yıkık duvar

günahın en yeşiliydim / ıslak ateşle uyanmadan tufanda / ağacın kovuğunda saklandı küllerim / binlerce yıl / lanet bir dille konuştum kuşlarla /

yazı resim

günahın en yeşiliydim
ıslak ateşle uyanmadan tufanda
ağacın kovuğunda saklandı küllerim
binlerce yıl
lanet bir dille konuştum kuşlarla

annem babama nışanlıydı yeni
soluk alışlarında
sessizliği sinerdi odalara
babam çilingirdi açardı sesini
yorgun salınımlarla geçerdi eski yolu
yaşlı süvari
kendi heybetinde büyürdü babam

bir semaver dururdu rafta bakır
taş plaklarda Safiye Ayla
kiraz bahçesinde çilingir sofrası
pencereye çıkışını beklerdi
yeni yetme duruşum
yağmurun sukunetiydi bizi aldatan
ve söylenmemişleri duymanın erdemi

dudak iziydin camda / fena aşıktım
ipi dolaşmadan birbirine
çivit mavisi gökte ucurtmalarımızın
- buyurgan sesti yaşam -
şarkılara sığmayan biz
yıkık duvarları olarak kaldık
harcı sevgiyle örülü mabetlerinin

yeni sıyrılmışken çocukluktan
o anı yaşadım yıllarca sürdü
pişmanlıktı güneşte bozaran saçlarım
çerçevesiyim şimdi yaşlı fotoğrafın
kaç basamağını saydım yaşamın bilmiyorum
yüzümde özlem ensemde acı kırıştı
bıraktım düşleri / olduğum kadarım

ölmeye hazırım
hakeden vursun isterim
bıçaklar sınandı kurşunlar sekti
söz yarasına otasızım

Başa Dön