Anlamsız Bir İç Çekiş
Yoruldum Tekrar tekrar okumaktan yabancı kelimeleri, yabancılaşan kelimeleri El değmiş kelimelere dokunmaktan yoruldum Hani benim kalbi olan, o saf, o yalın, o yalnızca benim olan kelimelerim?..
Yoruldum Tekrar tekrar okumaktan yabancı kelimeleri, yabancılaşan kelimeleri El değmiş kelimelere dokunmaktan yoruldum Hani benim kalbi olan, o saf, o yalın, o yalnızca benim olan kelimelerim?..
Korkularımız ve biz Ne çok yan yanayız, ne çok ayrı Halının altına süpürülen tozlar gibi bir gün mutlaka gün yüzüne çıkacaklarından haberdarız. Belki de bu yüzden mutluluklarımızı dahi doyasıya yaşayamıyoruz. Bir gün kaybedeceğiz korkusundan
kelimelerden düşler kuran ve onları mor mürekkeple boyayan yazar adayı...
Bir mayıs günüydü Gözlerini açtı Ötelerde bir yerde bir Alman hastanesi
Almanya Soğuk benizli insanlar, ama yine de kalpleri sıcaktı Ayrılırken gözyaşlarıyla uğurlamışlardı çünkü Hatırlayabildikleri; Oma, oyuncak bebekler, çilek tarlaları, papatyalar, nutella
Sonra Van Bahçeli küçük bir ev Elma ağaçları Akşamları çay eşliğinde geçen komşu sohbetleri Saklambaç İlkokul ve lise İlk heyecanlar Vazgeçilmez dostluklar
Unutamadıkları; Van Gölünde güneşin batışı, Husrev Paşa i.ö.o, Kazım Karabekir YDAL
Ve Ankara Her ne kadar beton kent diye anılsa da öyle değil aslında İlk durağı Hacettepe, Beytepe kampüsü İngiliz dilbilimi Can dostlarıyla kaldığı ev Güzel şeylerin baki kaldığını görmek Ve Beytepe muhabbetleri Kampüse derse girmek için değil de, dersi ekmek için gidip çiçekli böcekli yeşillikler arasında canların esprileriyle gülmek sonra Aksoy koleji ilk öğrencileri
Son durak İstanbul ve Adem
Düştü her şey dedi ve düşleri gerçekleşti
Düşe yazılan kelimelerde hep onunla birlikte
istanbul
deneme, öykü, şiir, mektup
nazan bekiroğlu, sabahattin ali, andre gide, elif şafak
nazan bekiroğlu