"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Yareden yaşlılar kitaplar ve çocuklar!.. Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün… !!.. Onca şey yaşadım şahit oldum, tefekkür ettim gözlemledim ve şu kanaate vardım ki; Bir yere yazınız özet ve tezdir "Bu Dünya öyle sandığımız gibi ciddiye alınacak bir mekan değildir. İnanın gerçekten öyle olsa idi ben alırdım, zekam ile övünen cahil aciz ben!.. Şayet öyle olsaydı atmış yetmiş yıl yaşamazdık en az sonsuza bunca emek!.. Ancak bir o kadar da o kadardır ki yaptıklarımız inandıklarımız, her yanlışınızın faturasını eri geci ödersiniz. O yüzden ben yaratanı, kitapları, yaşlıları ve çocukları önemserim. Dünyanın yalan olduğunu hatırlatırlar unuttukça!.. Her yazılan imtahandan geçmiştir bilirim, her yaşlı ve çocuk cennete biraz daha yakın! O yüzden Dante derki; şu yüzyılda okuduğunuz kaçıncı saatte belki ileri bir devirde zamanda Dante gibi çocukluk çağında!.. Siz siz olun hırsa kapılıp bu Dünya’ya kanmayın!..Dürüstlükten ve doğruluktan asla ayrılmayın önce kendi içinizde. Bunları yasayın ve yazın anlatın ve bir yerlere dahil olun anlayın!.. Çok karmaşık birşey de değildir aslında. Sadece biraz özen yürek samimiyet akıl ve aşk!.. Cahillere değil bu sözlerimiz onlara zaten hiç laf yok!.. Bir yere yazmıştım tamamlayayım istedim!.. Dante demişken ve Cahit Sıtkı Tarancı o güzel mısralarda birlikte gezinelim, tefekküre oturalım, ölüp ölüp dirilelim!.. dile gelelim zaman makan dil din ırk mekan bilmeden!.. belki biraz şiir iyi gelir bize ne bileyim!.. “ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında. Cahit Sıtkı TARANCI ..kim bilir Dante ne bileyim!.. Semra Arslan.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Semra Arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |