böyle vakitsiz çağırma beni
gelir de bulamazsam
verir bu canı, ölürüm bin kere
dokunma dalgasına denizlerimin
bakar da görmezsen eğer
kırar dalgaları, kuruturum okyanusları
kara bulutlar geçiyor başımın üstünden
ömrümün bütün hatıralarını
bir bir sayarak geldim sana
daha söyleyemediğim sözler
dokunamadığım devinimler
dikip içinin uçurumlarına gözlerimi
bakamadığım kara bir deniz var
ey yaşamak
anısı önünde bütün öldürülmüş aşkların
eğilmeyecekse eğer asi başın
beni meridyenlere bölme
bilemezsin kaç şarapnel saplı yüreğimde
ölümün kanlı kokusunu duya duya ensemde
kaç tapınak şovalyesi vurdum bu iç çatışmada
ve kaç kez vuruldum, kaç kez öldüm sorma
ey yaşamak
seni bekledim asırlarca
madde madde sayarak hesabını kelimelerin
seni yazdım bütün sayfalara
dilimiz sussa gözlerimiz konuştu
ve aşıp gitti bizi yüreğe düşen babil yangınları
böyle vakitsiz çağırma beni
düşün ki, andır şimdi
ecel gelip dayanmış sol yanımıza
ölüm melekleri de sorgulamaktadır bizi
ve düşün ki
biz yine de yeni hayatlara merhaba derken
yaftası asılı boynumuzda günahların
çektikçe cellat ipimizi
ineceliyor habire boynumuz...
] ]