Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Duy-Arlı-İnsan!.. Yazacağım şeyler canınızı sıkabilir, hatta öfke patlaması yada annemin değimiyle beni agrasif bulailirsiniz bu yazıda!.. Ancak gerçekten biz kalbini korumaya çalşan ısrarla korumaya çalışan hassas insanların artık tahammülleri kalmadı bu saçma Dünyada normal olmak için. Anlatıyoruz olmuyor, yazıyoruz olmuyor, inatla yaşamaya çalışıyuz olmuyor savunduklarımızı. Bizde de ister istemez öfke birikimleri ve agrasiflikler, pisikolojik sorunlar doğuyor sonuç olarak! Diyeceksiniz ki size ne, Dünya'yı sizmi kurtaracaksınız, hele bu yaklaşım en sevmediği şeydir duyarlı insanın. Dünya'yı senmi kurtaracaksın, nefret ederiz bu cümleden. Bu sanane banane cümle ve mantık şehirde ve bu dönemde sürdürülen bir cehaletliktir ve değerlerinden koparılmış toplumların acısıdır, en can alıcı noktadır aslında bir çözüm isteniyorsa insanlık adına!.. Sanane, banane yazarken dahi insanın içini acıtıyor !.. Hatta bir atasözü vardı çok bilinirdi Türkiye de özellikle şehirlerde, "Her kuyun kendi bacağından asılır" diye sonraları bunu bir Yahudi atasözü olduğu ortaya çıkınca pek kullanılmaz oldu en azından sağ kesim tarafından. Yani yıllarca bir yahudi atasözüne göre yaşamışız da haberimiz yokmuş ey yaşadığım toprağın insanı!.. Peki şimdi ne oldu; doğuda vatanımız tırtıklanmaya başlayınca, canımız yanmaya başlayınca, annelerimiz ağıtlara oturunca, anladık ki; her koyun kendi bacağından asılmıyormuş. Çünü insnların fıtratlarıyla koyunların fıtratları farklıymış. Anladık anlamasına da işişten geçti tabi. Koyunlar asıldı bacaklarından, hatta derileri yüzüldü, koyunluk halleri dahi kalmadı hatta utanır oldular hallerinden, bizde ah başım vah başım diye kaldık ellerimiz vahada.Şayet sorumlu değilseniz zaten insan değilsinizdir ki affedin hayvanlar dahi kendi dünyalarında düzen üzere yaşarlar. O halde lüffen artık kendimize gelelim, en azından cehalletten kurtulmak için birşeyler yapalım. Yoksa daha çok şeyler göreceğiz benden söylemesi! Daha ne kaldı dediğnizi içinizden buradan duyuyorum ama dahada vahim şeyler gözüküyor ileriki yıllarda Dünya ve insan için! Benim içim acıyor bakarken görürken yazarken. Dünyada insanlar birbirini kırıyor evler bombalanıyor ibadet haneleri postallılar dolaşıyor, çocuklarımızın kolları bacakları kopuyor yani kangölünde yaşıyoruz hep birlikte. Annem yetmiş yılın verdiği tecrübeyle azdık başımıza birşey gelmesinden korkuyurum diyor, büyükler Ahir zaman felaketleri diyorlar, biz zavallı romantik duyarlı aciz cılız insan sesleri de kıyıdada köşede bağırıp çağırıp duruyoruz her koyun kendi bacağından asılmaz diye. Durum bu arkadaşlar ve bunlar bir filmin kareleri değil masustan izlediğimiz, bağıra çağıra gerçekler! O halde bırakalım şu insanlak dışı yaşamları da kendimize gelelim artık, bir işin ucundan tutalım yada susalım da, bizde sizi adamdan sayalım vesselam!.. Semra Arslan
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Semra Arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |