“Nerede kalmýþtýk...! Sinekleri sormuþtun evet. Sineklerin beyni çok iyi çalýþýyor. Benim iþimin de beyin fonksiyonlarýyla olduðunu söylemiþtim sana… Kendilerine tehdit olarak gördükleri herhangi bir unsur olduðunda, bu tehditin yerini sýçramadan çok önce tespit ediyorlar ve kaçýþ planý oluþturuyorlar. Önce yön belirlemeye yarayan organlarý harekete geçiriyorlar sonra denge organlarýný harekete geçirerek uçuþ moduna giriyorlar. En son da duyargalarýn ucundaki alýcýlarý, iklime göre kalkýþ yönünü hesaplýyorlar. Asýl ilginç olan ise tüm bunlarý saniyenin yüzde biri kadar kýsa bir sürede gerçekleþtirmeleridir. Gözlerinden aldýklarý bilgiyle, bacaklarýndan aldýklarý mekanik-duyumsal bilgiyi bütünlediðinde ve bir de buna öngörüleri eklendiðinde daha ne olsun. Onlara karþý oluþan tehditin ne zaman geldiðinin bir önemi kalmýyor. Hýzlý hareketi baþarýp kaçýyorlar. Çok karmaþýk bir beyin yapýlar var. Normalde onlarýn yakýn mesafesinden geçsen bu onlara bir tehdit oluþturmaz. Hatta gelir senin o hareket eden eline, koluna konarlar… Sonrasýnda anladýk ki, nasýl baþarabiliyorlarsa tehditin geleceði yerin etrafýndaki manyetik alanla iletiþime geçebiliyorlar. Bu alanýn yoðunluðuna göre beyinlerinde elektrokimyasal nöronal bir eylemle rota çizebiliyorlar. Bizim imreneceðimiz derecede baðlantýlarý var. Þu anda uðraþtýðým ise geçmiþten kalan beynen ölü sineðe, canlý metabolizmadan sende olduðu gibi benlik transferi yapabilmek. Eðer bunu baþarabilirsem býrak bilinçli olarak insanlar arasý transferi, bütün canlý cansýz fark etmeksizin transfer mümkün olur... "