Arabada müziğin sesini sonuna kadar açtım. Carlo Gesualdonun Miserere madrigali ruhumu sakinleştirmedi aksine o yavaşlık daha bir delirmeme neden oldu. Sevgilim Juan evin kapısına tekmeyi basıp beni terk etti. Ne yaptığımı, bunu neden yaptığını uzunca düşündüm.Benim de aksi ters taraflarım vardı.Bildiğimi okumakla suçlanıyordum. Defalarca anlatıyordu bana.Her defasında gülümseyerek dinledim onu. Sonunda tahammül sınırını aşarak kapının dışına fırlattı beni.
Wiktoria dedim kendi kendime Gesualdonun piçliği sana da biraz bulaşmalı. Juanı yemelisin diri diri ya da karşıdaki kafeteryayı kadınlarla birlikte bommm diye havaya uçurmalısın ..
Arabayı kafeteryanın tam karşısına park ettim. İnsanlar arabalar yanımdan akıp gittiler. Juan birkaç kadınla oturmuş sohbet ediyordu. Zavallı yaratıklar dedim. Galiba sizleri sevmeye başladım Bakışlarımı daha çok Juana odakladım. Fırsatını bulduğum an onu arenaya çekip öldürecektim.
Juanla İspanyada tanıştık. Bir gece kulübünde eğlenceye katılmıştım. Gözüm sahnenin ortasında tek başına dans eden adama takıldı. Kolunun biri havada diğeri kalçasının arkasında , başı dik olarak yavaşça kendi etrafında dönüyordu. Nedense kırmızı şortuna gülümsedim. Elinde siyah bir örtü vardı. Sanırım masalardan birinden almıştı onu. Üzerinde başka hiç bir şey yoktu. İçimden dans etme isteği geldi. Topuz olan saçlarımı bir çırpıda çözüp siyah kısa elbisemin üstüne devirip karşısına geçtim.
Müzik biraz daha hızlanmıştı. Yüzüme düşen saçlarımın arasından bakışlarımı yakalamaya çalıştı. Saçlarımı hızlı arkaya atıp dans etmeye başladım. Elindeki örtü ayak ritimlerimdeki algılamalarımı karıştırdı. Daha çok saçlarımla dans ediyordum. Örtü havada birkaç tur atıp sağa doğru düşerken benim de saçlarım o tarafa doğru yuvarlandı.
Birden her şey birbirine karıştı. Sadece oleyy seslerini duydum. Karşımdaki gölge gibiydi. Bütün nesneler gözümün önünde dönüp durdu. Adam bir sağa bir sola sallanıp duruyordu. Kendimi onun ritmine kaptırdım. Daha hızla öne eğildim. Bir sağa bir sola ben de sallanmaya başladım. Siyah kırmızı gölgeler ve benim saçlarım. .
Kalbimin ritim ayarı bozulmuştu.
Kollarım yana akarken belimden yukarısı da ters tarafa dönüyordu. Arada diklenip kollarımı iki yana açıyordum. Bir sağa, sola, yine sağ tarafa yeniden dairesel olarak kıvırıp sola doğru italik yatıyordum.Bir süre sonra vücutlarımızın birbirine değdiğini hissettim. Omuzlarımız defalarca çarpıştı. Her dokunuşta aniden sırtımızı dönüp başımızı yana çevirdik. Yeniden karşı karşıya geçtik. Yeniden hızlı bir biçimde birbirimize dokunduk.Elindeki siyah örtünün düştüğünü fark ettim. Onu yerden alıp sallamaya başladım. Göğsündeki kaslar dans ediyordu. Bakışları yaralı boğa gibi bana sabitlenmişti. Elimdeki örtüyü salladım. Bir sağa, bir sola, sola ve sağa. Örtü ağır çekimli rüzgâr gibi masaların üstündeki sigara küllerini dağıttı.
Juan orada tam karşımda duruyordu. Beni görmüştü. Masadan kalkarak bana doğru gelmeye başladı. Arabanın kontağını çevirip geri vitese sardım. Alabildiğince geriye gidip vitesi hızla ileriye atarak onu arenaya davet ettim. Juanın havada kaç takla attığını hatırlamıyorum. Yüzü cama yapışmış olarak onu oradan alıp bilinmeyen bir yere doğru yola koyuldum...