Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Ey yolcu dur! Biraz dinlen. Kendine ve etrafına şöyle bir bak. Bir yıldır aralıksız yürüyorsun. Ara vermeden, gece gündüz para kazanmak için kendini yedin bitirdin. Bu hırsın öyle seni büyüledi ki, para ve paranın getirdiği zevkleri dışında bir hayatın olmadığını olamayacağını düşündün durdun. Hayatını rahat, konforlu ve zengin yaşamaya adadın. İyi bir arabanın, güzel bir evinin, lüks ve son marka eşyalarının olmasını istedin. Başka bir derdim var mı? Başka sosyal sorumluluklarım var mı? Var oluş amacım nedir? Soruları üzerinde hiç ama hiç düşünmedin. Belki de hiç aklına bunlar gelmemiştir. Kendini para kazanmaya öylesine adamışsın ki, bu sorular sana saçma bile gelmiştir. Midene en güzel yemeklerle ziyafet çektirmeyi ihmal etmedin ey yolcu? Açlık, susuzluk nedir bilmedin? En iyi yemekler için çalıştın. En güzel yemekleri lokantalarda yedin. Çayını, kahveni sigara ya da nargile eşliğinde en iyi çay bahçelerinde ya da cafelerde yudumladın. Dünya hiç umurunda olmadı. Keyifle etrafına gülücükler ve kahkahalar serpiştirdin. Dünyanın derdini unutmak için kendini televizyonun ve internetin emrine verdin. Düşünmek sana işkence verince sende kendini mekanikleştirmeyi tercih ettin. Stersini, yalnızlığını, sıkıntını, üzerinden atmanın yolunu bulmuş oldun. Senin için rahat yaşamak önemli idi. Sorumluluk ise bir kadar uzaktı. Neden kafanı yorasın ki, dünya senden ibaret. Senin dışındaki hiçbir şeyin önemi kalmamış. İyi giyinmek ve havasını atmak, gösteriş yapmak senin için önemliydi. Sabah akşam para kazanma hırsının altında bu da yatıyordu. Ünlü markalarda alış veriş yapmak sana ayrı bir haz veriyordu. Sen mağaza mağaza dolaşarak, en iyisini en pahalısının kaygısına düştün. Sen de doyumsuz bir açlık vardı. Bu açlık hissiyle sağa sola saldırıyor, sana keyif veren, haz verenin peşinde sürükleniyordun. Doymak bilmiyordun. Zaten kulağını, gözünü, kalbini dış dünyaya kapadığın kadar, kendine de kapatmıştın. Kendini hazın kollarına bırakmış, bu hazla yüzerken hiç kendine ve etrafına bakmayı akıl etmedin. Evet, artık dur! Bu hırsın, tutkunun sonu yok. Artık Ramazandasın. Şu dünya zevklerini sana tatlı gösteren gözlüklerini bir kenara bırak. Şişmanlayan göbeğine, üzerinde parıldayan elbiselere, gösterişli evine, arabana ve sürekli şişmeye devam eden banka hesaplarına bak. Bir de bunlar olurken uzaklaştığın benliğine ve Rabbine bak. Evet, dünyanın peşinden koşarken Rabbini unuttun. Bu dünyadaki amacını unuttun. Var oluşuna yabancılaştın. Dur bak etrafına, senin elindekine sahip olmayanlara; onlara yapabileceğin yardımlara ve fedakârlığa bak. Yorulmadın mı gece gündüz paranın etrafında koşmaya; birazda Rabbinin etrafında koşuştursan iyi olmaz mı? Elini Rabbine açıp, şükür etsen olmaz mı? Kendi nefsine düşkünlüğün kadar, sosyal hayatta sana düşen sorumluklarına düşkün olmak için yollar arasan olmaz mı? Nesneye olan merakın kadar, Rabbinin kitabına ve var ettiği dünyanın güzelliğine biraz merak salsan olmaz mı? Kendi bencilliği ve çıkarların kadar bu ümmetin çıkarını ve menfaatini düşünsen biraz olmaz mı? Ramazan sana dünyanın sadece senden ve senin nefsinden ibaret olmadığını göstermek için selam durmuş; sende koşuşturmana bir ayda olsa ara ver. Ramazanla selamlaş bu selam ramazanın ruhuna eşlik etsin. Ramazanın da senin ruhuna eşlik etmesine izin ver. Ramazan sadece mide olarak anlaşılmasın, ramazanın bir uyanış, bir başlangıç olsun. Ramazan sana yeni bir dünyanın kapısının açmasına izin ver. Bırak ramazan senin ruhunda iz bıraksın. Bırak ramazan dünyevi korkularını alıp, silip süpürsün. Bırak Ramazan sana dünya zevklerinin geçici olduğunu göstersin ve sürekli bir hatırlatıcı olsun. Bırak Ramazan sana bu dünyanın dışında bir dünyanın var olduğunu göstersin. Bırak Ramazan bu dünyada senden başka insanların varlığını göstersin. Bırak Ramazan sana dünya zevklerinin verdiği hazın dışında manevi hazlarının daha güzel olduğunu fark ettirsin. Evet, ey yolcu! Durmak zor bilirim. Ama birazda Ramazanın sesine kulak ver. Bir şey kaybetmesin. Kaybettiklerinin yanında kazanacaklarının değeri hesap edilemez. Osman Tatlı Osmantatli@gmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |