- bir kumru söyledi uzağımın vurulduğunu
dağ geçidinde
yakalandığını ruhumun -
*
ateşi yanlışlıkla bulan ruhum
dövme yaptı yalımları tenime
yaprağını döktü gürültülü kırmızı
yağmur yağdı çocuk odalarına
bir bir kurudu haşarı hayallerim
körkütük züppe dilim
düz kontak oldu yüreğimle
bulmadı konacak dudak
ham ipekten süzülen sözlerim
kendi aynamda kendimle konuştum
sayfa arasında unutulan gül
ağladı uzayıp kısalan gecede
ağaçlar sular azaldı
nedensiz taştı nehirler
kanıma birikti kül
*
- lahor şalı gibi ördüğüm
ömür söküldü tel tel
firar etti ruhum -
*
elleri bağlı getirdiler
üşümüş rüzgara sarılıydı / yorgundu
uykusunda işkence artığı bedeni sayıklıyordu
uçurumdu paylaştığımız ve sığdırdığımız
boşluğumuzca büyüyen göl
her yaprağına rüzgar çanı asıp saldılar onu
göl kaldı bana yalnız
ay düştükçe kanayan
sormadı kimse
son sözümü