Yol boyu
"İnfialsiz olmalı aşk,
kuştüyü taşır gibi taşımalısın sinede
yol boyu”…
Yol, arayışın süreği olmalı, adamlık eğlentisi.
Menzil belirsiz, vuslata muğlâk an kalmalı.
Yer ile yeksan olmalısın arzı taşırken,
yinede, iz diye bırakıtların kütlen kadar olmalı.
Sırma saçlar önünde gergefle dolaşırken,
yol boyu demlenmelisin, zamanla durulmalı.
Zifir ve soğuk olmalı muhit.
Kara taşın üstünde kara karınca,
görünmezliğin de aramalısın.
Kalbin sürtünmeli arz’a, kanamalısın.
Bulmak için her dokunuşun
tuz gibi değmeli yaraya.
Sen kaçmalısın, o gelmeli üstüne
Sen uzansan, o çaban aldatan olmalı
şavk-ı değmeli baktığın her yere.
Leyl olmalı, şems doğmalı
lakin; sen anda yitmelisin.
Ölü gözleri dengi bakışların donup kalmalı.
Ana hira, aga destek, bacı candan
Baba çınar gövdesi, dost tetikte nehir,
Serzenişler harmanı heyula şehir.
Zulası gebedir, bir bunaltır bir huzur verir.
Kavruldukça kavrul içtiğin deniz, kanamazsın ondan
Dillerde dua yağmur gibi mümbit bir yandan
Arzular sırnaşıp nefsinde dolanırken,
ellerin kayarda ağır gelir cüssen.
Mecalin yekinirken dizler dermansız.
Acınası hallerde, pejmürde deli
uygunsuz mahallerde görülmelisin.
Yar zannetmelisin merhametli her eli.
"İnfialsiz olmalı aşk,
kuştüyü taşır gibi taşımalısın sinede
yol boyu". Demiştin, tamamda
değil mi ki, sonra gölgesi de olmamalı.
Sükuti bir tebessümde eriyip kaybolmalısın.
Yol boyu devşirdiklerin aşk ise, meri hakta.
Yorgun düşmeden hiçlikten, ıslanmalısın aşkta
Bu yol müphem, lakin sonu belli en başta
ALİ KİLAVUZ07-09-2010