Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
- 24 Kasým Öðretmenler Gününde Yapacaðým Konuþma- Yaþamýmýzda, bizde iz býrakan olaylarýn ve anýlarýn çoðunun, çocukluk dönemimize veya öðrencilik yýllarýmýza ait olduðuna inanýyorum.Yani, kiþiliðimizin þekillendiði, insanlarý ve hayatý tanýmaya baþladýðýmýz yýllara.....Ýnciten bir söz, suratta patlayan bir tokat, aþaðýlayan sözler; ya da tam tersine verilen bir ödül, yapýlan teþvik , sarfedilen güzel sözler gibi.....Ýþte bunlar, çocuðun hayatýnda çok önemli kilometre taþlarý olacaðý gibi; bazen de kötü baþlangýçlarýn, baþarýsýzlýklarýn ilk basamaðýný oluþturabilir......Hepimizin çocukluðumuzda, bizde iz býrakan, bizi yaralayan ya da bizi mutlu eden birçok olay vardýr mutlaka. Bu olaylarýn bazýlarýný gülümseyerek, bazýlarýný içimiz titreyerek hatýrlarýz, yýllar sonra......Çocukluðumda beni iþte böyle etkileyen, derinden yaralayan, zaman zaman içim burkularak anýmsadýðým bir aným var. Bu anýmý sizinle paylaþmak isterim. Ablam, kardeþim ve ben ilkokula ayný yýl baþladýk. Bir köy ilkokulunda. Köy odasý olarak kullanýlan bir binada. Erkek kardeþim henüz beþ yaþýndaydý. Benim tam okul yaþýmdý. Okul yaþýmdý ama henüz okula gitmeye hazýr deðildim. Okuldan, öðretmenden korkuyordum. Çünkü büyüklerimiz, biz çocuklar yaramazlýk yaptýðýmýzda, öðretmenle korkuturlardý. ”Seni öðretmene söylerim, öðretmen döver.....” gibi sözler ederlerdi. Acaba öðretmen, dersimi bilemeyince beni döver miydi? Bir de kendime güvenim yoktu, çok sýkýlgandým, korkaktým, ürkektim. Baþarýlý olamamaktan, okumayý sökememekten korkuyordum. Herkes okumayý öðrenirben öðrenemezsem ne yapacaktým? Nitekim korktuðum baþýma geldi. Okumayý herkes gibi sökmüþtüm ama; bir türlü ilerletemiyordum. Daha doðrusu sessiz okurken sorun yoktu da, sesli okurken hecelere takýlýp kalýyordum. Birilerinin beni dinliyor olmasý, her an yanlýþ bir þey yapma korkusu beni ürkütüyor, telâþlandýrýyordu. Okurken heyecanlanýyor, bunalýyor, kýzarýyor, boncuk boncuk terliyordum. Yanlýþ okuduðumu farkettikçe iyice þaþýrýyordum. Oysa çok güzel okuyan arkadaþlar vardý sýnýfta. Ablam ve kardeþim de bu güzel okuyanlarýn arasýndaydý. Kardeþimden utanýyordum. Benden küçük olmasýna raðmen çok güzel okuyordu...... Öðretmen Türkçe dersinde ilk okumayý (örnek olmasý bakýmýndan) okumasý çok iyi olan arkadaþlara yaptýrýyordu. Ben , iþte bu öðrencilerden biri olmak istiyordum. Babam bize çeþit çeþit masal ve öykü kitaplarý alýyordu. Onlarý, evde hiç kimsenin olmadýðý zamanlarda okuyordum. Hiç kimsenin yanýnda sesli okumak istemiyor, biri bana ”Oku bakim.” diyecek diye ödüm patlýyordu. Ablam ve kardeþim bu masal kitaplarýný anneme – babama, evimize gelen konuklara sesli okuyorlar, kocaman bir “aferin” alýyorlardý. Ben de, onlarýn çok gerisinde olduðum için âdeta eziliyordum. Sadece susuyordum. Köydeki yetiþkinler biz üç kardeþe, sürekli sorular sorarlardý. ”Bakalým hanginiz daha çalýþkan.” veya “Bir okuyun bakalým, hanginiz daha iyi okuyacak.” diyerek bizi sýnavlara tâbi tutarlardý. Çarpým tablosunu sorarlar, yumurta hesabý yaptýrýrlardý. ”Beþ yumurta, beþi beþ kuruþtan kaç kuruþ eder?..........Sekiz hindi yavrusu, dokuz anasý, on babasý. Hepsi kaç hindi eder?” gibi...... O yumurta ve hindi hesaplarýnýn içinden bir türlü çýkamýyordum. Erkek kardeþim, bunun gibi sorulara hemen cevap verebilirdi. Bunu nasýl yapýyordu, þaþýyordum. O zaman büyükler; ”Erkek adamýn hali baþka.” diyerek, kardeþimin baþýný okþuyorlardý. Demek ki, erkek çocuklarý kýzlardan daha akýllý oluyor. Keþke ben de onun kadar akýllý olsaydým.....Ya da ben de erkek olsaydým diye düþünüyordum. Hiç okuma yazma bilmeyen kiþiler tarafýndan bile sýk sýk imtihan ediliyorduk. Bu ayaküstü sýnavlardan nefret ediyordum. Çünkü sýnavlarý kaybeden hep ben oluyordum, utanýyordum, eziliyordum........ Ýlkokul üçüncü sýnýfa gidiyordum. Bir gün evimizde ödevlerimizi yaparken komþumuz Nuriye Nine geldi. Üçümüze þöyle bir göz gezdirdikten sonra “Çocuklar! Bir kitap getirin, sizi okutayým. Bakalým hanginiz daha güzel okuyacak.” Dedi..... Eyvahlar olsun! Ben þimdi ne yapacaktým. Ablam ve kardeþim hemen bir kitap alýp, komþumuzun önünde sýraya girdiler. Çok mutlu görünüyorlardý. Çünkü okumalarýna güveniyorlardý......Çaresiz, ben de sýnav kuyruðuna girdim. Son sýrada olmak beni biraz rahatlatmýþtý. Sýra bana gelinceye kadar okumam sanki hýzlanacakmýþ gibi. Derken sýnav baþladý. Kardeþim ve ablam týkýr týkýr okudular. Hatta sýnavý birincilikle kazanmak için, kelimeleri âdeta yuttular okurken. Okumalarý -kendisi okuma, yazma bilmeyen- Nuriye Nine tarafýndan çok beðenildi. Onlara kocaman birer “aferin” verildi, her ikisinin de baþý okþandý. Sýramý beklerken, kalp atýþlarýmýn hýzlandýðýný farkettim. Dizlerimin baðý çözülür gibi oldu. Nefes almakta zorlanýyordum. Daha okumaya baþlamadan beni bir titreme, bir korku, bir heyecan aldý. Heyecandan ve okuyamama korkusundan , kalbim daha da hýzlý çarpmaya baþladý. Sanki göðsümde bir kuþ vardý da, dýþarý çýkmak için çýrpýnýp duruyordu. Terlemiþtim. Odanýn sýcaklýðý sanki yükselmiþti. Yüzüm cayýr cayýr yanýyordu. Üzerimdeki giysiler dar gelmeye baþlamýþtý.. Baþladým okumaya. Ama ne mümkün! Sesim titriyordu. Yutkunmak istiyor yutkunamýyordum. Kelimeleri bir çýrpýda söyleyemiyordum. Hecelere takýlýyor, ayný heceyi tekrarlayýp duruyordum. Okuyamadýðýmý, takýldýðýmý farkettikçe iyice þaþýrýyordum. Saç diplerimin yandýðýný, terden ýslandýðýný farkettim. Nuriye Nine, bir hýþýmla çekti aldý kitabý elimden. Anneme dönüp; “Cemileeeee! Bu kýza heva yere (boþ yere) masarýf etmen. Bu kýz okumaaaaz, tövbeler hakký için okumaz.” Dedi.. Beni de, “Tembel seniiii! Gardaþýndan utan, utan.” Diye azarladý. O anda ne istedim, biliyor musun? Yok olmayý istedim. Hani derler ya: ”Yer yarýlsa da, içine girsem.” diye, onu istedim. Çok utandým. Sanki küçüldüm küçüldüm, bir nokta kadar kaldým...Bir ara Nuriye Nine'ye baktým. O çok sevdiðim kadýn gitmiþ, onun yerine çirkin, buruþuk, patlýcan burunlu bir kadýn gelmiþti. Onun bu kadar çirkin bir kadýn olduðunu þimdiye kadar nasýl farketmemiþtim! O günden sonra Nuriye Nine’yi hiç sevemedim. Hatta nefret ettim. Sokakta karþýlaþtýðýmda yolumu deðiþtirdim. Beni yine okutur korkusuyla, ondan hep kaçtým. Evimize gelmesini hiç istemedim. Ya da Nuriye Nine bize geldiðinde, bir bahane bulup, kendimi sokaða attým.........O günden sonra, okurken daha çok heyecanlandým, daha çok terledim. Okumaktan, kitaplaradan iyice korkmaya baþladým. Ve eskisinden daha kötü okur hale geldim. Oysa ki ben, Nuriye Nine’nin “okumaz” dediði ben; baþarýlý bir öðrencilik hayatý geçirdim. Her sýnýfta okumasý, sözlü anlatýmý, kompozisyonu çok iyi birkaç öðrenciden biri oldum. Þiirler, öyküler yazmaya baþladým. Bunu nasýl mý baþardým?.......Ne zaman ki, ortaokul yýllarýmda, dersimize Þükrü Yazýcý adýnda Türkçe öðretmeni geldi, iþte benim hayatým, o zaman deðiþti. Çünkü ben, kendime güven duymayý, cesareti o öðretmenimden öðrendim. Benim edebiyata olan yeteneðimi, eðilimimi, o öðretmenim farketti. Beni okumaya, yazmaya teþvik etti. Münazaralarda, sýnýfýmýzý temsil etme görevini bana verdi.Tezlerimi iyi savunduðum, düzgün konuþtuðum için birinci sözcü seçildim, her münazarada. Deðerli öðretmen arkadaþlarým, özellikle genç öðretmen arkadaþlarým!....... Baþarýlý olamayan öðrencilerinizi, yanlýþ davranýþlar gösteren öðrencilerini incitmeyiniz. Onlarý yanlýþ yapmaya, baþarýsýz olmaya iten nedenleri düþününüz. Her öðrenciden, ayný baþarýyý beklemek gibi bir hataya asla düþmeyiniz. Unutmayýnýz ki, her çocuðun bedensel, ruhsal, zihinsel düzeyleri birbirlerinden farklýdýr. Ýþte bu farklýlýklar; onlarýn baþarýlarýna farklý oranda etki eder...Ve bir eðitimcinin söylediði þu sözü unutmayýnýz: ”Yaratýcýlýk özenle korunmasý gereken bir çiçeðe benzer. Sevgi ve ilgi onun geliþip serpilmesine; yergi ve ilgisizlik ise, henüz gonca iken onun kurumasýna yol açar.”.........Kýsacasý; çocuklarý kazanmak istiyorsanýz, onlarýn yapamadýklarýndan deðil, yapabildiklerinden eðitime- öðretime baþlayýnýz. Onlarý yanlýþlarýndan dolayý cezalandýrmak yerine, yapabildikleri þeylerden dolayý ödüllendiriniz.Yapabildiklerinden yola çýkan ve baþarabilen öðrencilerin; yapamadýklarý þeyleri yapmak, baþarmak için gayrete geldiklerini, kendilerine güven duyduklarýný göreceksiniz.....Hiçbir zaman, beni inciten, hýrpalayan bir Nuriye Nine olmayýnýz. Þükrü Öðretmenim gibi olunuz. Bir öðrencinin þu sözlerine kulak veriniz: Ben bir gülüm, sen bahçývan Çok açarsam, eser senin Mis kokarsam, hüner senin Ama bir de kurutursan Günah senin, günah senin öðretmenim. Ben tohumum, çiftçi sensin Çok sularsan, ürün senin Bol olursam, verim senin Ama bir de çürütürsen Hata senin, hata senin öðretmenim. Ben elmasým, sarraf sensin Pýrlantaysam, emek senin Parlýyorsam, yaldýz senin Ama bir de parçalarsan Kýrýk senin, kýrýk senin öðretmenim. Ben boþ defter, kalem sensin Doðru yazarsan, yarýn senin Güzel yazarsan, ikbal senin Ama bir de karalarsan Vicdan senin, vicdan senin öðretmenim. Ben öðrenci, sen öðretmen Baþarýrsam, hüner senin Kazanýrsam, zafer senin Ama bir de kaybedersem Yok diyecek baþka sözüm: Yorum senin, yorum senin öðretmenim. Selda Murat - Hatice Kültür Deðerli arkadaþlarým! Mesleki tecrübelerimden, emekli öðretmen kimliðimden, dolayýsýyla yaþýmdan ve daha da önemlisi duyarlý bir vatandaþ olmamýn bana verdiði sorumluluk duygusundan cesaret alarak, sizin de çok iyi bildiðinize inandýðým bazý noktalarý sizlere hatýrlattým. Çizmeyi ve haddimi aþtýysam, hepinizden özür dilerim........Saygýlarýmla. Kâmuran ESEN
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |