Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Dershaneler, aynı çatı altında öğrencilerden farklı paralar alarak –ki herkesten aynı paralar aldıklarını söylerler- modern mekanlarla bilgiyi sistemleştirerek aktarırlar, ticari olması nedeniyle öğrencilere karşı iyi görüntü vererek onları duygusal yönlerinden vururlar. Nasıl ki devlet bütün öğrencilere başarı garanti veremiyorsa, dershanelerde garanti vermemesi gerekirken, etik davranmayarak başarı garantisi verir. Bunu birerbirler ve etütlerle takviye eder. Ancak çalışan öğrenci her zaman bellidir. Çalışan, başarılı öğrenci zaten devlette de başarılıdır. Tembel öğrenci yine tembeldir. Devlette olduğu gibi. Öğrencinin isteği ve çabası dışında dershaneler öğrenciye bir artı kazandırdığı görülmemiştir. Zaten bütün dershaneler demez mi öğrenci isterse başarılı olur, öğrenci istemezse başarı gelmez. Dershanelerin, kendileri olmazsa üniversite olmaz propagandası öğrenci ve velilede öyle bir şartlama oluşturmuştur ki öğrenciler kendilerini dershaneye gitme ihtiyacı guyar. Öyle ki üniversiteyi kazanmayacağını bilen öğrenciler bile iş olsun, adet olsun diye dershaneye gider. Yani formalite icabi dershaneye gider. Öğrencide dershande bilir ki sonuç sıfırdır. Ama birbirlerini kandırılar. Sonrasında da veliye arada bir umut enjekte ederler. Veli boynu bükük çocuğunun sınavda olmasını hayal eder. Yani olmayacak duaya bile bile amin ettirilir. Anlaşılacağı üzere, dershaneler aslında öğrencideki cevheri altına dönüştürmüyor. Sadece üzerini sarıya boyuyor. Sonra bize altın diye yutturuyor. Herkes bilir ki, dershane anlatıcıları öğrencileri duygusal olarak kuruma bağlama oynu oynar. Halkla ilişkiler öğrencileri dershaneye bağlama oynu oynar. Amaç öğrenciyi duygusal yönünü ön plana çıkarmaktır. Öğrenci bu oynu ancak sınav yaklaştığında anlar, ama iş işten geçmiştir. Ancak insanoğlu unutkandır aynı oyna diğer yılda da gelir. Öğrenciler, evden kaçmak; veliler öğrenciler evden gitsinler diye dershaneye giderler. Anneler gezmek ve eve misafir çağırmak adına çocuğunun ayağına dolanmasını istemez. Çok evden gitsinde nereye gitsin mantığı dershanelerin de gelişmesine ciddi katkı sağlamıştır. Velilere, çocuklarına ebeveyn aramaları sonucu dershaneler bir adres haline gelmiştir. Kendilerinin kaçtığı sorumlulukları üstlenecek, sorumluluklardan kaynaklanan sıkıntılarda arada bir öfkesini kusacak biridir dershaneler. Ebeveyn görevi üstlenen dershaneler adı konulmamış bir terapi merkezlerdir aynı zaman. Veliler, çocuklarına anne baba olarak dershaneleri seçmişlerdir. Bu acınacak durumu dershaneler çok güzel bir şekilde lehlerine çevirmişlerdir. Dershaneler, bu ülkenin sadece acınan, kan kaybeden eğitimin sonucu değildir; aynı zaman kan kaybeden, acınacak hale dönüşen ve çözülen aile yapısının bir sonucudur da. Osman Tatlı www.osmantatli.com.tr osmantatli@gmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |