"Yarın çoktan geldi, bugün ise hala dün gibi hissettiriyor. Sanırım zamanla iyi bir ilişkimiz yok." - Douglas Adams"

Uyandım

En son gözler uyanıyordu değil mi uykudan? Bazen aklıma gelmiyor değil: “Daha mı erken kalkarım acaba gözlerimi aldırsam?”

yazı resim

Rüyanızın gerçekleşmesini istiyorsanız, önce uykudan uyanmanız gerekir.

Benjamin Franklin

Uyandım… Bir anlık dalgınlıkla uyanıvermişim işte. Alışkanlıktan olacak elim önce sigara paketine uzandı. (Mahmurluk anları da uykuya dâhil mi acaba?)

Hep hayalini kurduğum bir uykuya yatmıştım dün gece. Hani yastığa başı koyar koymaz gelenlerden. Gece seslerimi ahşap kutuma doldurup mum kokularının yanına bıraktım. Gündüz görüntülerini penceremden dışarı saçtım. Hiç benim olmadılar ki…

Geçen yıllardan birinin iki baharından kahverengi olanıydı. Çocukluğumun masallarında yeri olmayan bu kül rengi şehrin kıyılarına bir kez daha geldiğimde anlamıştım: “Bir masal en güzel çocukken yazılır...”

Gözlerim saati arıyor duvarda. Tuhaf… (En son gözler uyanıyordu değil mi uykudan?) Oysa saatlerle aram hiç iyi olmadı ki. Hem de duvar saatleri. Daha neler.. Benim odalarım duvarlarla örülmedi ki hiç. Gözlerim bakışlarımı mı terk etti bu sefer? Yoksa onlar da mı bir başkasına verildi?

Yine geldi ötüyor bak. Pencerenin soluna yine atmış kendini. Gece kuşum rüya şarkıları bestelemiş yine. “Düştesin” diyor, “uyanma sakın, düşersin..” Peki, o zaman sen söyle bakalım görünmeyen besteci, karşımda gerçek bir saatin ne işi var öyleyse? Sen demez miydin “düşler, akrebin bile yelkovandan gizlediği durulması imkânsız anlardır” diye? Peki, o zaman sen söyle; durduk mu, yoksa düşüyor muyuz yine?

Hep hayalini kurduğum bir uykuya yatmıştım dün gece. Gece seslerim ve gündüz görüntülerim uyanmamı beklediler başucumda sessizce. Kar yağıyor dedi dışarıdan bir ses. Kardan adamları çıkarın dolaptan. Buzdan kadınları da getirin penceremin altına. Ne kaldıysa bahardan seyredelim birlikte. Dışarıda kıyametin provası yapılmakta..

“Bir masal en güzel çocukken yazılır…” Bir kere büyüdün mü, gerisi hikâye. Öyle ya, pamuktan sanırdım hep Pamuk Prenses’i, Rapunzel de peruk takıyormuş meğer. Bahçedeki ağaçla konuştuklarımı annem bile bilmezdi.

En son gözler uyanıyordu değil mi uykudan? Bazen aklıma gelmiyor değil: “Daha mı erken kalkarım acaba gözlerimi aldırsam?”

“Düştesin” diyor gece kuşum, “uyanma sakın, düşersin.. Gerçekle düşü ayıramaz haldesin.” Farkındayım Vivaldi, sen çalmana devam et.. Durursan uyanırım bilirsin. Sen bilirsin sadece ne kadar yükseklere çıktığımı düşlerimde. Durduğun vakit, sonsuzluğa düşerim. Düşlerim öyle gerçekçi, gerçeklerim öyle “düş”kün ki…

KİTAP İZLERİ

Ayaşlı ile Kiracıları

Memduh Şevket Esendal

Ankara'da Bir Apartman Dairesi: Cumhuriyet'in Mikrokozmosu Memduh Şevket Esendal'ın ilk olarak 1934'te yayımlanan ve adeta bir edebi zaman kapsülü niteliği taşıyan romanı Ayaşlı ile Kiracıları,
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön