Yalnızlık yoruyor beni, boğuşuyorum kendimle. Yeni bir yer, yeni bir yahat, herşey yepyeni. Niyeyse bir şu yalnızlığım eski. Alışırım herşeye şu hayatta ve alıştım da, ama sensizliğe alışamadım hala. Ne zaman akşam olsa aşkın çöküyor üstüme, ne zaman bir şarkı dert yansa; dertlerim depreşiyor geliyorsun gözlerimin önüne. İçim sızlıyor, gözlerim dolup dolup boşalıyor, acının başka tarifi yokki biliyorsun işte…
Ahh aşk! Ne güzeldi, şimdi ızdırap versede yaşanırken herşey güzeldi, kalbimde bıraktığı tat en leziziydi. Şimdi gözyaşı döküyorum senin için, pek çok zaman olduğu gibi. Kısa bir aşk yaşadık ama ben seni kısa bir dönemlik sevmemiştim, şimdide bu yüzden bir türlü bitiremedim. Ben kovdukça kalbimden, her şarkıda saplandın kaldın iyice. Senin sevgin sezonlukkken, bende aşkta kısa metraja yer yoktu asla.
Bir türlü çıkaramadım aklımdan anılarımızı, kovamadım kalbimden sevgini. Hep niye dedim kendi kendime, “niye sevemedi beni”. Bulamadım cevabını, çımamadım işin içinden. Sığınacak liman ararken, ayazdan kalbime sığınmış demekki dedim .
Aşkın bana büyük bedeller ödetti, aşkın bana dünyamdaki en büyük dertti. Sevgin bana en güzel hediyeydi, sevgin bana en büyük işkenceydi. Sen anlarsın işte beni. Bir sen anlamadın ya beni…
Şu yaşadığım yeni dünyamda bazen bir teselliye, bazen bir desteğe, bazen bir ele, bazen de sımsıcacık bir sese sımsıcacık bir kucağa ihtiyaç duyuyorum. Beni ellere muhtaç edeceğine
Yanımda olsaydın ya…