Yazmaya Dair
(Mevlüt Asar) 9 Mart 2009 |
Yazarlar ve Şairler |
| |
Yazmak en basit anlamda insanın ak kağıtlara içini dökmesi midir? Ya da kendi kendiyle yeptığı iç-konuşmalar mıdır? Belki de bir tür ‘iç-temizliği’dir yazmak. “Yazmasam çıldıracaktım,” demiş modern öykücülüğümüzün öncülerinden Sait Faik. Yazdı ve çok sevdiği denizi, martıları, adaları bırakarak genç yaşta çekip gitti aramızdan! |
|
Anadilinin Önemi
(Mevlüt Asar) 18 Kasım 2008 |
Dil |
| |
Anadil öğrenimi bir insan hakkıdır. Bu hak sadece Alman öğreciler için geçerli olamaz. Göçmen öğrencilerin de kendi anadillerini öğrenme ve geliştirmesine olanak sağlanmalıdır. |
|
Orhan Kemal
(Mevlüt Asar) 10 Kasım 2008 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Orhan Kemal, 1914'de zengin ve entellektüel bir ailenin çocuğu olarak doğmuş. Rahat aile ortamı, babasının siyasal nedenlerle sürgüne gitmesiyle bozulmuş. Çocuk yaşta babasıyla birlikte sürgünü yaşamış, ekmek kavgasına girişmiş.
|
|
Fakir Baykurt
(M. Asar) 7 Ekim 2008 |
Estetik Biçimler |
| |
Daha çok romanları ile tanınan Fakir Baykurt aynı zamanda bir öykücüdür. Sadece yazmakla yetinmez yazın sanatının teorik yönüyle de ilgilenir. Ona göre öykü sınırlarla çevrilemeyecek, özgür bir edibi türdür. ''Öykü üstüne konuşalım, tartışalım ama, tanım getirmeye, kural koymaya kalkmamalı, öykünün özgürlük alanını daraltmayalım...''der. |
|
Belki Ararsın
(M. Asar) 7 Ekim 2008 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Bizim kaynaştığımızı gören Christian bira bardağını banka vurarak, "Bir bira daha", diyor. "Daha kibar olabilirsin", diyorum. Bana yanıt vermeden Murat'a dönüyor. "Demek sen şairsin ha! İnanmam, bedevilerin dilinde şiir yazacak kadar sözcük olamaz!" diyerek, kahkahayı basıyor. Bira bardağını önüne koyarken; "Kapa çeneni. Gülünç duruma düşüyorsun!" diyorum. Hırsla birayı yarısına kadar içiyor, dudağının üstüne yapışan köpüğü elinin tersiyle siliyor. "Bırak biraz neşeleneyim, şair bir deve çobanı ile ilk kez karşılaşıyorum", diyerek çirkin çirkin gülüyor. |
|
Şiir Üzerine Düşünceler
(M. Asar) 21 Eylül 2007 |
Yazarlar ve Şairler |
| |
Şiir aslında tarihsel, toplumsal, kültürel, estetiksel ve dilsel bir dizge(sistem)dir. Bu bağlamda şiir onu yaratan toplumun aynı zamanda hem aynası hem de insanlık kültürüne olan katkısıdır.
Bu nedenle özellikle göçmenlik koşullarında çok önem verilmesi gereken bir sanat dalıdır. Kültürel, etnik alanda silinip gitmemenin ya da asimile olmamanın yolu şiire daha çok sarılmaktan geçmektedir.
|
|
Nâzım 100 Yaşında
(M. Asar) 11 Eylül 2007 |
Yazarlar ve Şairler |
| |
Şairler vardır kendi ülkelerinde, anadillerinde unutturulmak istenirken, ünleri ülkelerinin sınırlarını aşan, şiirleri, kitapları başka dillere çevrilerek, dilden dile, elden ele dolaşan; dünya insanlarına aydınlık, sevgi, barış ve umut taşıyan. Bizim de onur duyarak, göğsümüzü gere gere bizim şairimiz diyebileceğimiz böyle büyük bir dünya şairimiz var: Nâzım Hikmet Ran.
|
|
Yalnız Kadın
(M. Asar) 10 Eylül 2007 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Orta yaşta olmasına rağmen hala erkeklerin başını döndürecek kadar güzel, fakat yapayalnızdı. Onurundan, kişiliğinden taviz vermeden yaşamaya kararlı bir kadının içine düştüğü yalnızlıkların her türünü yaşamıştı. Ne kadar çok erkek tanımıştı; düzeyli, düzeysiz, maskeli maskesiz... |
|
Ak Kağıt
(M. Asar) 10 Eylül 2007 |
Sanat |
| |
Ey sevgili ak kağıt, sen yazıyla birlikte, insanoğlunun en güzel en yüce buluşlarından birisin. Sensiz ne tarih, edebiyat ne de ben olurdum. Sen, benim ömrümün sırdaşı, şair yanımın en vazgeçilmez yoldaşı ve yaşamımın tanığısın. Ve sen tanrılar kadar sabırlı, melekler kadar temiz ve bakirsin |
|
|
Sanat ve edebiyatta ''putlar'a ve 'tabular'a yer yoktur. Bilgili, yetkin, eleştiri ahlakını ve kültürünü içselleştirmiş eleştirmeciler sanatın önünü tıkamaz, aksine açar. Bunu sanatcıyı yargılayarak, ona saldırak değil, onun yapıtlarını sorgulayarak, çözümleyerek, diğer yapıtlarla karşılaştırarak, bizim göremediğimiz yönlerini gün ışığına çıkararak yapar.
Tabii ki onlar birer ''yasa koyucu'' ya da ''değişmez yasalar''ın uygulayıcıları değildirler ve olamazlar. Son kararı verecek yine bizzat yazarlarin kendileridir.
Eleştiricinin gücü, sanatcının yaratma ve okuyucunun seçme özgürlüğünün başladığı yerde biter.
Mevlüt Asar
|
|