Yüreğimdeki Manifesto

İmkansız bekleyişlerin umudunu, yitik gemilerin rıhtımdaki düşünü yüklüyorum gözlerime. İçimin aynasına yansıyan hüzün, içimdeki denizin çığlığına kulak verip, martıları uçuruyor yüreğimden. Ben alacakaranlık. Ağlıyorum.

yazı resim

Hayatın içine bir türlü sığmayan ve telaşından sigaraya sarılan yorgun ellerimle ve nereye baksam hep karşımda duran kırgın çocukluğumla , uzak denizlerin sisli buğusuyla yazacağım.
Kelimeler yetersiz.

Korkuyorum.

Tebdili kıyafet geziyorum zamanın içinde ve gitgide kendimi zamanın dışına alıyorum. Hayat insana hakettiğini hiçbir zaman vermez diyorlar.

Susuyorum.

Feryat gibi geçiyor içimden tenhalarda demlenen düşlerim. Arsızca dokunuyor tenime yalnızlığım.

Yoruluyorum.

İmkansız bekleyişlerin umudunu, yitik gemilerin rıhtımdaki düşünü yüklüyorum gözlerime. İçimin aynasına yansıyan hüzün, içimdeki denizin çığlığına kulak verip, martıları uçuruyor yüreğimden. Ben alacakaranlık.

Ağlıyorum.

Yaşamı pamuk ipliğine bağladığım yerden koparıyorum. Sesime karışmış tüm karanlıkları içime çekiyorum. Gittikçe azalıyor hayat ve ölüm çoğaltıyorum nefeslerimde. Yüreğimi avuçlarıma alıp zemheri soğuklardaki kuşatmalara teslim oluyorum.

Ölüyorum.

Kendi mutluluğumun peşinden adımlasam yaşamı, yaşamım olan hayatlar kopuyor içimden. Saklandığı yerden bir bir çıkıyor ayrılıklar , damarlarımdan özlemler sızıyor yüreğime. Bir sis düşüyor sevmelerime , birden en yakındakini uzağa düşürüyor mesafeler. Geçmişi kanatıp, boşluğa çentikler atıyorum. Her çentikte bir hiçi resmeder gibi sayrılı düşler çiziyorum tuvale.
Bir ses “ sen ateşin düştüğü yersin” diyor bana.

Yanıyorum..

Gelmeyin üstüme acı serzenişlerle, suçlamayın beni düşlerime öykülendiğim için, sil baştan dokunmayın yaralarıma.

Kanıyorum.

Ya hep ya hiç diyorsunuz. Hep siz, hiç ben. Hep ben, hiç siz olamıyorum...

Başa Dön