Sıra dışı bir günün kızıl vedasında, sana hasret bir köşenin şarap kokusunda yazıyorum kendimi sana. Bir bakışınla beni satırlara dağıttığın gün gibi satırlardayım hala, paramparça. Oysa gülüşün kokuyor geçen mevsimler ve sen hala bir çelişkisin anılarda. Cevabına hasret sorular gibi, tamamlanmayı bekleyen dizeler gibiyim aşkının yıkıntılarında.
Aslında kafiyesiz duygularımın rast gele dizilişiydi sana duyulan bu hasret ve yoksa başı bağlı bir kaderin kaçamak gerçekleri miydim sende? Kim bilir diyeceğim ama kimse bilmiyor işte. Beni satırlara dağıtıp gittiğinden beri kelimelerden ibaretim zaten. Kelimelerse kuralsız, tıpkı sana olan duygularım gibi. Asi desem yüceltmiş mi olurum?Dengesiz desem çok mu aşağılarım kendimi? Bir şiir miyim yada bir öykümü bu yazılanlar, yazılıp ta yollanmayan bu mektuplar?Her kelimesi bir ben olan bu karalama...
Biliyorum. Her zaman ki sıradan bir günün hasretine gebe köşelerinde oturuyor olacağım yine ve şarapsızda olsa kendimi izliyor olacağım yazıp ta yollayamadığım bu satırlarda.Ve yine sıradan bir kalemin ismini yalanlayan ömrü kadar olacak çığlıklarım.