Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
dürdüklemiş.Kızcazım ne arer dürürsün sabah,sabah nehir kıyısında diye seslenivermiş.Kadından ses gelmeyince bir daha dürtüklemiş. Aboww diye bağırmış. "Bu iki ambulans niye buraya geldi?.." "Eh biri kadın için,diğeride aha şu yaşlı adam için,adam oracıkta kalp krizi geçirmiş." "Kadın'ın durumu nasıl peki?..." "Kadın ölü..." "Dedim ya,Nehir kıyısında ölü bulmuşlar..." "Peki nasıldı durumu kadının..?" "Nasıl yani?... Güneşlenirken mi?...." "Yok be ölüyken yani..." "Ölü gibi...." "Oğlum ben diyorum ki nasıl ölmüş,veriler ne yani?" "Ha...Sanırım önce tecavüze uğramış,sonra nehrin çakıl taşları üzerinde metrelerce sürüklenmiş.,İyice halsiz ve dermansız kaldıktan sonra boğularak öldürülmüş..." "Yok ya..." "Valla öyle amirim..." Amir Bülent bunca konuşmadan sonra yardımcısının ağzında sakız çiğnediğini görmesim mi? Ağza sağlam bir tokat. "Amir'in ne yapıyorsun?..." "Sana kaç defa söyledim ben...bu ne saygısızlık çıkar ağzındaki sakızı!." Olay mahilinde kıyamet devam ederken,her yer polis kaynarken birini gören amir irkildi. "Bu kadın kim?..." "Hangi kadın amir'im" "Yahu şu kadın,hani şu balıketli,sarışın olan hatun,ne yapıyor orda o?..." Donup kalmışlardı.Kadın yerde yatan meftayı bulunduğu yerden ellerinden sürükleyerek yanında elinde fotoğraf makinası olan genç çocuğa bağırarak konuşuyordu. "Çek oğlum,çek...ha şöyle.." "Tam o mizanseni ver...Genç kadın nehir yatağında metrelerce sürüklendi." Ağzını buruşturarak konuşmasına devam eden kadın,bir yandan konuşuyor bir yandan da meftayı sürüklemeye devam ediyordu. "Çok da pis kokuyor yaw...öf çok pis iğrenç ötesi bir koku bu,yeni diktirdiğim elbisem maffolacak şimdi." Elinde fotoğraf makinası olan genç çocuk bir an duraksayınca yine bağırmaya başladı kadın. "Oğlum çeksene! yaw ben burada live haber yapacağım diye götüm çatladı.sen bön,bön bakıyorsun ÇEKSENEEE!" Olayı kavramaya çalışan ve donup kalan Komiser ve yardımcısı şoktan kutulup,kadının yanına alalacele geldiler. Amir gök gürültüsü gibi kükredi. "Kadın sen ne yapıyorsun burada?" Komiser'in gürlemesiyle dona kalan kadın bir anda meftanın ellerini bıraktı,mefta yere künk gibi düştü. "Amir'in olayın nasıl gerçekleştiği ile ilgili arkadaşımın fotoğraf çekmesini sağlıyorum." Komiser'e göz kırpan ve kırıtan kadın sözlerine devam etti. "Live haber icabında yani gazetenin akşam baskına yetiştirmem lazım." "Kadın sen delimisin!..." diye gürledi komiser. Kadın yine kırıtarak cevabını esirgemedi. "Yok amir'im sarı basın kartlıyım icabında,Adım:Jale bana babalide sonic jale'de derler." ************************************* Güneş batalı iki saat geçmişken,Jale çalışma masasında uyuya kalmıştı. Kalın ama bir o kadarda evde kalmış iğrenç bir kadın sesi ile çalışma masasında irkildi. "Abla,çay istermisin,taze yaptım,davşan kani..." "Ulen Allah belanı vermesin,bu ne iğrenç bir ses,sana kaç defa söyleyeceğim evde kalmış kız kurusu.beni uyurken,uyandırma diye." Kadın mal,mal bakmıştı Jale'nin yüzüne. "İyi ama abla zaten sen uyurken uyumuş olmuyormusun eh tabi uyandırmayım demi.." diyerek kahka attı. Meraklı bir şekilde davşan kanı çayı masasına koyan çaycı kadın,bir çırpıda jale'nin bilgisayarına doğru yaklaştı ve meraklıca ekrana doğru bakmaya başladı. "Neye bakıyorsun..Songül..." "Abla ?..." "Hı...." "Abla?..." "Ne var kızım songül ?..." "Geçen sen hani beni bir arkadaşlık sitesine buradan üye etmiştin.baksakmı bi hadi beee." Jale'nin afakanlar iyice üstüne gelmişti. "Kızım sen belanı mı ? arıyorsun.." "Hayır arıyorsan söyle seni,buradan sürdüreyim ben." Songül korku dolu ve bir o kadar da biraz nazlanarak başını yere eğdi. "Ama abla hadi bak son çarem sensin." Jale masanın üzerindeki davşan kanı çayı alarak önce şekerini attı,sonra karıştırdı.Masasının kenarındaki kağıt mendile burnunu temizlerken.... "Hapşuuuu...." "Ay çok yaşa abla...Nerede üşüttün sen böyle ya..." "Sorma kız,bugün nehir kıyısındaydım." Songül mal,mal bakarak mal bir soru sordu. "Orada ne işin vardı abla,barajmı taşmış yoksa şu son yağmurlarda." "Lan mal kızım benim,Live haber peşindeydim,live haber!,akşam baskısına yetiştirmem gerekiyordu." Songül hiç bir şey anlamasada Jale'nin yanına epeyce yaklaşmışken birden geriye doğru kaçtı. "Ay abla sen iğrenç kokuyorsun,bu nasıl bir koku?..." Jale,bilgiç bir şekilde songül'ün ellerinden tutarak yanına doğru çekti. "Live haber kokusu,bak..Nehirdeki ölü kadın cesedini el cağızımla çektim,fotoğraflar ve mizansen süper oldu kızıııım!" Songül,jale'nin elinden kendini zor kurtararak geriye doğru kaçtı. "Aman yarrabim ablam sen üç harflilere mi karıştın ne diyorsun sen zaten ölü gibi kokuyorsun,bir de ölüyü çektim diyorsun." Jale yine bilgiç bir tavırla cevabını yapıştırdı. "Kızıımmm ben bu saçları değirmende ağırmadım.bana derler sonic jale.ölüyü de çekerim,senin gibi malı'da,meslek aşkı kızıııım..." "Aman abla eksik kalsın ölü,mölü sen manyakmısın Allah aşkına ya...." "Meslek aşkı kızıııım benden uçan ne da kaçan kurtulur." Songül jale'nin yanına kokusundan dolayı yaklaşmadan karşıdan az önce kafasına takılan şeyi soruverdi. "Abla ne olursun...Şu arkadaşlık sitesindeki benim hesaba bir giriversen belki bir talibim çıkmıştır." Jale songül'ün bu yalvar yakar tavrına kıyamayarak göz ucuyla göz kırpıp gülümsedi. "Tamam kız dur bekle açayım şu mal siteyi..." "Bunun parasını yatırdın mı sen?" Songül binbir hevesle ve kendinden emin bir tavırla cevapladı jale'nin sorusunu. "Eh tabi abla gece babam uyurken cebinden kredi kartını arakladım,kız kardeşimin bilgisayarından senin bana bulduğun bu siteye girdik ödemesini yaptık." Songül lafın gerisini getiremedi,lafın gerisinde bir facia yattığı belli idi. "Ne oldu kız,niye süzüldün birden " dedi jale. "Abla babam eve iki gündür gelmiyor..." "Neden kız?..." "İki gün önce babam evde yokken kredi kartının ekstresi geldi." "Ehhh ?..." dedi jale. "Annem ekstreye bakınca,arkadaşlık sitesine bizim yapmış olduğumuz ödemeyi gördü." Jale lafın gerisi gelmeden kahkayı bastı. "Allah senin belanı vermesin hadi sen mal'sın kız kardeşin daha okumuş insan.Anan tabi baban bu arkadaşlık sitesine üye oldu sandı değil mi?..." Songül mahçup ve üzgün bir şekilde cevapladı. "He valla,evde kıyamet koptu. Zavallı babam camı çerçeveyi indirip,evi terk etti hala da gelmedi." Jale kızgın ve umursamaz bir tavırla "Eh ne diyeyim ben sana kızım bu yaştaki karı,kocayı ayıracaksınız,maşallah,yani,maşallah." Jale bu arada ekrana pür dikkat kesilmişti. "Dur kız !. Senin sayfa açıldı..." Aile faciasını bir anda kısmet çıkar heyacanı ile unutan songül hemen atıldı. "Ay ne diyorsun dur geliyorum yanına,leş gibi kokuyorsun ama bakmam lazım..." Jale ekranı elleriyle kapayarak,songülün kendi sayfasını görmemesini sağladı. Songül azgın kediler gibi kükredi. "Ya abla sen ne yapıyorsun?...Kapamasana ekranı!..." "Az önce yanıma yaklaşmıyordun ya..." Songül jale'yi yatıştırmak için bir şeyler söylemeliydi.Az buçuk çalışan kafası ile hemen ablukayı yarmaya çalıştı. "Ablacım benim,ölü gibi koksanda senin kokun bana parfüm gibi geliyor valla..." Jale küfürü bastı... "Hassiktir ordan yalaka,neyse al bak bakalım dur kız önce mesajlarına bakalım." Jale mesajları açtığında üzgün bir şekilde bir tavır alarak songüle doğru baktı. "Songülcüğüm valla henüz bir mesajın yok.." "Üzgünüm yani..." Songül mızıkçılık yapan bir çocuk gibi tepindi. "Ya abla nasıl olur ya,hani sen burada karılar,adamlardan binlerce mesaj alıyor demiştin." Jale hem ekrana bakarak hemde göz ucuyla songüle lafını yapıştırdı. "Alıyorlar almasına da senin bu mal fotoğrafınla herhalde biraz zor gibi görünüyor." Bu konuşma esnasında gazetenin kendini bıçkın ve bir o kadarda kazanova sanan delikanlısı demir çıka geldi. "Kızlar...Neler yapıyorsunuz bakalım burda?..." Jale demir'in bu gıcık hareketlerinden hiç hoşlanmıyordu. "Sana ne..." Demir hemen tornistan ederken songül'e de lafını esirgemedi "Kız,ablana davşan kanı çay var biz burda üvey evlatmıyız." Songülün Jale'nin arkadaşlık sitesi ile ilgili verdiği tüyler ürpertici haberden tepesini iyice attırmıştı. "Patlama sana da getiririz.." Demir bu kızın aybaşı varmış gibi tuhaf,tuhaf bakarak seslendi. "Hadi o zaman ne duruyorsun.getirsene.." "Öf be ya tamam " diyerek songül her ikisinin yanından ayrıldı. Demir kinayeli bir şekilde jalenin yanına yaklaşarak sordu. "Bugün gazetede herkes senden bahsediyor ve ayrıca leş gibi koktuğundan." Jale kahkayı bastı... "Live haber bebeğim,güzel haberi seven kokusuna da katlanır icabında." Demir alaysı ve kıskanç bir tavırla mırıldandı. "Ya...öyle..." Birden sanki 40 yıldır hatırlamadığı şeyi hatırlayarak jale'ye seslendi. "Kızım sen bugün matrağın kralını kaçırdın valla." Jale demirle o ana kadar pek ilgilenmiyordu.Başını gömdüğü ekrandan kendini kurtardı ve heyacanla sordu. "Ne matrağı beee?.." Demir haberi benden al tavrıyla devam etti.. "Bizim boyalı kuş bugün yine bir salaklık yapmış,bütün gazete gülmekten geberdik." Jale beklenilmiş bir tavırla sordu. "Ne yaptı gene şu boyalı kuş ?..." Demir heyacanla anlatmaya başladı... "Bu daha evvelden randevüleştiği bir sanayiciye röportaj için gitti,Gitti gitmesine de...gideceği yer gazeteden yaklaşık dört saat uzaklıkta." "Ehhh ne varki bunda?..." dedi jale. "Asıl bomba şimdi geliyor." "Bu gitmiş sanayici ile röportajını yapmış,yanında stajer bir gazeteci var tabii biliyorsun bu röportaj yaparken fotoğraflarını falan çekiyor." "Ehh ?...." "Boyalı kuş röportajı yaptıktan sonra gazeteye tam 10 dk mesafede arabayı şöföre durdurmuş." Jale meraklanmıştı şimdi. "Eh niye ki?..." "Eh fotoğraf çekmeyi unutmuşlar..." Kahkayı yine basmıştı jale... "Bu geçen seferde ses kayıt cihazını unutmamışmıydı..." Demir neşeli bir şekilde onaylamıştı. "He valla salak bu kadın ya..." BÖLÜM 2 Jale,Demir'in boyalı kuş ile ilgili anlattığı son bomba'dan oldukça keyif almıştı.Hattı zatında aralarında gizli bir rekabet olduğunu da hemen herkes biliyordu. "Geri zekalı yakında kendini bir yerde unutacak" diyerek bastı kahkayı. İkisinin de yaklaşan tehlikeden haberi yoktu.Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Cevat,jale ve demir'in bulunduğu yazı işleri servisine palas pandıras girmiş,önünde kim var,kim yoksa dozer gibi ezip fırçalayarak onlara doğru yaklaşmaktaydı. Cevat'ın öfke nöbeti tuttumu yanına kimse yanaşamaz,en delikanlı mizaçta olanlar bile sünepe bir tavır alarak suskunluğa bürünürdü.Keza Cevat ne dese? her koşulda haklıydı. Cevat bir iki kişiyi fırçaladıktan sonra,soluğu jale'nin en dipteki masa'sının yanında aldı.Demir,müdürün gelişinin hiçte hayra alemet olmadığını düşünerek jale'nin masasından hemen ayrıldı. Müdür ile Jale başbaşa kalmışlardı. "Kızım sen ne yaptın?...." diye bağırdı cevat Jale her zaman ki gibi kırıtarak cilveli bir tavırla müdürüne seslendi. "Ne yapmışım ki müdürüm?..." "Eli'nin körünü yapmışın... Kızım sana nehirde işlenen cinayet ilgili haber yap dedik.gitmişin ölen kadın'ın resimlerini getirmişin." "Eh müdürüm live haber icabında,haber de en önemli taraf kadın'ın nasıl öldürüldüğü değil mi? ben de bu görevimi yerine getirdim.Ha anladım siz teşekkür etmek için geldiniz ama;teşekküre gerek yok görevimiz müdürüm" Yaklaşan tehlikeyi yazı işlerindeki herkes hissetmesine rağmen,jale'nin hissetmemesi ilginçti. Müdür içindeki tüm nefesi toplayarak bağırmaya başladı. "Kızım sen manyakmısın hangi gazetede ölü fotoğrafı yayınladı şimdiye kadar.bu yasak bilmiyormusun sen?..." Müdür bağırarak konuşmaya devam etti. "Bu kadın ne zaman ölmüş,neden ölmüş,nasıl ölmüş bu bilgileri ve kadının daha evvelden çekilmiş vesikalık bir fotoğrafını al getir bu kadar da mı aklın çalışmıyor senin." Jale doğal olan pişkinliğine müdür'ün öfke patlamasına rağmen devam etti. "Eh müdürüm haberin okunması açısından şey etmiştim ben..." "Başlatma şeyine şimdi..." diye bağırdı müdür. Yazı işlerinde herkes dona kalmış bir jaleye bir de müdüre bakıyordu. Jale durumun vahim olduğunu anlayarak her zamanki gibi en son kullanacağı silah olan sempatikliğini devreye soktu. "Özür dilerim müdürüm,ben haber daha iyi olur diye düşünmüştüm" diyerek durumu toparlamaya çalıştı. Müdürün öfkesi dinmek bilmiyordu.Başka gazetelere haber atlatmak onun hiç tarzı değildi. "Şimdi sen buradan kalkacaksın,evine gideceksin yıkanacaksın çünkü leş gibi kokuyorsun,sonra beni gelip bulacaksın" "Anlaşıldı mı?.........." diye bağırdı müdür. Jale olanca sempatikliği ile kısaca "Peki tamam müdürüm." dedi. Yazı işlerinde herkes jale'nin artık sonunun geldiiğini düşünmekteydi.Keza müdür eğer bir kişiyi öfke ile odasına çağırıyorsa bunda hayra alamet pek bir şey yoktu. Müdür geldiği gibi palas pandıras yazı işleri servisinden hızla çıktı. Gazete'nin en orjinal sünepesi olarak bilinen Ali ta uzaklardan en kuytu köşeye sığınarak olanı biteni gözlemliyordu.Ali kara,kuru çelimsiz bir herifti.Hayatı hep ortalarda bir yerlede geçmiş olan Ali için hayat hep ıstırap çekilen acımazsız bir yerdi.Ali gazete de ne olay olsa,ki özelliklede azgın ve öfkeli müdürün hışmına kim uğradıysa üzerine vazife edinir.Müdürün hışmından zarar gören kişinin yanına giderek sözüm ona yarasına pansuman olurdu. Kimse Ali'nin birgün müdürden fırça yediğini görmemişti.Ortaralarda bir yerlede olmanın var olma veya silikliği böyle bir avantaj sağlıyordu Ali'ye Yine her zamanki gibi görevini yaptı.Bu seferde müdürden fırça yiyen jale'nin yanına geldi.Gazetedeki herkes bu yoğun öfke nöbetinden sonra jale'nin bulunduğu tarafı sanki karantina altına alınmış bir bölgemiş gibi adlederek.Yaklaşmıyordu bile. İçlerinden bir tek Ali yanına yaklaştı Jale'nin Jale az önce gerçekleşen hadisede yediği fırçayı hiç hakketmediğini düşünüyordu. Çalışma masasına başını koyarak ağlamaya başlamıştı. Ali jale'nin yanına yaklaşarak konuşmaya başladı. Üzülme be jale,biliyorum sanırım seni işten kovacak,ve sanırım senin evde kedin falanda vardı.Onunla sen belki uzun bir süre aç kalacaksınız,hayat bu işte hem zayıf olanlar kaybediyor.Bende öyleyim bak ne arayanım,ne soranım var. Hayatın sillesini yemiş bir adamım sende alışırsın elbet. Jale ağlamaklı halinden bir anda sinir ile bu cümleleri duyunca tornistan etmişti. "Ne diyorsun sen be ,geri zekalı ne kedisi." diyerek Ali ye ağlayarak bağırdı. "Aman yarabim bir kedin bile yokmu senin.." "Çok yalnızsın yani" dedi Ali Ali şansını yeterince zorlamıştı. Müdürden yediği fırçanın ağırlığı ile jale ayağa fırladı. "Delimisin sen git başımdan..." Ani tepkiyi gören Ali en sünepe haliyle jalenin yanından yardırdı. BÖLÜM 3 Jale'nin sinirleri sünepe Ali'nin saçma sapan sözleri ile iyice geriilmişti. Üzerinden burham,burham gelen pis koku gazeteyi adeta bir morga çevirirmiş,ağlamaktan yüzündeki tüm makyaj da akınca japon sinemasının karanlık korku filmlerindeki karakterlere taş çıkartacak bir kıvam almıştı.Tam bu sırada dışarıda şimşek çaksa içeride ışıklar bir anlığına kesilse onu gören gazete çalışanlarının soluğu en alt katta alacaklarına bahse girileblirdi.Bütün gün nehir kenarında en iyi mizanseni yakalayacam diye didinip duran jale'nin sivri topuklu ayakkabıları "Yeter artık çıkar bizi" diye bağıyordu. Masasının üzerindeki tüm notları çekmecesini açarak içine fırtlattı.Eve gidip duş almayı ve biraz dinlenmeyi aklından geçirdi.Koridordan geçerken gazetedeki arkadaşlarının ona "Vah vah " der gibi olan bakışlarına hiç umursamadan asansöre yaklaştı.Asansörün kapısı açıldığında dünyadaki son karşılaşmak istediği kişi de ona alaysı bir tavırla bakmaktaydı. "Aferin jale...ölülerle aranın bu kadar iyi olduğunu hakikatten bilmiyordum." diyen kadın boyalı kuş'un ta kendisi idi. Saçını başını yolmak istiyorum..saçını başını diye dudaklarından mırıldanmaya başlayan jale kendini zor tutmaktaydı. "Yalnız unuttuğun bir ayrıntı var jale arkadaşım.Ölü fotoğrafları gazetelerde yayınlanmaz.." Boyalı kuş sözünün bittiği yerde kahkayı basmıştı. Jale kendini zor tutmaktaydı. Asansör kapısı açıldığında boyalı kuş ondan önce kapıya doğru yeltenirken,jale bir anda kapıdan hızla çıkmaya çalışan boyalı kuş'a çaktırmadan çelmeyi çaktı. Kadın adeta havada uçarak yere künk gibi iniş yaptı.İniş yapar yapmazda çığlığı bastı.Hiç istifini bozmadan yanından geçen jale alaysı bir tavırla yerdeki boyalı kuş'a seslendi. "Oh canım bir yerine bir şey oldu mu?..." "Dur sana yardım edeyim..." "Seni geri zekalı bunu kasti yaptın değil mi cevatla konuşacağım seni burdan kovdurmazsam..." diye senlenirken sözünü jale tamamladı. "Sana boyalı kuş demesinler... değil mi?..." Kadın yerde sinirden debelinirken jale hiç umursamadan gazetenin kapısından çıktı gitti. *************** Kızım saat kaç oldu hala sokaklardasın Biraz erken gelsene... Apartmanın giriş katındaki ahmet amca jaleyi karşılamıştı. Jale yorgun ve üzgün bir halde iken bir anda duygusallaştı. Ahmet amca sanki bekleyenim varmış gibi konuşuyorsun. Ahmet amca mahallenin en meraklı ihtiyarı olmakla beraber gün görmüş bir adamdı. Anan öleli sen iyice deliliğe vurdun işi.Biraz hayatına çekidüzen ver.Yaşın genç evlen.Ne bileyim. Bu böyle sürer mi. Ya Ahmet amca benim gibi deliği kim alsın.Kim çeksin benim gibi deliyi söylesene bana... Ahmet amca jale'nin bu serzenişine onay verirmiş gibi gülüverdi. "Eh sende bir deli bul o zaman..." Hadi Ahmet amca sana iyi geceleeeeer,iyi uykular........ Dairenin kapısını açtığında salondan gelen yüksek desibel kulaklarını adeta sağır edecekti jale'nin Annesi öldükten sonra bir kaç ay yalnız yaşayan jale bu yalnızlığa tahammül edemeyip,yanına bir ev arkadaşı almaya karar vermişti.Bu şekilde hem yalnızlığına biraz olsun çare bulacak hemde masraflarını azaltacaktı. Kısaca ona zigo diyordu.Evde bazen bir kadınla mı yoksa bir erkekle mi beraber yaşıyordu karıştırıyordu karıştırmasına ama;zigo mert bir kızdı.Hele o bitirim hareketleri onu bazen deli etsede Zigo jale'ye iyi geliyordu. Eve girer girmez hemen salona koşan jale,halıya sere serpe yayılmış olan zigo'nun televizyon keyfini bir anda sonlandırdı. Kızım niye kapattın televizyonu!. Burası disko mu zigo ? Yoo burası rahibeler okulu jalecim.Ya ne güzel aerobik seyrediyordum içine ettin yani... Sen sevgilinle buluşmayacakmıydın ? Hangisinle ?... Burak değilmiydi adı? hani şu anten gibi dik saçları olan.. Zigo jale'nin bu benzetmesine sanki yüzyıl önce tanıdığı ve bir anda anımsadığı bir kişiymiş gibi bakarak cevap verdi. Ha o mu ayrıldık kızım onla biz.Ben merdoyla çıkıyorum... Jale'nin sinirleri tepesindeyken hıncını alacak ve hatta fırçalayacak biri olması ne güzeldi. Ya kızım sen nasıl bir kadınsın? Don mu değiştiriyorsun. Bu nasıl iş ya? Zigo söyleyeceği sözler çok ciddiymiş gibi derin bir nefes çekerek cevabı yapıştırdı. Ya kızım burak bana göre değil.Yani merdo nescafe gold ise;burak üçü bir arada gibi.Kreması ağır geliyor yani.Merdo daha cool. Jale dumura uğramışcasına şaşkın şaşkın baktı. Ne? Ne? Kahve ile ne ilgisi var bunun ya. Burak yavan yani.Merdo cool anladın mı? Sen manyaksın kızım ya hakkatten manyaksın. Şuranın pisliğine bak ya evde her bok bir yerde. Zigo gittikçe şiddeti artan fırçayı kesmek için alttan almaya çalıştı. Ya kızım sen iyimisin.Bırak şimdi evi felan.Sen niye erken geldin bu gece nöbetçi değilmiydin sen? Jale yorgunluktan zigonun yanındaki koltuğa yığıldı. Bu suskunluk zigo'nun pek hoşuna gitmemişti. Ne oldu küçük prensesim,Seni kim üzdü yine ? Yoksa o selçuk dediğin herif mi? Selçuk jale'nin bir zamanlar takıldığı kısa metraj sevgilisi idi.Selçuktan bahsedilmesi jaleyi daha da sinirlendirdi. Ne selçuğu be.O seneler önce yaşandı bitti? Zigo jale'nin yüzüne anlamsızca baktı.Bir yandan da burnunla etrafı koklamaya başlamıştı. Gazete de işler yolunda gitmiyor zigo o yüzden... Etrafı koklamaya devam eden zigo jaleye seslendi. Ya jale sen gelirken lağım çukuruna falan mı düştün? ******** Çalışan bir kadın için en kötü durum topuğunu girintili bir yere sıkıştırarak kopmasını sağlamaktır. Sabah olmuş jale kırık topukla işe gelmenin en büyük ıstırabını yaşamaktaydı.Bütün her şey sanki ona karşı gelişiyordu. Bugün işe hazırlıklı gelmişti.Kovulmayı bekliyordu.Boyalı kuşa akşam yaptığı fiili suikast genel yayın yönetmeni cavit'in fırçasıyla birleşince jale'nin kovulmamak için pek bir şansı yok gibiydi. Masasına kurulan jale gazetedeki son günü olduğunu düşünürken acı haber kulağına seslendi. Demirdi seslenen. Jale seni cavit çağırıyor. Öylesine dalmıştıki "Ne yapacağım ne edicem ?" endişesine demirin seslenişini bile duymamıştı. Kızım duymuyormusun beni? Cavit çağırıyor,cavit hani şu genel yayın yönetmeni varya GAZETENİN!! Jale bir anda irkildi... Hiç bir şey demeden masasından kalktı.Kalabalık bir izleyici kitlesinin içersinden geçerek.Cavit'in çalışma ofisine doğru yola koyuldu. Herkes artık jalenin yolcu abbas olduğunu düşünürken,Boyalı kuş'un akşamki olaydan sonra kesinlikle Cavit'i doldurduğunu bu yüzden jale adlı arkadaşlarının hiç bir şansı kalmadığını düşünüyordu. Cavit'in çalışma odasının kapısı yarıya kadar açıktı. Tereddüt etmeden kapıyı jale... Gir gir ! diye gergin bir ses tonu onu iş hayatının sonuna çağırıyordu sanki İçeriye girdi sessizce masasında bir şeyler yazıp çizen genel yayın yönetmeninin infazı gerçekleştirme anını beklemeye başladı. Sonunda sessizlik bozuldu. "Evet jale sanırım bugün daha iyi kokuyorsun." "Dün tüm gazeteyi dezenfekte ettirdim.Allah korusun kolera falan bulaşacak diye." "Kızım ölülerle ne işin var senin artık bu hareketlerine tahammül etmek zor yani" İşte o an gelmişti az sonra genel yayın yönetmeni ağzından baklayı çıkaracaktı. Şimdi bizim oralarda bir laf vardır... "Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir." diye Nasihat dinlenmiyorsa mutlaka cezası olmalı değil mi? Kaldı ki senle daha evvel çok konuştuk bu konuları. Tamam işine sadıksın seviyorsun ama;fazlada abartıyorsun yani.." Genel yayın yönetmeni cevat bir türlü ağzından baklayı çıkarmıyordu.Bu durum jaleyi iyiden iye geriyordu. Cevat masasındaki telefonunu kaldırarak.Santraldaki kıza sert bir ses tonu ile mırıldandı. "Kızım bana şu aliyi çağır." Santraldaki kız'ın salakça cevabı cevatı iyice sinirlendirmişti. "Hangi Ali olacak kızım !!! Ali taşmıydı neydi onu? Pek de taş ya diye alaysı bir tavırla telefonu kapattı. Jale olan bitene bir türlü anlam verememişti.Müdürün ağzından kovulma sözü hala çıkmamıştı.Ve tüm olan ve bitenle şu geri zekalı sünepe Ali'nin ne ilgisi olduğu da apayrı bir konuydu. Ali tüm sümsüklüğü ile odaya girerken.Sanki evrenin en güçlü kahramanı HULK'un odasına giriyordu.Korkudan ne diyeceğini ne yapacağını bilemeyen Ali.Kapıyla oda arasında bir yerlere iğnelendi. Evet Ali bey.diye söze başladı cavit. Uzun zamandır burdasın,gerçi hep burdasın.Yani seni buraya haber getir diye aldık ama;burda olmayı nasıl başarıyorsun bilemiyorum. Uzun zamandır silikliği ile ortalıkta pek görünmeyen ali cavit'in bu sözlerine üzerine ışık tutulan tavşan gibi bakarak tepki veriyordu. Diyeceğim o ki seni biraz dışarılara çıkaralım. Yani biraz görev verelim sana.. Tabi tecrübesizsin biliyorum.Bu yüzden düşündüm ki jale eski bir muhabir onunla beraber çalışacaksın. Jale cevat'ın işten kovulma konusunu açmasını beklerken.Dumura uğramışcasına dona kalmıştı. Genel yayın yönetmenin hem ali'nin hemde jalenin dumur durumuna umursadığı falan yoktu. Evet jale bu da benim sana son şansım.Akşamki yaptıkların kulağıma geldi.Ama sen eski bir muhabirsin.Bu yüzden sana son bir kez şans tanımaya karar verdim. Jale gülsün mü ağlansın mı bilemiyordu? Şimdi senin ölülerle aran iyi. Madem öyle yeni görevin şu nehirde boğularak öldürüldüğü iddia edilen kadının hikayesini araştırmak.Çünkü burnuma her ne kadar senden yeterince pis kokular geldiyse de bu olayın arkasında süper bir haber olduğuna inanıyorum. Bu yüzden bu araştırmada Ali ile beraber çalışacaksınız. Jale ve Ali sessizcene cevata bakarken müdür seslendi. Kızım sen beni duymuyormusun? Jale bir anda irkildi. "Hımm evet müdürüm.Yani ben ve ali öylemi?..." Jale bir an ali ile göz teması kurdu.Ali gözlerini jaleden anında kaçırmasına rağmen. Yine sordu. "Ben ve ali yani...." Cevat sinirlenmeye başlamıştı. Anlayış özürlüsümüsün kızım? Ne dedim ben ? "Sen ve ali bu olayda birliktesiniz..."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © erdal divriklioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |