Gözlerinde Çağ Yanar
Sen geçersin içinden yıllar susar, çağ yanar / Gözlerinde tutuşan mavi bir çerağ
Sen geçersin içinden yıllar susar, çağ yanar / Gözlerinde tutuşan mavi bir çerağ
Adına hayat denen tek perdelik oyunda / Yolumuzdan geçmeyen yolcular sıradandır.
Bir ömür tüketip camın önünde, / Hayatı seyirlik sanıyor perde. /
Doğru, şiir evrenseldir. Ama evrensel olan her şey mutlaka mahalli bir köke dayanır. Tıpkı ağaçların kök üstüne bittiği gibi Kendi kaynaklarından beslenmeyen şiir betona dikilen çiçek gibidir; Tutmaz.
Mücevherle dolu sanat mağarasına giden o tünelde, bu gün itibariyle, Ferhat gibi gürz sallayan kaç şair var acaba? Yoksa bedeli ödenmemiş hayatlarda derinlik mi arıyoruz?
Şiiri köklerinden koparıp, yalnızca aynı kompartımandakilerin anlayabildiği bir jargona dönüştürmek, o kişileri bir süreliğine iyi hissettirse de, yazdıklarını toplumun gönül kubbesinde "baki kalacak hoş sedaya" dönüştürmeye yetmez.
Tutuştu Endülüsün o masum kanatları, / Taçmahalde güneşin çehresi soldu Lila.
Düşler büyüteceksin bir saksının içinde, / Ve her sabah su döküp güneşe koyacaksın,
Evladiyelik düşler biriktirdim durmadan, / Eski mektuplar gibi hepsi postada kaldı...
Gözlerin yalnız bir an kadar kalacak bende, / Yankısıyla tutuşup yanacağım bir ömür.
Şiir yazmak, kelimelerle oyun oynamak değildir. Hele hele, dilin mimarisini, melodisini bozarak varılacak bir menzil hiç değildir. Tıpkı Stephen King'in dediği gibi "toprak altında duran bir fosili, bir gerçekliği, bir yaşanmışlığı bulup ortaya çıkarmaktır." Herkesin görüp, yaşadığını, hissettiğini herkesi hayran bırakacak bir lisanla yeniden deşifre edebilme sanatıdır şiir.
Yirmi yaşındayken, İnsan Boşluğu (1987) adlı ilk şiir kitabı yayınlandı. Yağmur Islıyor Beni (2009) adlı ikinci kitabı, akademik çevreler ve okurlar tarafından takdir ve ilgiyle karşılandı. "Bu Kapıdan" adlı yeni şiir kitabı Nisan 2016'da Berikan Yayınevi tarafından yayınlandı
Ankara
http://mehmettastan.blogspot.com.tr/