"Bana ev hikayesinden söz açmayýn. Artýk benim oraya gideceðim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Birinici Bölüm Karmakarýþýk duygular içinde; gündüz adam, gece hýrt olduðu bir günün gecesindeydi gene!... Çakýl dikenleri arasýnda bir yer aradý… Yeni yaktýðý sigarasýný tüttürürken biraz zaman geçirmek, biraz da soluklanmak istiyordu... Oturdu… Ay, üstünde tepsi gibi duruyordu sanki! Buluttan eser yok, yýldýzlar tek tek sayýlabilirdi… Göðe göre yer, insaný hayli ürpertiyordu… Çevresindeki kocaman aðaçlar, bahçe duvarlarý, çalý- çýrpý ne varsa üstüne geliyor gibiydiler… Hele ay ýþýðýnýn gölgesinde kalan meyve fidanlarýnýn, tek tük diz boyu otlarýn ve aðaç gövdelerinin kapkara görüntüsünden iyicene tedirgin oluyordu. Baþýnýn bir karýþ üzerinden yarasalar gelip geçiyor, ulu ceviz aðaçlarýnýn dallarýnda geceleyen guguk kuþlarýnýn sesleri geliyordu… Guguk kuþlarýnýn seslerine çekirge, kurbaða daha baþka ayýrt edemediði börtü, böcek sesleri karýþýyordu… Sesler birbirine ulandýkça, yalnýzlýðýný unutuyor, rahatlýyor ve suçluluk duygusundan sýyrýlýyor gibi oluyordu ara sýra… Kendi kendine ‘ ben normal yaradýlýþlý bir insan mýyým? Yoksa, sapkýn manyaðýn biri mi? , diye aklýndan geçiriyordu… Önündeki çakýl dikenleri arasýndan küçük kýpýrtý hissetmesiyle kendini toparladý! Zýplayarak kendisinden yana yaklaþmakta olan bir canlýnýn varlýðý belli olmuþtu Ýç cebindeki küçük el fenerini yakarak durumu tam anlamak istiyordu. Üs tüste iki kurbaðaydý bu! Alttaki kancýk olmalý, diye düþündü… Diþi olaný iriceydi, erkeðini rahatlýkla taþýyabiliyordu… Vay anasýný, dedi! Kurbaðalar, kafasýnda bir þeyler çaðrýþtýrýyordu. Kalkýp yürüdü… Kýrkýna merdiven dayadýðý halde, hiç mutlu günü olmamýþtý. Karýsý Ümmü Gülsüm çirkindi; üstelik pis pis te kokuyordu… Karýsýný kendisine uyduramadýðý gibi, kendisi de ona uyum saðlayamamýþtý. Gerçi, karýsýna uymak istediði de söylenemezdi. Ondan beþ yaþ küçüklüðü de vardý. Onu omuzlarýna bindirilmiþ bir yük gibi kabul ediyor, çoðu zaman çocuklarýný bile unutarak Halime’ ye olan sevdasý her þeyin önüne geçiyordu. Bu güne kadar az mý kafasýna koymuþtu evini barkýný daðýtmayý! Ama, Halime’ ye güvenemiyordu… Nasýl güvensindi? Daha karþýlayýn tek bir sözcük bile etmiþlikleri yoktu bu konu hakkýnda. Geriden geriye, için için tutuþup duruyordu, o kadar! Kimi zaman Halime’ ye olan tutkunluðu bir yangýna dönüþüyor, içi dýþý alaz alaz kavruluyordu… Böyle zamanlarda gözlerini yumarak kasýklarýný ovuþturuyor ve Halime’ yi düþünüyordu!...Bu düþünce ve ovuþturma yoðunluðu üç-dört dakika kadar sürdükten sonra, kendisinden geçerek yýðýlýp kalýyordu olduðu yere! Kimi zaman da bu sevda, bir hortum gibi, kendisini içine alarak bedenini sarýyor, sarsýyordu!... Sonra hýzlý hýzlý soluyarak, buz gibi terlemeden sonra aðýr aðýr kendine geliyordu… Ayakta bir aðacýn gövdesine sýrtýný vererek kasýðýný ovuþturmaya baþladý… Sonra yüzünü aðaca döndürdü; sarýldý aðacýn gövdesine! Karýþýk hýrýltýlarla, “ Halime!... Halime!...” dedi. Art arda inledi! Solunumu hýzlandý. Baþý döner gibi oldu… Sýrtýný aðaca yeniden verdi, bedenini ayakta tutmaya gücü yetemedi… Yutkunacak oldu; dili damaðýna yapýþmýþtý; yutkunmaya aðýz seli yoktu aðzýnda!...Koyuverdi kendisini yere; beþ dakika kadar yýðýlýp kaldý öylece… Aðýr aðýr kendine geldi… Bu sýra sað yanýndan sekiz- on adým kadar uzaðýndan bir canlýnýn parlayarak kaçtýðýný gördü. Bu canlýnýn olasýlýkla bir tavþan olabileceðine hükmederek, “ De bakayým Uyuz Ümmet! Burnunun ucundaki avý da kaçýrdýn! Halime’ yi dekaçýrýsan yuh ossun saða! ” dedi. Yerinden kalkýp doðrulduðunda, gövdesine yaslanýp, sarýldýðý kütüðün armut aðacý olduðunu anlamýþtý. “ Armut! ” dedi. “ Ýyi! ” Armudun iyisini ayýlar yermiþ, sözü daha hiç bu kadar hoþuna gitmemiþti… kendi kendine “ Ülen ayý! Senin ayýlýðýn temam, temam olmasýna da, sen þimdi armut mu yedin ki? Ancak kütüðünü kucakladýn! Dur hele! ” dedi. Yargýç da kendisi, suçlu da kendisi olmuþ kendi kendini yargýlýyordu. Gülecek oldu, gülümsemekle yetindi. ..../.....
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mudi Beya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |