Deney, herkesin hatalarýna verdiði addýr. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Ýstanbul! Her geldiðimde, buralarda yaþanmaz diyip kestirip attýðým ama ayný zamanda içimden bir özlem duyduðum þehir. Yorgun þehir… Bir o kadar da güzel þehir… Bana göre gezilip görülecek ama yaþanmayacak bir þehir... Ara sýra, havasýný alýp gitmek yetiyor bana. En fazla 2 gün. Sonrasýnda bunalýyorum. Sanki çektiðim nefes oksijensiz, durduðum her yer sesli gibi gelir. Sessiz bir köþe ararým fakat ne fayda! Kapýyý pencereyi kapatýp, bir eve kapansan bile, etraftaki seslerden rahat yok insana. Bir þey daha var tabi ki. Uykumu alamam mesela. Tuhaftýr ama kaç saat uyursam uyuyayým uykusuz gibi hissederim kendimi. Ben Ýstanbul ’un üzerimde olan etkisini düþünürken bir kemençe sesi geliyor kulaklarýma. Saðýma soluma bakýyorum ama deðiþen bir þey yok. Herkes kendi halinde. Herhalde bir tek ben duyuyorum bu sesi diye ürkerek tekrar dýþarýya bakýyorum. Sonra kemençe sesi devam ediyor. Sakin ve bir o kadar da huzurlu hissediyorum kendimi. Bu boðaz manzarasýnýn yanýnda, bir kemençe sesi iyi gidiyor. Ve gür bir ses yükseliyor arkadan: “Divane aþuk gibi da dolanirum yollarda.” Bu sesten sonra vapurda bir sessizlik oluyor ve herkes ayný tarafa bakmaya baþlýyor. Ben de arkama bakýyorum. Uzun kývýrcýk saçlý, hafif sakallý, genç bir adam var. Bir üniversite öðrencisine benziyor. Aslýnda ben yakýþtýrýyorum üniversite öðrenciliðini. Elinde kemençe hem çalýyor hem söylüyor. Ýlk defa böyle bir sesi canlý dinlediðimden midir bilemiyorum ama o anda bana bulunmaz bir ses gibi geliyor. (Tabi ki Ebru Gündeþ hariç) Sanki sesi hoparlörden çýkýyormuþçasýna vapurda duyuluyor. Önüme dönüyorum ve herkes eski halini almýþ yanýndakiyle konuþmaya baþlamýþ bile. Bu durumdan rahatsýz oluyorum açýkçasý. Biri emek veriyor yeteneðini sergiliyor ve sen hiçbir þey yokmuþ gibi davranýyorsun. Belki ben abartýyorum ama bu benim canýmý çok sýkýyor. Dinlemeye devam ediyorum: “Yar senin sebebune de kaldým Ýstanbullarda kaldým Ýstanbul.” Ýstanbul Boðazýnýn güzelliðine eþlik ediyor bu ses. Öyle bir düþüncelere dalýyorum ki… Bir tuhaf oluyorum, dokunsalar aðlayacaðým. Gören de yârin sebebine Ýstanbul’da kalmýþým da bu türküden etkilenmiþim sanacak. Türkü bitiyor ve kemençe durmadan devam ediyor. Herkes tekrar ayný yöne bakýp pür dikkat kesiliyor. Ben de ayný þekilde. Diðer insanlar niye bakýyor orasýný bilemem de, benim bakmamýn sebebi, acaba duracak mý diye merak ettiðimden. Durmuyor tekrar söylemeye baþlýyor: “Ben seni sevduðumi da dünyalara bildirdum.” Rahat bir nefes alýp önüme dönüyorum. Herkes ayný þekilde eski haline dönüyor. Neden bunu yaptým bilmiyorum ama herhalde sesin kesilmesinden korktum. Vapurda güzel gidiyormuþ canlý türkü. Sanmayýn ki telefon kulaklýðýndan dinlendiði gibi. Þimdi takýp kulaklýðý Þevval Sam’dan bile dinlesem eminim bu kadar etkilenmezdim. Canlý ses bir baþka oluyormuþ meðer. Kazým Koyuncuyu’da unutmamak gerek. Allah rahmet eylesin. Ne kadar dinlesem doyamam. Etrafýma bakýyorum içim hâlâ rahat deðil. Herkesin susup dinlemesini istiyorum. Fazla mý empati kuruyorum acaba? Kendimi türkü söyleyenin yerine koyuyorum istemeden. Ben söylüyorum ama herkes kendi halinde diye hayýflanýrdým herhalde. Tekrar arkamý dönüp baktým. Söylemeye devam ediyordu: “Oldi hayli zamanlar görmedum sevduðumi.” Üstelik yüzündeki ifade de gayet iyi. Güler yüzle ve mutlu bir þekilde söylüyor. Tekrar önüme dönüp düþünmeye baþladým. Acaba ben etraftaki insanlarý çok mu dikkate alýyorum. Ama elimde deðil ki. Bakýyorum yanýndakiyle konuþan, telefonla uðraþan, fotoðraf çektiren. Sinirlerim bozuluyor. Ben sorunluyum herhalde. Neyse þimdi bunu düþünmenin sýrasý deðil. Ve bu türkünün de sonu geliyor; “Ben sana doyamadum doysun kara topraklar.” Ardýndan kemençenin sesi de kesildi. Kesildiði gibi bir alkýþ koptu ki anlatamam. Hatta ayakta alkýþlayanlar, bravo diye baðýranlar bile oldu. Ben de þaþkýnlýk içerisinde alkýþlýyorum. Meðer herkes can kulaðýyla dinlemiþ. Buna sevindim. Ayný þekilde ben alkýþlansam ancak bu kadar sevinebilirdim. Sonra genç ayaða kalkýyor ve eðilerek selam veriyor. -“Hepinize teþekkürler. Çok teþekkür ederim. Bir tane daha söyleyeceðim. Sizden destek istiyorum.”diyerek oturuyor. Tekrar baþlýyor kemençeyle birlikte söylemeye: “Koyverdun gittun beni oy Koyverdun gittun beni” Arkadaþý ayaða kalkýyor ve kemençe kutusunu alarak vapurda sýrayla gezinmeye baþlýyor. Herkes kutunun içine para atýyor. Öyle ki para atmayan kalmýyor diyebilirim. O hala söylemeye devam ediyor: “Kimse almasun seni kimse almasun seni. Yine bana kalasun yine bana kalasun. “ Arkadaþý elinde kemençe kutusuyla benim tarafa yaklaþmaya baþladý bile. Bazýlarý önce biraz duraksayýp düþünüyor. Sonra sýra bana geliyor. Ne duraksamasý atýyorum parayý. Sonra içimden söylüyorum:” Helal olsun be. Helal.” Ve Eminönü’ne geldik sayýlýr. Türküden son sözler: “Hiç mi düþünmedun sen oy Sevduðun boyle aðlar Sevduðun boyle aðlar.” Vapurdan inerken, türkü söyleyen gencin yanýndan geçenler bir þeyler söyleyerek tebrik ediyor. Benim aklýmda tek bir soru var; Bir daha böyle bir sesi canlý dinleyebilecek miyim acaba?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Sema Yýldýrým, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |