İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
Kabulleniş ve akabinde bu topraklara has uyum sadece birkaç kahvede tavla atılan masalarda algı ölçeği içerisinde dem dem konuşulurdu. Kazdağı’ndan çıkarılan altın sonucu kentin akciğeri bitmiş, kimi zamanlar övünç kaynağı olan lodos tüm tozu, pisliği kente bezemiş, nefret edilir hale gelmişti bile. Dr. Sakin ile olan sohbet sonrası kordonda yürürken bir kentin çöplüğünde vahşileşmiş, kimi zaman evlerin çöplerine dadanacak cesareti gösteren o ilk gençliğindeki masum martılar aklına düşmüştü bile. Eski moda diye eleştirilen LCD ekran televizyonunu açtı. Öyle bir gelecek zamandı ki kimsenin evinde yoktu bunlardan tıpkı orta yaşında evlerde yadırganan radyolar gibi. İstese tek hareketi ile beyninde yüklü çiple devlet televizyonuna bağlanabilecekken nostaljik tutkusu onu bırakmıyordu. Haber bülteninde Libya’da uzun süredir konuşlu ordu birliklerinden ve çarpışmalardan, petrol havzası içerisindeki başarılardan bahsediyordu. Yıllar sonra Libya’dan gelen haberler ülkenin coğrafyasına resmi olarak katılmasından beridir can sıkıcıydı. Öyle ki yan komşunun oğlu Berkecan döneli iki ay olmuş sağ ayağı ve sol kolu ordu rehabilitasyon birimince kopyaya verilmiş nakil beklemekteydi. Eskisinden farkı derseniz geçmiş savaş anıları algı dairesince silinmiş yani kısaca yaşamının bir yılını anlatamaz hale gelmişti bile bu genç adam. Eve varalı bir elmayı bitiriş zamanıydı ki derken Zeynep girdi içeri, sarı boynundan omzuna süzülen terler ve yaydığı güzel koku ile birlikte elinde tarihi Nar Simit Fırını’ndan aldığı simitler ve imitasyon Ezine Peyniri kardeş ile sordu neşeli ve zeka kokan bir tonla : -Nabıyon bakim burada? Yerel aksanla konuşmaları bir çeşit filörtöz sözsel sevişmeymişçesine ki neşeli zamanlarında sarılırlardı bu yerel aksana -Nabiiim? Dedi -Sakin vardı bizim liseden bildin mi? -Bilmem mi altın beşlinin yirmidört ayar çocuğu, içine kapanık ? -İşte onun yanındaydım, kabak çiçeği gibi açmış hatta dolmasını yap ye o biçim olmuş… -Pek öfkeli gördüm seni severdiniz birbirinizi hayırdır? O halk çocuğu kardeşliğinize zeval mi geldi? Dedi alaycı bir gülümsemeyle. Güzel ve bir o kadar akıllı kadınların erkekler karşısındaki ezici baskınlığı iktidar olup. Gizliden ne yaptığı bilinmez insanlarca eve bırakılan algı kırıcı cihaza kirlenmiş sağ elinin baş parmağıyla dokundu seninki, köhnemiş koltuğundan, tanımadığı bu insanların telkin dolu mektuplarına güvenip ki güven fakirlik olmuştu, o an zihnindeki titreşimi hissedip ilk sıcaklar bastığında Saroz Körfezi’nden denize atlamanın ferahlığı gibi bir hisle rahatça konuşmaya başladı, özgür, korkusuzca zira cihaz algı merkezinin beyne yerleştirilen çipini bloke etmekte ve merkez beklenir vatandaş düşüncelerini yollayarak kullanıcıyı koruma altına almaktaydı. - Güce satmış ruhunu, çok zengin olmuş hatta bildiğin göt olmuş. Yok yani artık davamız onla ve tüm satılmışlarla!!! (DEVAM EDECEK) Cumhur Ç.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cumhur Çırnaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |