"Denemeler"de gördüðüm þeyi Montaigne'de deðil, kendimde buluyorum. -Pascal |
|
||||||||||
|
Ülkemizde turizm de patlamýþ - duyduðuma göre - . Her yýl patlar zaten. Ne güzel ! “ Ah benim güzel yurdum.” falan diye geçiriyorum içimden. Milli duygularým kabarýyor. Ýkimiz de emekliyiz. Allaha þükür yan gelirimiz de var. Þöyle onbeþ gün dinleneceðiz, eðleneceðiz eþimle. Hatta, tatilde kilo alacaðým diye korkuyorum zavallý ben. Bir elim yaðda, bir elim balda olacak ya...Yani ben öyle sanýyorum, saf - Anadolu çocuðu olarak. Uzun ve güzel bir yolculuðun ardýndan Alanya’ya indik hayal kura kura. Alanya’da bir gece konaklayýp, ertesi sabah yola devam edeceðiz Datça’ya doðru. Akþam sonrasýydý Alanya’ya vardýðýmýzda. Önce bir balýk yiyelim, otele öyle geçelim diye düþündük. Bir yýl boyunca bu tatilin hayaliyle oyalanan eþim, bir sahil lokantasýna götürmek istedi beni. Dalgalarýn sesini dinleyerek balýk yiyeceðiz( Ne haddimizeyse ! ) Masamýzda bir mum bile yanabilir diye düþünüyorum. Ilýk bir rüzgâr esiyor, sokaklar turist kaynýyor. Her yer ýþýl ýþýl. Ne hoþ ! Biz lokanta ararken, daha doðrusu hangisine girelim acaba diye dolaþýp dururken, kalabalýðý oluþturan turistlerin hemen hepsinin yabancý olduklarýný farkettim. “ Nerede benim vatandaþlarým? ” diye sordum içimden....... Keyfim biraz kaçar gibi oldu ama oralý olmamaya çalýþtým. Otellerin, lokantalarýn, aklýnýza gelebilecek her tesisin adý yabancý kelime. Sanki yabancý bir ülkede gibiyiz. Sahildeki o güzel lokantalarý dolduran turistler, keyif çatýyorlar. Benim ülkemin tadýný yabancýlar çýkarýyor. Bir lokantaya yöneldik. Önünde, çarþaf gibi bir yemek listesi. Yani galiba yemek listesi. Çünkü Türkçe bir kelime bile yok listede. Bütün lokantalar öyle. “ Lokantanýn önünde , yemek listesi yazar, bakkal listesi deðil ya ! ” Diye düþündük ve yazýlanlarýn yemek listesi olduðunu çok þükür anlayabildik. Baþka lokantalara baktýk, yine ayný. Türkçe bir sözcük yok. Herþey yabancýlar için düþünülmüþ. Sonunda yöneldik birine. Allahtan kapýdaki görevli çocuk Türkçe biliyormuþ(!). Bizi anlayacak birini bulduk diye sevindik bile, yabancý bir ülkedeymiþiz gibi. Eþim, bir balýðý kaça yiyebileceðimizi sordu. “ Onbeþ milyon.” dedi görevli. Balýk pazarýnda kilosu yedibuçuk milyon lira olan, tanesi ancak iki milyona gelen balýðýn bir tanesi onbeþ milyon bu lokantada.Yani iki balýk yiyeceðiz, otuz milyon vereceðiz. Bir balýkla doyacaðýmýz da þüpheli. Çünkü öðle yemeði bile yemedim üstelik, akþama balýk yiyeceðim diye. Bir salata altý milyon. Salatalar da civciv yemi kadar. Ýki salata oniki milyon eder, etti mi kýriki milyon. Üstelik ben öyle civciv yemi kadar salatayla yetinemem. Ýki salata yemeliyim. Eeeeee su içeceðiz, ekmek yiyeceðiz. Arkadan bir de tatlý. Eþim, hiç olmazsa bir bira da mý içmesin zavallý.Ya ben? Yemek üstüne kahve içmezsem, krize girebilirim. Üstelik saatlerdir kahve içmemiþim yolda. Bir fincan kahve kesmez ki beni. En az iki fincan içmeliyim ve arkadan bir daha. Öylesine tiryakiyim, sizin anlayacaðýnýz. Bunlarýn hepsini yaparsak, yetmiþ milyon falan ödeyeceðiz. Mobilya taksiti öder gibi. Kalakaldýk lokantanýn kapýsýnda. Bir öðün yemek için nasýl yetmiþ milyon lira veririz diye düþündük. Baþladým hesap yapmaya. Benim günlük kazancým ortalama onbeþ milyona geliyor.Yetmiþ milyon yemek parasýndan benim payýma otuzbeþ milyon düþtüðünü düþünürsek, bu lokantada yemek yemek benim hakkým olamaz. Günde onbeþ milyon kazanan biri, bir öðün yemek için otuzbeþ milyon veremez. “ Ayraný yok içmeye.... “ misali olur sonra. Bunu ancak yabancý turistler yapabilir. Lokantada niye hep yabancý turistler var sanýyorsunuz? Ýþte bunun için. Ben devlete yirmisekiz yýl hizmet ettim. Þimdi emekliyim. Eþim de bir emekli. Yani iki aylýðýmýz var. Ayrýca kendi adýna iþ yeri de var eþimin. Kazancýmýzýn epey iyi olduðunu sanýyordum, o ana kadar. Ama, buna raðmen, senede bir kez olsun, bir sahil lokantasýnda balýk yiyemiyoruz, yiyemeyeceðiz. Lokantayý dolduran yabancý turistlere baktým. Benim giremediðim lokantayý, kapýya kadar doldurmuþlar. Bahçe de öyle. Ülkemdeki lokantaya ben giremiyorum ne yazýk. Kendimi aþaðýlanmýþ hissettim........Sonunda vazgeçtik tabi sahilde balýk yemekten. Bir, iki sokak üste çýktýk. Denize biraz uzak olduðu için olsa gerek, kýrk milyona iki balýk, bir de salata yiyebildik. Bir fincan kahveyle yetindim. Korkumdan ikincisini isteyemedim.Ama nasýl yemek yediðimi, nasýl kahve içtiðimi gelin bana sorun. Boðazýma dizildi. Ne yediðim balýðýn tadýný alabildim, ne tiryakisi olduðum kahvenin tadýný. Çünkü lokantada bizden baþka Türk yoktu. Etrafýmýzdaki masalarda yemek yiyen yabancýlarla, lokanta çalýþanlarý ahbap olmuþlar, þakalaþýp gülüþüyorlardý. Hatta bir masanýn baþýnda üç görevli vardý. Biz ise, bir kahve istediðimizi garsona söyleyebilmek için, uzun süre garsonlarý kollamak zorunda kaldýk. Yerli turist olduðumuz için, ciddiye alýnmýyorduk. Bir kadýnýn üvey çocuklarý gibiydik.Ya da pirincin içindeki harap taneleri gibi. Garsonlar lokantanýn önünden geçen turist kýzlarla, uzaktan uzaða bir þeyler konuþuyor, karþýlýklý gülüþüyorlardý. Bir samimiyet, sormayýn gitsin. Bakakaldým...Konuþmaya bile korktum bir ara. Yabancý olmadýðýmýz için ayýplanacakmýþýz gibi geldi....Bir tokat yemiþ gibi oldum. Hatta tokadýn acýsýný yüzümde öyle bir duydum ki, yüzüm yanmaya baþladý cayýr cayýr. Sonra birden silkindim. ” Hýýýýýmmmm ! ” dedim kendi kendime. ” Turizm patlamasý ” dedikleri bu olmalý. Türk vatandaþlarýn yüzünden patlayan bir turizm. Helâl olsun be !(!) Alanya’da satýlan ürünlerin etiketi ya dolar, ya euro....T.L. çoktan unutulmuþ. Ama aradýðýnýz her þey var. Siyasiler sýk sýk ” Türkiye’de herþey olacaaaaaak. Avrupa’da ne varsa Türkiye’de de olacaaaaaak.” Dedikçe, içimden onlara “ Yalancý! ” demek gelirdi. Günahýný almýþým, haklýlarmýþ. Gerçekten de her þey var Türkiye’de. Yalnýzca biz de, onlarý alacak kadar para yok. Bizde yoksa, yabancýlarda var. Önemli mi sanki ! Alanya’da, buna benzer turistik yerlerde turizm patlamasýnýn ne demek olduðunu böylece çok iyi anladým.Turistler kendi paralarýný T.L.ye çevirince çuvalla paralarý oluyor. Ve benim güzel yurdumda günlerce, aylarca yiyip içebiliyorlar. Benim giremediðim tesislerde tatil yapýyorlar. Türkler ise, uzaktan seyrediyorlar.Yabancýlarýn iþi týkýrýnda. Git yurduna bir ay çalýþ, Türkiye’ye gel, iki ay tatil yap. Oh!.... Peki ya bizler? Caným bizim için bir þey düþünülmemiþ ki zaten! Bizde ” turizm “ deyince akýllara önce, bikini giymiþ güzel vücutlu bir genç kýz gelir, bir de üstsüz yabancý turistler. Hatýrlayýn tv programlarýný ya da gazeteleri. Turizmle ilgili bir haber mi var; hemen bikinili ya da üstsüz bir bayan görüntüsü veya fotoðrafý görürsünüz. Hatýrladýnýz di’mi? Sonra ne mi oldu? Bakýn anlatayým ne olduðunu: Ertesi gün kuzu kuzu gidersin mütevazi devremülküne. Sabah, öðle, akþam yemeðini kendi ellerinle hazýrlarsýn. Orada bulaþýk makinesi olmadýðý için, bulaþýklarý da elinde yýkarsýn. Sen evde bulaþýk yýkama, tatilde bulaþýk yýka. Ayrýca çamaþýr da.....”Senin yapacaðýn tatil bu iþte kýzým!” dedim kendi kendime. Alanya’da suratýmda patlayan turizmin acýsý, sonra yüreðime indi, inanýn. Hâlâ duruyor. Öyle kolay geçecek gibi deðil . Bunu bana lâyýk görenlere yazýklar olsun! Bu devlete , idealist duygularla bir enayi(afedersiniz) gibi yýllarca þevkle hizmet verdiðim için , bana da yazýklar olsun. Metin Akpýnar’ýn dediði gibi: ”Ben bir eþekim.” Söyleyin Allah aþkýnýza! Ben baþýmý hangi taþlara vurayým þimdi? Not: Afedersiniz, bir þeyi söylemeyi unuttum. Hani, tatilde kilo alacaðýmdan korktuðumu söylemiþtim ya , boþuna korkmuþum. Eve gelince tartýldým, birbuçuk kilo vermiþim. Öyle sanýyorum ki bir kilosunu, Alanya’da, turizm suratýmda patlayýnca vermiþimdir; yarým kiloyu da, yemek ve bulaþýkla boðuþurken. Adým gibi eminim.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |