Hiçbir þey yaþam kadar tatlý deðildir. -Euripides |
|
||||||||||
|
“Ýmralý Süreci” yavaþ mý gidiyor; yoksa iyi ve doðru piþirilerek mi yürütülüyor, onu bilemiyoruz. Ancak bu nazik sürecin çok hassas dengelere dayalý olduðunun bilincinde davranmak gerektiði çok açýktýr. Muhataplar, iþbirliði içinde danýþýklý mý davranýyorlar; talepleri için mücadelelerinde biraz nazlý mý davranýyorlar; her bir tarafýn niyetlerinde baþka arka planlar mý var, onu da bilemiyoruz. Niyetler ne olursa olsun; sorun, ister Kürt sorunu veya “Kürdistan” sorunu olsun veya sadece PKK’ye silah býraktýrmak amaçlý olsun, barýþa ve çözüme doðru gidecek her türlü demokratik adým, anlamlý ve yararlý olacaktýr. Bu kirli savaþýn sürdürülmesinden çýkar umman odaklar, örgütlü güç olarak; ne yazýk ki, savaþýn bitmesini isteyenlerden çok daha fazladýr. Savaþýn bitmesinden gerçekten yana olup, toplumumuzun kalýcý ve onurlu bir barýþ ile huzur bulmasýný isteyenler, baþta, kendi çocuklarýný bu savaþta kurban veren halklarýmýzýn kendisidir elbette. Çünkü savaþtan zarar görenler, doðal olarak, her zaman savaþa karþý olurlar. Halklar kardeþtir ve asla düþman olamazlar. Savaþtan yana olanlar, bu kirli savaþtan rant saðlayan, içerde ve dýþarda kollarý olan uluslararasý derin güçler, devletler, konsorsiyumlar, silah tüccarlarý, uyuþturucu ve insan taciri mafyalar, vb. karanlýk çeteler olabilir ancak. Halk çocuklarýnýn, bu savaþta telef olmasý, bunlarýn hiç birinin umurunda olmaz. Savaþ sürdükçe, Türk halkýnýn da, Kürt halkýnýn da huzuru kaçmakta; birlikte acý çekip her türlü zararý görmekte ve dolayýsýyla iki taraf da özgürce yaþayamaz bir duruma düþmektedirler. Onun için; barýþ ve onurlu bir çözüm için ciddi adýmlar atýldýðýnda, en çok sevinen, kirli savaþtan býkmýþ bu iki kardeþ halk olmaktadýr. Onurlu ve karþýlýklý güvene dayalý ortaklaþa bir yaþam olursa, her türlü kendi yararlarýna olacaðýný iliklerine kadar hissedip anlarlar ve sevinirler. Öte yandan, çýkarý bozulanlarýn telaþý da zirve yapmaktadýr. Her barýþçýl ve demokratik bir adýmda, telaþla ve ýsrarla her türlü provokasyona baþvururlar. Çýkar çeteleri ve destekçileri, bu hayýrlý adýmlarý atan taraflarý piþman ettirmek için ellerinden gelen her türlü melaneti yaparlar ve her türlü çözüm týkayýcý yola baþvururlar. Hükümet ve Ýmralý (Apo) tarafý, tüm iyi niyetleriyle çözüm sürecini ciddiye almak ve kendi halklarýndan aldýðý bu olumlu yoðun destekle hýzlý davranmak zorundadýrlar. Ýçerde ve dýþarýda tüm þer odaklarý harekete geçmiþ görünüyor. Ýlk sinyal, dýþardan geldi; Paris’te 3 önemli PKK kadrosuna karþý yapýlan suikast ile verildi. Adeta katliam yapýldý. Ardýndan Rusya’daki ünlü Kürt silah kaçakçýsý mafya babasý Aslan Usuyan (Apê Hesen-Dad Hasan)’ a karþý ölümle sonuçlanan suikast yapýldý. Kimin silahýný pazarlýyorduysa veya kimin direktifleriyle PKK’ya silah saðlýyorduysa, onun öldürülmesi de bu yeni çözüm süreciyle alakalý olabilir. Gürcü mafya babasý Cemil Mikeladze (Cemo) þüpheli olarak yakalanmýþsa da, bu suikastta, Kürt sorununun çözüm sürecinde, uluslararasý bir dýþ bað olabilir mi, diye bakmak gerekir. Paris katliamýna yönelik “ýrkçý-milliyetçi” kanatlardaki hezeyana bakýlýrsa, içerde de barýþ sürecinden rahatsýz odaklar bayaðý varmýþ. Hatta D. Bahçeli ve arkadaþlarýnýn demeçlerine bakýlýrsa, sanýrsýn ki, Paris katliamýnda parmaklarý varmýþ gibi, bir hoþnutluk içindeler. Katliama seviniyorlar. Öte yandan, Ankara'da ABD Büyükelçiliði'ne yapýlan saldýrýyý üstlenen DHKP-C de, her hangi bir dýþ desteðe sahip olabilir ve çözüm sürecine karþý bir odak olarak mý devreye sokuluyor, diye bakmak gerekir. Neden þimdi bu eylem, diye sormadan edemiyoruz çünkü. Geçmiþte, Özdemir Sabancý’ya yapýlan suikastýn zamanlamasý da, yine Kürt sorununa çözümün konuþulduðu dönemde olmuþtu. CHP içinde de, MHP’den geri kalmayan çýkýþlar geliþti. CHP Ýzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, sanki büyük bir kabahat iþlemiþler gibi (“sosyal demokrat” olarak, kendilerinin yapmasý gereken bir konuda) AK Partililere hitaben diyor ki: “Anayasa Uzlaþma Komisyonu’na vatandaþlýk maddesi için partiniz ne önerdi arkadaþlar? ‘Türk vatandaþlýðý’ ný deðil, ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaþlýðý’ ný öneriyorsunuz.” (CHP’nin sunî resmî ideolojisini çaðrýþtýran, inkârcý ve imhacý faþizan fetiþizmi adeta dýþa vuruluyor.) Unutmayalým ki, faþist (nazi) Adolf Hitler’ in partisinin adý, “Nasyonal Sosyalist Alman Ýþçi Partisi” idi. Partilerin icraatlarý, isimleri ile deðil, pratik uygulamalarýyla deðerlendirilebilir. Sol demekle, halkçý demekle, öyle olunmuyor yani. Ardýndan Birgül Haným hýzýný alamýyor ve diyor ki; “Bana, Türk ulusuyla Kürt milliyetini eþit, eþdeðerde gördüremezsiniz.” (Gerçi burada, onu, ýrkçý Kemalist inkârcý bir geçmiþe raðmen, “milliyet” bazýnda, kerhen bir “kabul” e doðru evrilmiþ görmek lazým, belki de. ) On’ larca azýnlýk halklarý, (altý oklu) tek parti despotizmi bir sistem cenderesinde, (Atatürk ilke ve inkýlaplarý adý altýnda) zorla asimile ederek, “derin devlet “ marifetiyle, o azýnlýk halklardan sunî olarak devþirdikleri ”Beyaz Türk” ýrklarý ile varlýðýný inkâr ederek, tarih ve kültür adýna var olan her þeylerini ellerinden alarak, imhasýný hedefledikleri Kürt halkýnýn eþit olamayacaðýný (mecliste) piþkince baðýrýyor ve histerik bir krize girmiþ gibi, adeta isyan edebiliyor bu bayan!.. Hem suçlu, hem güçlü, davranan bir eda ile!.. En demokrat (!) liderleri (“Karaoðlan” diyerek baþýmýza taç ettiðimiz) Ecevit bile, bir Diyarbakýr mitinginde, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði” sloganýný atan ve güya kendisini destekleyen Kürt halkýna baðýrarak; “Halklar yoktur; halk vardýr, o da Türk halkýdýr!” diyordu. Demek ki, bu bayan, burada kerhen de olsa bir ilerleme kaydetmiþ oluyor sanki, ne dersiniz?. Sonra asýl tehdidini kusuyor Birgül Ayman Haným; “Bundan sonra meþru müdafaa hakký için saldýrýdayýz.” Hayda!.. Asýl tehlike burada dillendiriliyor; hangi meþru müdafaa ve ne tür saldýrýda oldular veya olacaklar acaba? Bu Bayan, Ergenekon kalýntýlarýnýn sözcüsü müdür; yoksa "avukatý" mý? Ne sýfatla bu tehditleri savuruyor? Belki de Ergenekon’ cularýn son çýrpýnýþlarýdýr bu hezeyan. Kinle, öfkeyle ve telaþla kendi kendine baðrýþýyor olabilir… CHP Ýzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, tek baþýna bir birey midir? Hayýr. O, CHP resmi ideolojisinin belki yumuþak yüzüdür. O, Kürt ve Alevi kimliðini kendisine bile itiraf edemediði için, inkârcý ve asimilasyoncu bir zihniyeti sürdürdüðünü kabul edebileceðimiz partisinin lideri Kýlýçdaroðlu’ na bile hakaret etmiþ olmaktadýr. Oysa Kýlýçdaroðlu, ne diyor; ''Irkçýlýk, bu partide olmamýþtýr ve olmayacaktýr.” “Olmayacaktýr” lafýný anlardýk da; “olmamýþtýr” lafý asla doðru olamaz. Çünkü CHP tarihi, ýrkçýlýk (ve katliam) tarihidir ve özellikle Kürt halkýna karþý bu daha doðrudur. Geçmiþte yapýlanlarý doðru söylemeyenin, gelecek için söyleyecekleri de veya vereceði vaatleri de inandýrýcý olmayacaktýr. Birgül Haným gibi “ulusalcý” düþünen CHP’li milletvekililer, bir iddiaya göre, bir grup kuracak kadar varmýþlar. Kimileri de Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner gibi, "Birgül Ayman Güler doðru söyledi" diyerek duygularýný açýkça ifade edebildi. Diðerleri de el pençe divan!.. CHP, ne zaman sosyal demokrat bir parti olabilecek, merak ediyoruz. CHP, meclisi böyle gererken, Ankara'da ABD Büyükelçiliði'ne canlý bomba saldýrýsý yapýldý bile ve bu saldýrýyý DHKP-C örgütü üstlendi. Eylemin amacý; özetle, Suriye politikalarý nedeniyle, hedefleri ABD, uyarýlarý Türkiye’ye ve destekleri Suriye’ ye... Sonuç: iki ölü, bir yaralý… Neden þimdi? Bu örgütün, Özdemir Sabancý’nýn katli eylemi de þaibeliydi. Eylemin tetikçileri Mustafa Duyar ve Ýsmail Akkol’ u içeri sokan Fehriye Erdal’ý, Sabancý Center binasýna yerleþtiren, Susurluk kazasýnda ölenler arasýnda olan polis müdürü Hüseyin Kocadað’dý. Yani “derin devlet”… Asýl hedef Sakýp Sabancý’ydý. Sakýp Sabancý’nýn o günlerde hazýrladýðý “Güneydoðu Raporu” nda "Bask Modeli" ni önermesi de vardý. Yani asýl sebep, Kürt sorununa o zamanki çözüm süreci olmuþtu. Mustafa Duyar, Türkiye Þam Büyükelçiliði’ne telefon ederek teslim oluyor. Yani o, Suriye’ de barýnýyordu. Basýndaki bir iddiaya göre, DHKP-C’nin þu anda bile Suriye’de bir eðitim kampý varmýþ. Sonra, Mustafa Duyar, suikast ile ilgili konuþmak isteyince, Karagümrük çetesi tarafýndan (Ahmet Yargüder eliyle) cezaevinde öldürülüyor. Ergenekon iddianamesinin delil klasörlerinde yer alan ve basýna da yansýyan bir videoda Karagümrük çetesinin lideri Nuri Ergin, Özdemir Sabancý suikastýnýn faili Mustafa Duyar'ý öldürme emrini kendisine Tuðgeneral Veli Küçük' ün verdiðini söylemiþtir. Nuri Ergin, cezaevinin penceresinden gazetecilere seslenerek: «Bu devlet bana Mustafa Duyar'ý öldürttü, ben öldürdüm. Þimdi canlý söylüyorum. Veli Abiyi ara, Veli Küçük' ü ara. Bizi sor! Baþka bir þey söylemiyorum. Allah'a emanet olun!» diye baðýrýyordu. Ýþte derin devlet ile kimi baðýndan dolayý þaibeli yaný olan DHKP-C örgütü, neden þimdi aktifleþiyor veya aktifleþtiriliyor; zamanlamasý da çok dikkat çekicidir. PKK'nýn sahneden çekilmesinin konuþulduðu bir süreçte, canlý bomba eylemiyle DHKP-C sahneye çýkarýlýyor, Belki baþka örgüt ve çeteler de devreye sokulabilir. Dikkat çeken özel bir husus, Ömer Güney, Almanya'da yetiþtirildikten sonra Fransa'ya gönderilmiþ. Ecevit (Aliþan) Þanlý; Türkiye'de yetiþtirildikten sonra Almanya'ya kaçmýþ. Ömer Güney ile Ecevit (Aliþan) Þanlý’nýn hareket yollarý, Almanya kavþaðýnda kesiþiyor. Anlaþýlan odur ki, Suriye krizi sürdükçe ve Kürt sorununa çözüm projesi ilerledikçe, ülke içinde, Ortadoðu ve Avrupa’da birçok provokasyon gerçekleþebilir. Buna hazýrlýklý olmalýyýz. Dýþ ve iç odaklar harekete geçmiþse, demek ki, barýþ ve çözüm süreci, doðru bir yolda ilerliyor. Taraflar, iþi ciddiye alýp, çok dikkatli davranmalarý ve her türlü provokasyona raðmen, yýlmadan, usanmadan bu demokratik sürece hýz vermelidirler. Bizler de, halk olarak, her açýdan, bu barýþýn arkasýnda tüm gücümüzle durmalýyýz ki, süreç, istikrarlý bir þekilde yürüsün ve hýzlý yol alabilsin. Her þey, halklarýn kardeþliði ve özgürlüðü için olsun. Selam ve sevgiyle kalýn. M.Nazým Güler - 04.02.2013 info@mnazim.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |