"Olmasaydı keşke" dedim. "bir zamanlar", kendime; "şu neşeli çocukluğum". O zaman bilmezdim büyük bir ihtimalle; mutluluk neymiş ve aramazdım da belki şu yalan ama gerçek dünyada.
Bakıyorum şimdi sokak çocuğu olarak bilinen o şanslı bulduğum insanlara ve biliyorum; ne kadar şanslı olsalar da var bu şevkat isteği insanın doğasında. Olsun, en azından kaybettiklerinde değil, bulduklarında tanışacaklar; sevgi ve huzurla. Tabii sandığım kadar sanşlılarsa.
En başından verdi bize hayat; içten olan öpücüğün sıcaklığını. Arıyoruz artık, körelen o saflığı...
Sevgili dediklerimiz birer otobüs yolcusu, bizlerse zavallı şoförler... İlk dört koltukta varsa oturan kafamıza göre, bakışlar atıp dikiz aynasından, çaylar ısmarlıyoruz molalarda. Aldığımızı kar, kaybedileni kumar sayıyoruz. Arka koltuklarda oturanlarsa, nefeslerini duyduğumuz halde hayatımıza giremeyen endamlılar. Sadece iniş-binişlerde yanımızdan geçen renkli gözlüler.
Olsaydı bir boyacı sandığım ve yaşasaydım kaldırımlaın soğukluğunu ciğerlerimde, işte o zaman belki olurdum şanslı. Belki o zaman olurdum otogarda bekleyen sevdalı. Belki o zaman yaşardım bir kere ve sağlam aşkı. Belki!..
(not:Sayın okur, yukarıda okumuş olduğuz yazının ÖYKÜ olduğunu hatırlatırım. Yorumlarınız olacaksa, lütfen yazının içeriğine değil, yapısına olsun. Teşekkürler)