Sevgili Günlüğüm. Ah benim can yoldaşım, ocakda aşım, ağzı - dili yok arkadaşım. Nasılsın, iyi min? Beni soracak olursan, hiç iyi değilim; sabır daşı çatladı - çatlayacak. Senin anlayacağın, bıçak sırtında geziyom. Ne tarafa düşeceğimi Allah bilir. Bu memleketde iyi olmak zor sevgili günlüğüm, hatda imkânsız. Hele ikdidar garşıtıysan, yandığının resmidir, çıra gibi. Ama her şeye gulak şapırdatırsan, memleket meselelerine gafa yormazsan, Acunun programlarını izlersen, memleketde her şey güllük gülistanlık görünür. Millet de öyle yapıyo zaten. İnternetten, televizyondan başını galdırmayanlar, memleketimizde yaşanan olumsuzlukların, akıllara durgunluk veren uygulamaların farkında bile değiller.
Sana içimi dökmesem, ne yaparım bilmiyom sevgili günlüğüm. Hiçbi yerde uluorta gonuşamıyorsun. Aksi takdirde, ikdidar garşıtısın diye hemen ipini çekiverirle. Fatih Altaylı, cumhurbaşkanının sarayı için iki lâf etdi diye, adamı gazeteden atıverdile. Önce tatil falan deyip işi yumuşatmak istedile. Sonra, işin aslı ortaya çıkdı. Sayın Cumhurbaşkanının, Altaylıyı kasderek Operasyon gerekli, demesinin üstünden iki gün geçdi geçmedi; adamı uzaklaştırdılar. Bu ne hız! Düşünüyom da sevgili günlüğüm, iyi ki gazetede köşe yazmıyom. Ekmeğimi köşe yazısından gazanmıyom. Yoksa, aç galırdım Allah gorusun. Saklı gizli, günlüğüme yazıyom. Onu da köşe bucak saklıyom ki, kimsenin eline geçmesin. Geçmesin ki, başıma dert açılmasın.
Memet Amcanı sorarsan, pek iyi. Hayatında, hiç bu gadar iyi olmamışmış. Öyle diyo. Geçen gün bana sevinçle bağırdı öteki odadan; Fatma! Duydun mu? Amerikayı Müslümanlar keşfetmiş. diye ün üne bağırarak yanıma geldi. Üstüme iyilik sağlık. Saçmalama ! dedim, Asıl sen saçmalama, gosgoca cumhurbaşkanı yalan mı sığacak? dedi. Niye olmasın? Oy için her yol mubahtır siyasilere. Yıllar sonra gerçek ortaya çıkdığı için pek mutlu olmuş Memet Amcan. Bi yandan da diyo ki; Suyun galdırma guvvetini de Arşimetden önce Müslümanlar bulmuştur inşallah. Abdest aldığı suyun galdırma guvvetini bulmak, zaten bi müslümana yakışırmış. Acaba, Edisonun ampulü bulduğu doğru muymuş? Belki, ampulü de Müslümanlar bulmuştur diyo. Züğürt tesellisi işde. Dünyanın yuvarlak olduğunu, Galileden önce bir Müslüman gardeşimiz bulmuştur belki diye hayal peşinde geziyo. Allahım, sen bu adama akıl fikir ver ya Rabbim!
Bir de neye seviniyormuş Memet Amcan, deyverim mi? Esgiden Amerikalıları hiç sevmezmiş, ama şimdi, orayı Müslümanlar buldu diye, bütün Amerikalıları çok seviyormuş. Ne deyim! Allah muhabbetlerini arttırsın. Elâtdirik ampülünün ışığında namaz gılarken, bi ecnebinin icadının altında ibadet etmek acaba na gadar makbul Allah gatında diye,yıllardır bir şüphe varmış içinde. İnşallah yakında sayın Cumhurbaşkanımız, ampulün Edisondan önce Müslümanlar tarafından kullanıldığını söyler, beyefendinin içi rahat edermiş.
Ah sevgili günlüğüm, ah. Öyle söylemeyle, dayanaksız gonuşmayla oluverse her şey. Ne demiş atalarımız: Ağızla pilâv pişse, deniz gadar yağ benden..Sayın Cumhurbaşkanının bu gerçek olmayan sözlerine inananlar var mıdır acaba? Vardır di mi sevgili günlüğüm, neden olmasın? Kristof Kolombdan, Galileden, Arşimetden habersiz binlerce vatandaşımız olduğundan eminim. Bilimden, sanattan uzak tutulan vatandaşlarımızın; sayın cumhurbaşkanının ağzından çıkan her cümleye inanmaları, aldanmaları çok kolay. Çünkü, aksini savunanlar ortalıkta yok. Hemen hemen her tv kanalı, cumhurbaşkanının sözlerini defalarca vererek, vatandaşın beynine kazıyor. Söylenen gerçek dışı iddianın doğru olmadığını savunan gaç gazete, kaç gazeteci, kaç tv kanalı var Allah Aşkına?
Bu , - yalan demeyim de - doğru olmayan iddiadan sonra; ikdidarın yazılı ve görsel basını niçin uzakdan gumanda etdiğini daha iyi anladım. Vatandaşın, ikdidarın istekleri doğrultusunda gitmesinin yolu, bu gumandadan geçiyo. Yakında; telgrafı bulan Morsenin, radarı bulan Hertzin, telefonu bulan A. Graham Bellin aslında bir şey bulmadıklarını, Müslümanların bu mucitlerden önce her şeyi zaten kullanıyor olduklarını söylerse sayın cumhurbaşkanı, hiç şaşmam.
Bi şey daha deyverim sevgili günlüğüm. Çünkü, içime dert oldu. Bakkaldan ciklet alır gibi cep telefonu alıyorlar, diyen ve bin odalı köşk yaptıran sayın cumhurbaşkanının, vatandaşın sık sık cep telefonu değiştirmesinden şikâyetçi olmaya hiç hakkı yok. Şimdi durup dururken, bu da nerden çıktı ? deme sevgili günlüğüm. Hiç aklımdan çıkmıyo ki. Siyasiler her türlü konfordan yararlanırken, bırakın biz de hiç olmazsa istediğimiz cep telefonunu gullanalım. Bu da bizim lüksümüz olsun sevgili günlüğüm.
Bizi yönetenlerin; kendileri lüks içinde yüzerken, son model makam arabalarına binerken, bizim gullandığımız cep telefonlarından rahatsızlık duymaları hem çok gücüme gitti hem de zıtdıma gitti. Sırf inat olsun diye, parmakla gaydırmalı cep telefonu almazsam; adım Fatma Nine değil, Şükrüye Nine olsun. Oh! Sefam olsun! Hadi hoşcagal.