Okuyorum Ama Yazamıyorum?
(osman tatlı) 29 Mart 2015 |
Yazarlar Üzerine |
| |
Her şeyden önce okuma eylemini sistemleştirmen gerekir. Okurken önemli gördüğün önemli yerlerin altını çiz, sonra onları bir deftere not et, üzerinde düşün ve altına kendi düşüncelerini yaz. Tabii eleştiri olabilir ya da ekleme de olabilir. Önemli olan bir şeyler yazman. Yazdıklarının önemi yok. Alıntıları eleştirecek birikimin olmayabilir. Sorun değil. Burada amaç alıntıyı eleştirmen ya da alternatif düşünce üretmen değil. Yazımı kabiliyetini geliştirmendir. Tabiri caizse cümle kurmaya çalışmaktır. |
|
Hayalim Yazar Olmak
(osman tatlı) 19 Aralık 2015 |
Yazarlar Üzerine |
| |
Çocukluğumuzun ve gençliğimizin hep bir hayali vardır. Bu hayalle uykularımız kaçar, bu hayaller rüyalarımızı süsler; bu hayallerle sürekli derin düşüncelere dalarız ve bu hayaller adına yaşama tutunuruz. Hayallerimiz peşimizi, biz hayallerimizin peşini bırakmayız. Hayallerimizi gerçekleşmese de hayallerimiz kalbimizde sürekli bizimle yaşar, arada zihnimizi ziyaret eder, maziye ve geleceğe gidip geliriz… |
|
Hayalim Yazarlık
(osman tatlı) 12 Nisan 2016 |
Yazarlar Üzerine |
| |
HAYALİM YAZAR OLMAK KURSU
30 NİSAN CUMARTESİ BAŞLIYOR...KAYDINIZI YAPMAYI UNUTMAYIN.
İletişim: 0 507 706 20 31 e-posta: osmantatli@gmail.com masukdanismanlik@gmail.com yer: İstanbul-Şirinevler meydanı |
|
|
Çelişkilerle hayatı tüketiyoruz. Zamanın pençesinde kıvranıyor, önümüzdeki kapıları zorlama gereği duymuyoruz. Zamanın bilinçsiz kullanımı, yitirdiklerimizi çok sonraları fark etmemize neden oluyor. Elimizdeki imkan ve fırsatları kaybetme noktasına gelince son çırpınışların bizi kurtaracağını sanıyoruz. Bir türlü bugün beyaz dediğimize yarında beyaz diyemiyoruz. Nesnelere bakışımızdaki bu çelişkili durum, arzu ve tutkuların esiri olduğumuzun ve kendimizi aşamadığımızın en önemli göstergesidir . Arzu ve tutkuların değişkenliği, bizim, hayatımızı üzerine bina ettiğimiz zemini kayganlaştırıyor ve bizi ha bire yer değiştirmek zorunda bırakıyor. Göçebeler gibi, düşünceler ve arayışlar da sürekli yer değiştiriyor, bir türlü içimizdeki isimsizi doyuramıyoruz. Cazibelerin ve değişkenlerin peşine takılıp gidiyoruz. Tutarlı bir tavır sergileyemiyoruz. Bu tutarsızlıklarla günü yaşayamadığımız gibi yarınlar için de yatırım yapamıyoruz. Gündelik hayatın girdabına kendimizi bırakmışız, bu girdaptan kurtulmak yerine oturmuş, eli kolu bağlı, hayattan ve insandan şikayetçi olma psikolojisi oluşturuyoruz. Hayatına müdahale edemeyen, kendini oluşturamamış pasif konumdaki insan hayatı anlamsız şekilde tüketmeye mahkumdur. Bir yerde şikayet etme hakkı yoktur. Sütün içine düşen iki sinek belli bir süre çırpındıktan sonra, güçleri tükenme noktasına gelir. Biri, artık çırpınmanın anlamasız olduğunu, sonuçta öleceklerini, boş yere çırpınmanın faydasız olduğunu söyler ve kendini süt kabının derinliklerine bırakır. Diğeri ise, ölünceye kadar uğraşmak gerektiğini düşünerek, çırpınmaya devam eder. Bu çırpınmalar sonucunda sütün yüzeyinde yağ tabakası oluşturur ve kurtulur...Ve hayat, mücadele etmezsek, emek vermezsek, gözyaşı dökmezsek, yorulmazsak, bize gülen tarafını göstermeyecektir. Bunun aksi mutluluk değil, hayattan bıkmışlık ve monotonluktur, doyumsuzluktur...
|
|