Müslümanlar ve Sinema 2
(osman tatlı) 24 Temmuz 2013 |
7nci Sanat (Sinema) |
| |
Sinema dün olduğu gibi bugün de yarınlar da kültürel ve sosyal alanında en önemli ve en büyük silahtır. Bugün bu silah Amerika’nın elinde olduğu için Amerikalaşıyoruz. Bu tehlikeyi görmek lazım.
|
|
Müslümanlar ve Sinema 3
(osman tatlı) 25 Temmuz 2013 |
7nci Sanat (Sinema) |
| |
Amerika’yla, Avrupa’yla, Japonya’yla ve daha birçok ülkeyle ancak sanat kültür merkezlerimizin olması ve sayılarının çoğalmasıyla baş edilebilir. Kültürlerinden korunup, kültürel üstünlüğe geçiş yapılabilir. Siyasi başarı, kültürel başarıyla birleşmediği müddetçe bir ayağı eksik olacaktır.
|
|
Müslümanlar ve Sinema I
(osman tatlı) 24 Temmuz 2013 |
7nci Sanat (Sinema) |
| |
Peki, sinemayı anlamak ve sinemanın gücünü kullanma adına iyi bir seyirci olmak tek başına yeterli midir? Çok film izlemek, - örneğin günde bir iki film izlemenin- filmin yorumlanmasına, analiz etmesine tek başına yeterli olamayacağını belirtelim. |
|
Müslümanlar ve Sinema 4
(osman tatlı) 28 Temmuz 2013 |
7nci Sanat (Sinema) |
| |
Müslümanların sinema sektörüne en çok şikayet ettikleri; erotizm, müstehcenlik, açık saçık, öpüşme, sevişme, pornografi gibi cinselliği içeren sahnelerdir. Cinselliğin rahatça lanse edilmesi Müslümanların inançlarına ters düşmesinin yanında nefsi kışkırtması ve ahlaki değerleri zedelemesidir. Özellikle gençlerin çok etkilenmesi ve gençlerin bu konuda kontrol edilmesinin zor olması da etkendir.
|
|
Müslümanlar ve Sinema V
(osman tatlı) 2 Ağustos 2013 |
7nci Sanat (Sinema) |
| |
Çocuğa düşünmeyi, başının çaresine bakmayı öğretmezsen; sorgulamayı bilinci kazandırmasan, çocuğa bir bakış vermesen elbette sinema – televizyon ikilisi çocuğa ne düşünmesi gerektiğini, neyi nasıl yaşaması gerektiğini öğretecektir. Ey Müslüman unutma sinema ve televizyon bir öğretici aygıttır, bir öğretmendir, bir eğitimcidir, bir psikologdur |
|
Gölge Cinayetler: Farklı Kurgusuyla Bir İlk
(osman tatlı) 7 Ocak 2020 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Karşımızda cesurca dile getirilmiş bir konu vardır. Bu konuda kendisi kitap yazmadığı halde, başkasının yazdığı kitabı para karşılığında alıp ben yazarım, benim kitaplarım diye ortalıkta gururla gezen, ikiyüzlü aldatıcıları dile getiren ve her sayfasında şaşıracağınız bir kurgusu ve üslupla yazılan kitabı bitirdiğiniz de okuduğum kitapların yazarı kim sorusunu kendinize korkarak soracaksınız. |
|
|
Çelişkilerle hayatı tüketiyoruz. Zamanın pençesinde kıvranıyor, önümüzdeki kapıları zorlama gereği duymuyoruz. Zamanın bilinçsiz kullanımı, yitirdiklerimizi çok sonraları fark etmemize neden oluyor. Elimizdeki imkan ve fırsatları kaybetme noktasına gelince son çırpınışların bizi kurtaracağını sanıyoruz. Bir türlü bugün beyaz dediğimize yarında beyaz diyemiyoruz. Nesnelere bakışımızdaki bu çelişkili durum, arzu ve tutkuların esiri olduğumuzun ve kendimizi aşamadığımızın en önemli göstergesidir . Arzu ve tutkuların değişkenliği, bizim, hayatımızı üzerine bina ettiğimiz zemini kayganlaştırıyor ve bizi ha bire yer değiştirmek zorunda bırakıyor. Göçebeler gibi, düşünceler ve arayışlar da sürekli yer değiştiriyor, bir türlü içimizdeki isimsizi doyuramıyoruz. Cazibelerin ve değişkenlerin peşine takılıp gidiyoruz. Tutarlı bir tavır sergileyemiyoruz. Bu tutarsızlıklarla günü yaşayamadığımız gibi yarınlar için de yatırım yapamıyoruz. Gündelik hayatın girdabına kendimizi bırakmışız, bu girdaptan kurtulmak yerine oturmuş, eli kolu bağlı, hayattan ve insandan şikayetçi olma psikolojisi oluşturuyoruz. Hayatına müdahale edemeyen, kendini oluşturamamış pasif konumdaki insan hayatı anlamsız şekilde tüketmeye mahkumdur. Bir yerde şikayet etme hakkı yoktur. Sütün içine düşen iki sinek belli bir süre çırpındıktan sonra, güçleri tükenme noktasına gelir. Biri, artık çırpınmanın anlamasız olduğunu, sonuçta öleceklerini, boş yere çırpınmanın faydasız olduğunu söyler ve kendini süt kabının derinliklerine bırakır. Diğeri ise, ölünceye kadar uğraşmak gerektiğini düşünerek, çırpınmaya devam eder. Bu çırpınmalar sonucunda sütün yüzeyinde yağ tabakası oluşturur ve kurtulur...Ve hayat, mücadele etmezsek, emek vermezsek, gözyaşı dökmezsek, yorulmazsak, bize gülen tarafını göstermeyecektir. Bunun aksi mutluluk değil, hayattan bıkmışlık ve monotonluktur, doyumsuzluktur...
|
|