Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Söz konusu film geçen yıl internete konmuş. Ama olayların patlak vermesi tam 11 Eylül saldırılarının yıldönümüne denk getirildi, öfkeli kalabalıklar kışkırtıldı, terör örgütleri devreye girdi. Sonuçta ABD Libya konsolosluğu basıldı, büyükelçi ve çalışanlar vahşice öldürüldü, birçok ülkede düzenlenen kanlı gösterilerde bir sürü insan öldü. 2005 yılında Danimarka’da yayınlanan Muhammet karikatürleri yüzünden de fanatikler yine sokaklara dökülmüş, kanlı olaylar sergilenmişti. Bu olaydan sonra bu ve benzeri karikatürler dünyanın her yanında yayınlandı. En son Eylül 2012de Fransız Charlie-Hebdo dergisinin Muhammet ve İslam’ı hicveden karikatürleri kapış kapış kapışıldı. Dergi yok sattı. Böylece iki önemli sonuç çok net olarak ortaya çıkmış oluyor: Birincisi, özgür düşünceli insanları, bilim adamlarını, sanatçıları, araştırmacıları ve düşünürleri zorla, ölüm tehdidiyle, terörle, yıldırma ve susturma olanağı yoktur. İkincisi, dünya kamuoyunda Müslümanların ve Müslümanlığın ne kadar hoşgörüsüz, şiddet içeren bir din olduğu, özgürlük, insanlık ve uygarlık için bir tehdit oluşturduğu bir kere daha onaylanmış oldu. Oysa, medya ve internet Musa’nın, İsa’nın, Papa’nın, papazların, hahamların fıkra ve karikatürleriyle doludur, ama bu yüzden hiç kimseden ses seda çıkmaz. İngiliz düşünürü Bertrand Russell 1927de “Neden Hristiyan Değilim?” kitabını yayınladığında Papa Russell’in kellesini getirene ödül koymadı. Kitap her dile, Türkçeye de çevrildi. Hintli yazar Salman Rüşdi’nin 1989'da yayınlanan “Şeytan Ayetleri” romanı ise büyük olaylara neden oldu, kitap İslam ülkelerinde yasaklandı. Ortalık birbirine girdi. İranlı mollalar Rüşdi’nin kellesine getirene 3 milyon dolar ödül koydular. Radikal gazetesinin haberine göre kitabın Türkçesi 2011de basılmış, fakat dağıtımında zorluklar yaşanıyormuş. Turan Dursun, Bahriye Üçok gibi aydın fikirli bir çok insan öldürüldü. Ama insanlar gerçekleri yazmaktan vazgeçmediler. En son İbni Varak isimli Pakistanlı bir yazar 1995 yılında “Neden Müslüman Değilim?” diye önemli bir kitap yazdı. Varak eserinde Müslüman bir aileden geldiğini ancak bu dine neden inanmadığını makul ve mantıklı gerekçelerle açıklıyor. Kitap İngilizce olarak basıldı ve tabi bakalım Türk okuru ile ne zaman buluşacak? İmdi, İslam’a ve bu dinin peygamberine karşı en küçük bir eleştiriye tahammül edemeyen, hemen dolduruşa gelen, mizah bile olsa bunu fitnecilik, nifak sokmak, İslam düşmanlığı olarak yorumlayan, şiddet ve zor kullanarak bunu önlemeye kalkışan saldırgan bir davranış biçimi genelde tüm İslam dünyasına egemen. Üstelik Müslümanlara göre bu saldırganlık dinsel açıdan kabul gören bir tepki verme biçimi. Şiddet eylemlerine katılmayan, dolduruşa gelmeyen Müslümanlar bile içten içe bu tür dinsel saldırganlığa onay verir konumdalar. Ama unutulmasın ki öfke, öfkeyi doğurur, rüzgar eken, fırtına biçer. Dünyanın birçok ülkesinde Müslümanlara karşı yönelik saldırılar bu dine duyulan öfke ve nefretin artık bastırılamadığının göstergesidir. İslam’a karşı gün geçtikçe yükselen bu tepki yabancı düşmanlığı ile birleşerek ırkçı ve faşist bir ivmeye doğru hızla devinim kazanmaktadır. İmdi, kimse kusura bakmasın ama, öncelikle Müslümanların şu hususu iyice anlamları lazım: 53 yaşındayken 6 yaşındaki küçük bir kızla nişanlanıp 9 yaşına gelince onunla gerdeğe giren bir adamı peygamber olarak kabul eden; şarabı yasakladığı halde her mümine içinde şarap ırmakları akan cennetler, ceylan gözlü huriler ile inci gibi gılmanlar (oğlan) vaat eden; kadınların dövülmesine cevaz veren; hırsızların el ve ayaklarının kesilmesini emreden; kölelik, cariyelik ve harem düzeninin sürmesine ses çıkarmayan; müminleri Allah uğruna savaşarak kafirlerin kellelerini uçurmaya teşvik eden bir din, inanç, iman ve yaşam anlayışının yadsınmasını, eleştirilmesini, hicvedilmesini engellemek hiçbir şekilde mümkün değildir. Hristiyanları kitap ehli kabul ettiği halde onların en büyük kilisesi Ayasofya’yı camiye dönüştürmüş, Muhammet ve ondan sonra gelen halifelerin önderliğinde fetih, savaş ve kılıçla yayılmış bir din ne kadar hoşgörü ve barış çağrısı yaparsa yapsın inandırıcı olamaz. Bugün İslam coğrafyasında ve özellikle ülkemizde milyonlarca insan dıştan Müslüman görünse de, içten hızla bu dinden uzaklaşıyor, Müslümanlıktan soğuyor, başka arayışlar içine giriyor. Minarelerdeki hoparlörlerin sesini sonuna kadar açsanız da Cuma dışında camiler bomboş. Bu gidişatın sorumlusu İslam karşıtı karikatürler, filmler, Batı ülkeleri, Yahudiler, Masonik, Siyonist kumpaslar değildir. Esas sorunsal Müslümanlığın özü ve bu dininin özgürlük, evrensel ahlak ve etikle bağdaşmayan feodal uygulamaları, tapınma anlayışı ve hükümleridir. Günümüz teknolojisinin icadı olan genetik yapıyı ve insan ırkını dejenere etme riski taşıyan GDOlu ürünler ile sigara, domuz eti ve şaraptan çok daha tehlikelidir. Ancak, onlarla ilgili bir yasaklama Kuran’da yoktur. Çünkü o devirde ne GDOlu ürün, ne de tütün biliniyordu. Tütün kullanımı 1492de Amerikan’ın keşfinden sonra dünyada yaygınlaşmıştır. Zira toplumların ahlak kuralları ve yasaları ekonomi, teknoloji, kültür ve uygarlığın gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkar, zaman içinde değişirler ve evrilirler. Tarihsel evrim içinde tüm bu değişken kurallar ve yasalar sosyo-ekonomik koşullardan doğar, gökten zembille inmez. Bu değişkenlik dinsel kuralların ve emirlerin göksel değil, ancak insani olduğunun en somut göstergelerinden biridir. Müslümanların ivedilikle hoşgörüyü, sevecenliği, sabrı ve dolduruşa gelmemeyi öğrenmeleri gerekiyor. Aksi takdirde, her tür dinsel saldırganlık, tehdit ve şiddet, bu dine o filmlerin ve karikatürlerin vereceği zannedilen zarardan çok daha fazlasını verecek, İslam karşıtlığı ve İslamofobi artacaktır. Dinen sakıncalı görülen filmlerin, yapıtların, karikatürlerin yasaklanması, internet sitelerine erişimin engellenmesi de çözüm değildir. Çünkü insanlar çok daha büyük bir merakla bir yolunu bulup mutlaka o sakıncalı yapıtlara ulaşacak, okuyacak veya izleyeceklerdir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |