, yırtık çarıklardan taşların parçaladığı ayak olursun bazen kan revan içinde ve toprağa düşen bir buğday tanesi olursun yada savruk esen bir rüzgar. Ölüm olursun her doğumda, ve Sivas olursun, Maraş , çorum; tarihle yüzleşir PİR SULTAN olursun yağlı ilmeği dolarsın boynuna yada nesimi olursun derisi elinde yürürken Hakka… bolu dağlarında Köroğlu olursun gözlerin keskin yüreğin pek; Dadaloğlu olursun padişah’ın fermanı seni dağlara iter ve er meydanında tutuşursun kavgaya ezilenin yoldaşı olursun. Ve dereleri tersten akıtır sevdalı yüreğini avutursun kimi zaman; ya da sevdiğine açılamaz derman sendedir diye haykırırsın delice… Sevdiğin koyup gider seni ve sen o kadar seversin ki Allah’a havale edersin derinden.

Dedim ya her namesi Anadolu’dur aslında ve her namesinde gözyaşı olsa da her göz yaşı besler o kıraç toprağı ve can bulur kıraç toprak altındaki güneşi bekleyen buğday tanesi. O göz yaşları merhem olur sivri taşların parçaladığı ayaklara o göz yaşı örter yüreğindeki acıları ve o göz yaşları türkü olur her yürekte.. inanç inanç savrulursun rüzgarın üzerinde her karış toprağını dolaşır her ağaç dibindeki çeşmeden buz gibi suları içersin ve sevdaları yaşarsın içten içe… görmediğin , yaşayamadığın sevdaları tutar tutar çıkarır ve umut büyütürsün yarınlara nazlı yarin kokusunu duymak adına.

Türkülerde sevdalanır, türkülerde sevdamızı gömeriz aslında… türkülerle ölür dizeler savrulur üzerime ve ağıtlarla gireriz o soğuk toprağın altına.. Yüreğimizde ki sevda can olur toprağa ve o toprak yine bir sevda yaratır yarınlarda… biliriz gülmek bize göredir her ne kadar ağlasak ta ve inanç bize göredir… Her ölüm ; bir doğuma müjdecidir Anadolu’da.

İşte tam öldük derken, tam yaşam damarımız koptu derken ve ağıtlar yakarken giden sevgilinin ardından taze bir tomurcuk açar yüreğimizde. Gideni Allah’la baş başa bırakır severiz sonra yeniden umutsuz olsa da akar yüreğimiz derin derin o güzel yüzlü güzel yürekli insana. Ve Türküler söylerken en iç yakan dizede kaldırıp kafamızı gözlerine bakarız ki görürsek Anadolu’nun en saf halini o gözlerde özlem dolar içimiz özlemeye başlarız. Ve sonra tatlı bir pişmanlıkla eğeriz kafamızı masum bir çocuk gibi utanırız. Umutsuz olsa da sevda ateşi düşmüştür içimize sevmek ayıp değildir. Sonra her dizede o masum Anadolu’yu görmek için çevrilir başımız yarı utangaç yarı masum yarı sevecen yarı sevdalı görmek isteriz. İki çift göz buluşunca dizelerde yürekte savrulan rüzgârlar kavuşurlar birbirlerine. Dizelerde anlatırsın sen seni ona o kendini sana… Ama dedim ya umutsuz olsa da haykırırsın dizelerle içinde yanaş ateşi gizli gizli en masum en Anadolu kokan yanınla… Sevmenin neresi ayıptır sevdanın neresi kirli? İşte bunu yaşarsın ve kendi kayboluşlarına aldırmadan o türkülerde buluştuğun Anadolu’yu mutlu etmek için yaşamaya başlarsın hayatı…

Geçmişine aldırmadan sevda dolar yüreğin unuttuğun umutlar yeşerir yeniden Anadolu kıpkırmızı gelincik tarlalarına boyanır ve hayat yaşamaya değer olur. Ve sonra onsuz olmak istemezsin… duyduğun her türkü onu sana hatırladır.. Yürüdüğün yollarda ayak izlerini ararsın, birlikte olduğun ortamlarda gözlerini ve sesini ararsın öylesine masum… Türküler; türküler öğretiyor insana acıyı, tatlıyı sevdayı ve yaşam türkülerle var. Anadolu gibi sevmeyi öğretir türküler ve nasıl Anadolu saklarsa sevdalarını çıkardan , menfaatten ve satılmışlıktan sen de saklarsın sevdanı umutsuz olsa da en temiz yanıyla inançla ve onurla yeniden….

www.hamzaekiz.com

Yorumlar

Başa Dön