Yürek Göçü

Ay boğarken karanlığı pençeleriyle derinden bir ah yankılanıyordu göklerde kent kent sürgünlüğü yaşamış yürek sevgisizliğe inat haykırıyordu sessizce ince sızı, yürek dokunuşuydu bu haykırışlar

yazı resim

Ay boğarken karanlığı pençeleriyle
derinden bir ah yankılanıyordu göklerde
kent kent sürgünlüğü yaşamış yürek
sevgisizliğe inat haykırıyordu sessizce
ince sızı, yürek dokunuşuydu bu haykırışlar
ve yankılanırken göklerde bir el dolanıyordu sessizce
feryatlar duyulmaz olmuş, sancılı bekleyiş can bulmuştu
yaşanmış ve yaşanacaklara inat susmuştu yürek
lâl olmuştu haykırmak bağırmak isterken
derinlerinde biriktirdiği sevgiye dair kelimeleri
bırakmıştı gökyüzüne harf harf hece hece
sayısız inanışlara ev sahipliği yapmış
sayısız sevgiyi barındırmış bu yürek
suskunluğun kahredici gölgesine sığınmıştı
çaresiz, kifayetsizce...

Kahroluşlar dökülürken dudaklardan
yürek suskunluğu seçiyordu haykırmak isterken
yaşamla ölüm arasında ki ince çizgide
umuda dair düşler kayboluyordu
solan gülün esareti bülbüle dem vururken
ayrılık kalıyordu her seferinde elinde...

Yırtılmış kağıt, ucu kırılmış kalem
hepsi dağılıyordu parça parça sevgisizlikte
aldanışlar, inanışlar boğarken esareti
ellerde kelepçe, ayaklarda pranga
çelimsizce sürüklüyordu bedeni kent kent
isyan etmek isterken yürek, sevgisizliğe susu/yordu
kahreden bir susuş, çıldırtan bir yaraya dokunuş
mahkumiyet yaşanıyordu bir kere
kimi zaman teslim olmuş, kimi zaman özgürlüğü tatmıştı
şimdiyse yürek göçünü yaşıyordu sonsuza dek
kelimeler yetersiz sözcükler anlamsız...

Sustu gök, sustu deniz, sustu deli dalgalar
sustu bu yürek

Sus...
Sus...tu...

Hülya Akyıldız

Yorumlar

Başa Dön