Sevgi dünyadaki yaþam ýrmaðýdýr. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Hz. Ömer ile birlikte, Hz.Ebûbekir, Hz. Osman ve Haz. Ali baþta olmak üzere, ashâb’ ýn tamamýna yakýnýnýn efendimizin gözündeki yeri muhakkak ki çok önem taþýyordu. Öyle ki " Ashâbým sýradan insanlar deðildir, Allah nazarýnda dereceleri, makamlarý vardýr. Cenâb-ý Hak bir ikram ve taltif olarak, onlarý, kýyamet günü, öldükleri yerin ahalisine bir nûr ve hidayet vesilesi ve cennete girmelerinde rehber olacaktýr." diyerek, onlarý toplu olarak yüceltiyordu. Ashâb, bireysel deðer bakýmýndan her ne kadar birbirine çok yakýnlarsalar da, özelikle bunlarýn yönetici düzeyine çýkan fertleri ve de bunlardan özellikle Râþid ( doðru yolda olan, doðruya ve hakka sýmsýký sarýlan, kemale ermiþ gibi anlamlara gelen) Halife olarak tanýmlanan dört halife dönemi, ( 632-661 ) Peygamber Efendimiz (s.a.s.) in vefatlarýndan sonra, Ýslam devletinin büyümesinin kesintisiz bir þekilde sürdüðü ve bozulmasýnýn en az olduðu dönemleridir. Hatta öyle ki Ýslamî bir hayat tarzý için, gerek Ýslâm devleti içinde, gerekse dünya genelinde hayata geçirilecek olan fetih, diplomasi, ve kuruluþlarýn temelleri bu yýllarda atýlacaktý. Ýlk Halife Hz. Ebubekir (r.a.) döneminde, daha ziyade Ýslam dininden çýkýþlar, sahte peygamberler ve isyanlar gündeme gelecek, bunlar bastýrýlacak, akabinde Bizans ile savaþlar baþlayacak ve Suriye Ýslâm topraklarý içine katýlacaktý. Hz. Ebubekir' in vefatýndan sonra da özellikle fetihler aralýksýz bir þekilde devam edecek ve Ýslâm sýnýrlý seneler içinde gerek inanç olarak gönüllerde, gerekse bir dünya nizamý olarak yeryüzü coðrafyasýnda eriþebileceði en uzak noktalara kadar yayýlacaktý. Bu devirler inançlý ve meraklý Müslümanlarca genel yapýsý itibariyle aþaðý yukarý bilinmektedir. Ancak, dört Halife devrinin en dikkati çeken ismi kuþkusuz Hz. Ömer' dir. Mâlum bir "adalet" timsali kiþilik sergileyen Hz. Ömer' in devlet baþkanlýðýnýn zaman dilimini bütünüyle izlediðimizde karþýmýza ilginç bir durumun çýktýðýný gözlemliyoruz. O da Ýslâm her ne kadar bir inanç ve düþünce olarak Peygamber Efendimiz (s.a.s) e vahyedilen âyetlerle hayat bulmuþ ve efendimiz de o zor þartlar çerçevesinde Müslüman devlet ve bunun temel kurumlarýný tesis etmiþse de, bu devletin bir Ýmparatorluða dönüþmesi ve özellikle de Hazine, arazi hukuku, iktisat ve diðer temel kurumlarýn sistematik bir yapýya kavuþmasý onunla tamamlanmýþtýr. Ýlk Ýslam parasý onun halifeliðinde bastýrýldýðý gibi ,"Hicret " in de Ýslam takviminde milat olmasý onun devlet baþkanlýðýnda kabul edilmiþtir. Ýmparatorluk içindeki gayrimüslim unsurlarýn nasýl yönetileceði, devlet içindeki askeri harcamalarý düzenleyen, daha açýk bir ifadeyle söylersek fey ve ganimet gelirlerinin daðýtýmýný kayýt altýna alan ve Sasani devletinden sistemi alýnan "Divan" teþkilatýný kurulmasý, vergilerin tahsilinin bir düzene sokulmasý ve yargýda "Kadý" lýk müessesesinin kurulmasý gibi, sözün kýsasý Peygamber Efendimiz' in vahiy ile tesis ettiði bir din ve bunun þekillendiði devletin idarî, sosyal ve siyasi detaylarýný da Hz. Ömer inþaa edecektir. Bunun yanýnda Ýslam devletine kazandýrdýðý bir çok kurum, prensip ve sistemin her biri baþlý baþýna bir inceleme ve araþtýrma konusudur. O' nun " Ýslam Toprak Hukuku " na getirdiði yenilik, hüküm ve uygulamalara gelirsek, bu kendi alanýnda þekillendirilmiþ bir muhteþem yeniden yapýlanmadýr. Tabii ki bütün bu uygulamalarý yaparken izlediði siyasette, hiçbir zaman Peygamber Efendimiz (s.a.s.) in teori ve pratiðinin dýþýna çýkmadýðý gibi, bir anlamda O’ nun geliþtidiði sistemin, Hz. Muhammed ( s.a.s) in açtýðý çýðýrýn þahika bir devamý olduðunda en ufak bir þüphe unsuru taþýmaz. Bunun en bâriz göstergesi de; O’ nun dönemindeki meþhur Kadý Þüreyha’ ya gönderdiði mektuptur. Mektupta þunlar yazýlýdýr : “ Hükümlerini Kur’an-ý Kerim’ e göre uygula! Þayet orada istediðini bulamazsan, Allah Resûlü’ nün hadislerine baþvur. Orada da yoksa Ýcmâ’ i ümmet’ e göre hüküm ver, bu da seni tatmin etmezse ictihad et.” 1 ÝSLÂM DEVLETÝN’ ÝN ÝLK KADASTRO ÇALIÞMALARI YAPILIYOR Bir kere, günümüz modern devletlerinin bile çok yakýn çaðlarda ancak el attýðý ve sonuçlandýrdýðý "arazi kadastrosu" iþlemlerini, özellikle yeni fethedilen topraklarda yaptýrarak, gayrimenkullerin hukuki ve geometrik durumlarýný tesbit ettirmiþ ve bir anlamda sosyal, ekonomik ve hukuki anlamda ülke topraklarýnýn nüfus sayýmýný gerçekleþtirmiþtir. " Osman bin Hanif’i Irak arazisinin tapu kadastrosunu yapmak için görevlendirdiðinde þu talimatý vermiþtir “Þen ve mamur olan yerlerin alanlarýný ölçünüz; bilfiil ziraat edilen veya edilebilecek olan araziyi tespit ediniz. Verimsiz ve çorak yerleri; çift sürülmesi kabil olmayan öyükleri, tepeleri; ormanlarý, bataklýklar ve sazlýklarý ve benzeri araziyi vergide esas alýnacak arazi arasýna katmayýnýz.” 2 Hz. Ömer’in bu uygulamasý, sonrasýnda baþta Emevî ve Abbasi devletleri olmak üzere bütün Ýslâm devletlerinde gelenek haline dönüþecek, özellikle de Osmanlý Ýmparatorluðu' nda Fatih Sultan Mehmed Han' ýn hükümdarlýðýnda daha da bir zirve teþkil edecek ve "Tapu Tahriri" ile isimlendirilecektir. PEYGAMBERÝMÝZ’ DEN DEVRALDIÐI ÝKTA SÝSTEMÝNÝ MÜKEMMELLEÞTÝRDÝ Ýslâm Toprak Hukuku’ nun belirlenmesi, Hz.Peygamber (s.a.s.) in vahye muhatab olduðu dönemden baþlayarak, araziye ilþkin özel ve genel kazanýmlar, el deðiþtirmeler, ya da yeni oluþumlar sonucunda ortaya çýkan boþluklar ya da sorunlarýn halli ile sistemleþmeye baþlar. Medine Ýslam Devleti’ nin fetihlerle kazanmaya baþladýðý topraklarýn mülkiyet statüsü Peygamber Efendimiz’ ce 3 farklý þekilde belirlenmiþtir; “…a) Müslüman olup da topraklarý kendilerinde kalan ve îslâm devletine öþür veren yerler, Taif gibi. b) Savaþ sonucu fethedilen ve topraklan müslümanlar arasýnda daðýtýlan yerler, Hayber gibi. c) Savaþ yapýlmadan teslim olan ve topraklarý Fey hükmüne giren yerler, Beni Nadir gibi. Hz. Peygamber Hayber'i fethedince onu gaziler arasýnda ganimet olarak taksim etti. Bu yeni tatbikata göre, beþe ayrýlan bu topraklarýn 1/5'i ALLAH'a ve Resulüne ayrýlýr, geri kalan 4/5'i de mülk arazi olarak müslümanlar arasýnda daðýtýlýrdý. Ancak Hz. Ömer sonraki dönemlerde savaþ yoluyla fethettiði arazileri taksim etmekten kaçýndý ve Fey hükmünde kabul etti. Oysa Fey, müslümanlarlarm savaþ yapmadan kazandýklarý topraklar idi. Nitekim Hz. Peygamber Beni Nadir'in mallarýna bu hükmü uygulamýþtý…” 3 Suriye ve Irak topraklarýnýn fethedilmesinden sonra Hz. Ömer bu topraklara, literatürde " Arazi Vâridatý" olarak adlandýrýlan bir toprak rejimi uygulamýþtýr. Muhtemelen Hz. Ömer bu sistemi o dönemin önemli devletlerinden biri olan Bizans Ýmparatorluðu' nun Toprak rejimi olarak uygulanan 'THEMA' dan esinlenerek, ancak dinin þer' i hükümlerini esas alarak meydana getirmiþtir. Irak,Ýran, Cezire, Mýsýr ve Suriye' nin bütünüyle Ýslam Devleti topraklarýna fetih yoluyla katýlmasý, o zamana kadar arazi büyüklüðü bakýmýndan eþi-benzeri bulunmayan bir toprak kazanýmý idi. O zamana kadar fethedilen topraklar, Kuran- ý Kerim' de emredildiði gibi: "Eðer Allah'a ve hakký batýldan ayýran o günde, iki topluluðun karþýlaþtýðý günde kulumuza indirdiðimize inanýyorsanýz, bilin ki, ele geçirdiðiniz ganimetin beþte biri Allah'ýn, Peygamber'in ve yakýnlarýnýn, yetimlerin, düþkünlerin ve yolcularýndýr. Allah her þeye Kadir'dir." ( Enfâl / 41 ) bu þekilde paylaþtýrýlýp daðýtýlýyordu. "...Buna göre fethedilen arazinin beþte biri kamu malý olacak, kalaný bu kiþiler arasýnda bölünecek, arazi üzerindeki köylüler de onlarýn kölesi olacaktý. Hz. Ömer (r.a.)bu arazilerin ganimet malý sayýlamayacaðýný düþünüyordu. Aksi halde geniþ araziler küçük bir azýnlýðýn eline geçecek ve o ülkelerin insanlarý onlarýn kölesi olacaktý…” 4 Hz. Ömer’ in bu düþünceden yola çýkarak, ganimet hukukunu uygulamama düþüncesine karþý Baþta Hz. Bilâl ve Hz.Abdurrahman bin Avf olmak üzere, etkin isimlerin muhalefeti gecikmeyecekti. Halife, konunun enine boyuna tartýþýlmasý ve bir karara baðlanmasý için baþkent Medine’ deki muhacirler ile ensar kabilelerinden oluþan heyetler ile görüþmeye oturdu. Görüþmelerin sonunda Hz. Ömer bu konudaki tezini heyete Kur’ an-ý Kerim’ den bir sure ile destekler : “ Allah’ýn, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaþýlmaksýzýn peygamberine kazandýrdýðý mallar; Allah’a, peygambere, onun yakýnlarýna, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmýþlara aittir. O mallar, içinizden yalnýz zenginler arasýnda dolaþan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiþtir). Peygamber size ne verdiyse onu alýn, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karþý gelmekten sakýnýn. Þüphesiz, Allah’ýn azabý çetindir.” 5 Akabinde de, heyete açýklamalarda bulunur ve oylama yapar. Halife’ nin teklifi oy birliði ile kabul edilir ve bundan böyle bu þekilde , yani fetih yoluyla elde edilen topraklarýn “kuru mülkiyet” leri devlete ait olacak, ancak “intifa hakký” yani kullaným ve iþletim haklarý fetih öncesindeki sahiplerinde kalacak, buna karþý bu kiþiler devlete düzenli olarak bu hakkýn karþlýðýnda vergi ödeyeceklerdi. Fethedilen ülkelerin tarýma elveriþli geniþ ve çok verimli topraklardaki gayr-i müslim halktan tahsil edilen toprak vergileri, genç Ýslâm Devleti’ nin bir anda zenginleþmesini saðlayacaktýr. Ýlerideki asýrlarda bu sistem Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletlerinde geliþtirilecek ve " ikta " ( Ýkta : Özel mülkiyete konu olmayan , devletin hüküm ve tasarrufundaki 'mirî arazi'nin vergi ya da gelirlerinin asker veya sivil kiþilere hizmetleri için maaþ yerine verilmesi ) adýný, Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde ise daha da rasyonalleþtirilecek ve "Timar sistemi" adýný alacaktýr. D Ý P N O T L A R : 1 Mustafa Necati BURSALI, HAK VE ADALET GÜNEÞÝ: HZ. ÖMER, Çelik Yayýnevi, Ýstanbul,2010, sf.316 2 Ahmet AKGÜNDÜZ," Bilinmeyen Osmanlý ", Osmanlý Araþtýrmalarý Vakfý Yayýnlarý, Ýstanbul, Mart 2000, s.119 3 Ali BULAÇ, “Asr-ý Saadet’ te Toprak Hukuku’ nun Teþekkülü “, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’ te Ýslâm, Beyan Yayýnlarý, Ýstanbul,2006,Cilt 3, sf.290 4 A. Altan ÜNALTAY, Uygarlýk Alaturka “Bir Þark Masalý: BATILILAÞMA” Ülke Kitaplarý, Ýstanbul, Kasým, 1998, s.138 5 KUR’ AN-I KERÝM, Haþr suresi, 7.âyet http://ferahnak.wordpress.com/2013/03/01/hz-omer-in-islam-devleti-ni-kurumsallastirirken-islam-toprak-hukukuna-getirdigi-hukum-ve-yenilikler/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |