"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Ah benim mektubumun pulu, salatamın marulu, peynirimin tulumu günlüğüm. Nasılsın, iyi min? Ekmek derdin yok, aş derdin yok; oy gullandığım sandıkta neden o gadar oy iptal edildi derdin yok; Anayasa Mahkemesi’nin gararlarına saygı duymayan bir başbakanın yok; mitinge gidersem tomalar üstüme su fışkırtdırır, pulisler gaz fişeği atar, muhalif köşe yazımdan dolayı başbakan bana hakaretler yağdırır , üstelik gaste sahibine beni hedef gösterir derdin yok. Dertler hep bizde. Sen iyi olmayacan da ben mi iyi olacam sevgili günlüğüm? Bazen, yemin olsun ki, sana özeniyom. “Keşke ben de, bir günlük olsaydım.” diyom. Havalar epey ısındı, bahar geldi. Sittisivir soğuklarını da atlattık mı, gerisi yaz sayılır. Oh! Zoba yakmakdan gurtulacam. Zobadan pek bıkdım sevgili günlüğüm. Koca kış, odun- kömürle uğraşmakla geçti. Memet Amca’n da “Kışın, çıtır çıtır yanan zobanın üstünde kestane bişirmek, ömre bedel.” diyo. Eeee, normal. Zobayı ben yakıyom, eziyetini ben çekiyom; sefasını sürmek Memet Amca’na galıyo. Turp elle mi yoksa belle mi çıkıyo, herifin haberi yok. “Minare yaptırmayan, yerden bitmiş sanır.” derler ya, işte o hesap. Bilmez bile zoba yakmayı. Bi gün hasdaydım, zoba yakmak ona düştü. Zobayı yakdıktan sonra hamama gitmek zorunda galdı. O gadar batırmış elini, yüzünü, üstünü başını. Demirci çıraklarına dönmüş Allah seni inandırsın. Yüzü gözü kömür garası olmuş. Görsen, “Memet Amca” demezsin de, “Kim bu su, sabun görmemiş adam?” dersin. Neyse, geç’em bunları. Ben de lâfı pek dolandırdım. Ne yapayım sevgili günlüğüm; içimi boşaldacak birini hazır bulmuşken, her şeyi anlatayım. İçimde galıp gulunç olacağıma, sana anlatayım da, olursam gülünç olayım. Dur hele, ne diyecedim ben? Hıh ! Aklıma geldi. Dün akşam misafirimiz vardı. Gomşular gızlı- erkekli çıkıp gelmişler, sağolsunlar. Biz gadınlar, erkeklerden bi kötülük görmediğimiz için, üstelik erkeklerimiz de sapık falan olmadıkları için onlardan kaçıp göçmeyiz. Hep birlikte oturduk, sohbet etdik gülüş çığrış. Millet bütün dertlerini unutmuş, “ Cumhurbaşkanı kim olacak?” derdine düşmüş. Nenize lâzım? Şinciki cumhurbaşkanının ne hayrını gördünüz de, yenisinden ne bekliyorsunuz? T.Erdoğan, cumhurbaşkanı olmalı mıymış, olmamalı mıymış? Kimine göre, olmamalıymış, yoksa AKP dağılırmış. Nerde o günler. Kimi der; ” Cumhurbaşkanlığı, T.Erdoğan’ın hakkı; kimi der; AKP güç gaybeder T. Erdoğan olmayınca.”…Yani, vatandaş açısından olaya bakan yok. Herkes başbakan ve partisinin penceresinden bakıyo konuya. Bana sordular. ” Sence cumhurbaşkanı kim olmalı? Başbakan, cumhurbaşkanı olsun mu, olmasın mı ?” dediler. Sanki benim vereceğim cuvap; cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyecekmiş gibi. Ben kimim ki? Bizi ıslayıp kazıyan mı var? Ben de, “ T. Erdoğan cumhurbaşkanı olmasın da kim olursa olsun. Başbakanlığından ne fayda gördüm ki, cumhurbaşkanlığından ne bekleyim.” dedim. Amanin bazı gomşular bana bi gızdılar bi gızdılar. Gızsınlar, bence hiç sakıncası yok. Bunların iktidarından nemalanan birilerinin, başbakanın agubatıymış gibi savunma yapmalarından daha normal ne olabilir? O gadar yandaş, o gadar nemalanan vatandaş yarattılar ki; bunların sırtına dayanmak bile, kendilerini ikdidarda tutmaya yeter. Yetiyo zaten. Sevgili günlüğüm, ben, T. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasını gatiyen isdemiyom. Muhalif köşe yazarlarına “leş gargaları”diyen, tv programlarına ve yargıya müdahale eden, Anayasa Mahkemesinin gararlarına saygı duymayan, adı yolsuzluğa garışmış bakanlarını ifadeye çağıran savcıları görevden alan, oğlunu ifade vermeye göndermeyip makam arabasında poz veren, gazetecilere ve ODTÜ öğrencilerine terörist muamelesi yapan, beş altı tane gemi sahibi oğlu olan, demokrasiyi amaç değil araç olan gören, İnönü ve Atatürk’e “İki ayyaş” diyen birinden bu memlekete cumhurbaşkanı olmaz- olmamalı.“ Başbakan oluyor da, neden cumhurbaşkanı olmuyormuş?” dersen eğer; ben de, “Git onu kendisine oy verenlere sor.” derim. Gerçi, seçimlerde aldıkları oyların gerçek yüzdesi ne gadar, tartışma götürür. Sandıklarda en az % 4- 5 lik seçim hilesi olduğuna inanıyom. Hele Angara dediler mi, orada duracan. CHP’ye bicik bile oy çıkmayan sandıkları düşünecen. Ve sonra kendine soracan: “Bu sandıklarda CHP’ye verilen oylar nereye gitti?” Cumhurbaşkanı kim olmalı diye düşüneceklerine, asıl bunları düşünsün bizim gomşular. Ayhhhh! Gonuşdukça, düşündükçe, yazdıkça sinir basdı. En iyisi ben galkayım da işime gücüme bakayım. Başımızdakilere olan hırsımı işten çıkarıyom zaten sevgili günlüğüm. Ne demiş atalarımız: “Eşeğini dövemeyen, semerini dövermiş. Biz, eşeğin semerini bile bulamıyoz dövmek için. İşde böyle günlüklere döküyoz içimizi. İyi ki sen varsın. Yoksa ben içimi boşaltamayınca; şişerdim şişerdim de sevgili günlüğüm, şişdiğim yerden patlayıverirdim. “Takdiri ilâhi.” der, geçerlerdi. Allah hepimize sabır versin demeyecem. Sabrede sabrede bu hale geldik zaten. Allah artık sabır vermesin de, akıl fikir versin bu millete. Versin ki, uyansınlar uykudan.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |