Bu Kadın Bunları Hakettimi?
Ellerini öpüp, çağırdığım taksiye bindim. Taksi giderken geri baktığımda annemin ve babamın yere çökmüş vaziyetde ağladıkarını gördüm.
Ellerini öpüp, çağırdığım taksiye bindim. Taksi giderken geri baktığımda annemin ve babamın yere çökmüş vaziyetde ağladıkarını gördüm.
Yine eşim Kemoterapi den çıkmış dinlendikten sonra hastaneden çıkmadan fakültenin acil giriş katındaki kafeteryada hem dinlenip hemde bir şeyler atıştırmak istedik.
Kurban bayramı gelmekteydi. Komşularımız aldıkları kurbanlıkların sırtlarını ve alınlarını kınalamışlar bahçelerinde, sokakta dolaştırırken biz iki kardeş onlara gipta ile bakıyorduk.
Aklımızdan geçen “acaba babam bizede kurbanlık alacakmı ?” sorusuydu.
Kulübesine doğru yürürken onun da gözünden saklamaya bile gerek görmediği yaşlar akıyordu...
"Allaha emanet ol" son sözüydü...
Ben çıkıp hava alır,beklerim düşüncesiyle dışarı çıkmıştımki “Gel lan buraya” biri beni yakamdan yakalayıp karanlık bir yerde diz üstü çöktürüp başımada silahı dayadı.
Çaycımız Çakır “ buda geçer abi merak etme” dedi.” Çayımdan bir yudum daha alırken, “Geçer ama delerde geçer be Çakır” dedim.
Eve dönerken eşim, “İyiki annem ve babam çok büyük miras bırakmamış,yoksa kocalarımız kalan mirası paylaşırken kimbilir kimler hapse,kimlerde mezara girerdi” dedi.
Kıyıdan denize vuran ışıltılar denizin üzerinde özgürce dans ediyorlardı.Arada sırada geçen kayıkların motor sesleri karanlığın o acımasız perdesini yırtıyor olsalarda tekrar o sihirli ve acımasız ortam oluşuveriyordu.
Oğlu ayıp olmasın diye annesinin resmini yanımda değilde bahçedeki çöp kovasına atıp çekip gitmişti.
Gözlerimi kapayıp bir başladım ama ondan sonrasını hatırlamıyorum. Neden sonra kendime geldiğimde klarneti masanın üstüne koyarken kimseden ses seda çıkmıyordu.
Anneannem avludaki ahırda akşam üstü ineği sağarken ben ahırın kapısına oturur onun sağmasının bitmesini beklerdim. Sağma işlemi bittikten sonra ılıcacık sütü kovadan bir tasla alıp bana içirirdi.
Geyindim çantamı aldım dışarı çıkarken annem usulca,
-Kızım silahını aldınmı dedi,
Abi sen rahat ol, az sonra bu iş bitecek.
Adam göz yaşlarını karısına göstermemek için içine akıtıyordu.
Bir müddet sonra otobüsümüz yolcularıyla birlikte tekrar yola koyuldu. Ben başımı otobüsün camına dayamış dışarısını seyrediyordum.
Abi o gözler,o kaşlar o endam,o saçlar... Abi allah seni inandırsın mımmm biriçim su be...
Gözlerimi açtığımda hastanedeydik. Baş ucumda canım annem, eşim, ablam ve eşi vardı.,.
Sekreterim telefonla arandığımı söylediğinde ofisimin camından dışarısını seyrediyordum.
Gölün sakin dalgaları kıyıdaki çakılların üzerinde sessizce dağılırken,güneşin ilk ışıklarıda etrafı aydınlatmıya başlamıştı.
Yaşanmışları kimi zaman komik,kimi zaman da dramatik şekilde anlatmıya çalışırım.
Gerçek ismim Kâmil ERBİL'dir. Yazı yazmıya başladığım günden beri Mustafa Arif Razgartlı ismini kullanmaktayım.
Devlet memurluğundan, yönetici olarak çalışırken emekli oldum. Uzun yıllar yarı resmi bir kurumda müdür olarak görev yaptım. Şu anda eşimle beraber bahçemizdeki güller,meyva ağaçları ve mevsimine göre diktiğimiz sebzelerle uğraşıyoruz.
Yazı yazmaya Bursa Erkek Lisesinde okurken başladım.
Yazılarımda herzaman yaşanmışları aktarmaya özen gösterdim.
Bursa
Yazılarıma daha çok gerçek hayatta yaşanmışları konu ederim.
Fakir Baykurt,Reşat Nuri Güntekin,Ömer seyfettin,Ahmet Haşim
--------------------------------
http://mustafaarifrazgartli.blogspot.com.tr/
http://profil.edebiyatdefteri.com/razgartli/