Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Oysa “Ey sevgili” değil, “Sürgün ülkeden başkentler başkentine” idi bu şiirin ismi… Ne zaman ki 10 Ağustos 2014, 12. Cumhurbaşkanı seçim kampanyalarında/meydanlarda/milyonlara Recep Tayyip Erdoğan okudu, ismi değişti, Ey sevgili oldu bu şiirin. Bu arada; şiirin şairi üstat Sezai Karakoç’a selam olsun…. Kaldı ki, şairin en meşhur şiiri de bu değildi, -bu güne kadar- “Mona Roza” idi şairin en meşhur şiiri. Karakoç, gönlündeki muhacir kızına yazmış bu şiiri … Rivayete göre; Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesine giden Karakoç gönlünü bir muhacir kıza kaptırır. Bu kaptırış öyle sıradan bir kaptırış değildi, şairce bir kaptırıştı. Şairler bir sevmeye görsün… Şairlerin sevmesi de, nefreti de… Üstat Karakoç her şair gibi utangaç ve içine kapanıktır. Tabiri caizse, bu kusur(!) her Anadolu çocuğunda vardır ve bir tabiat meselesidir bu. Karakoç, en son aşkına dayanamayıp kıza açılmaya karar verir. Fakat kızın kendini terslemesini ve ret cevabını alma riskini göze alamamaktadır. Şairler, aynı zamanda korkaktırlar… Hem ‘en korkak’, hem de ‘en cesaretli’ insan şairlerdir. Anadolu’nun bağrından gelen genç Sezai Karakoç’un kalbi kırılmıştır. Ama bu kırgınlık fazla uzun sürmez Sezai geri toparlanır ve şansını tekrar denemeyi hedeflediği aşkı yaşamak için elinden geleni yapmaya karar verir. Dört yıl boyunca bu aşkı yaşayan şair, okulu bitirmenin heyecanıyla mezuniyet gecesinde, davet üzerine kürsüye çıkan genç aşık Sezai Karakoç, ana baba misafir öğretmen öğrenci deryasına bir bakar, kalabalığın içinde aşkını arar, gönlünde yer alamadığı kusursuz sevdasına olan duygularını şöyle haykırır: “Mona roza siyah güler ak güller Geyve’nin gülleri beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona roza siyah güller ak güller” Şiir bitene kadar o kalabalıktan hiç bir ses gelmez. Oysa Sezai Karakoç şiirin tamamını sevdiğinin gözlerinden gözlerini hiç ayırmadan okumuştur. Son kıta da başlayan uğultular, kalabalığın şiiri çok beğendiğini mırıldayan dudaklar ve bu aşk kime diye sorular sorular arasında bir kız? O kız ki Sezai'nin gönlünün sahibi dört yıl boyunca nasıl fark edemedim böyle bir aşkı dercesine kalabalıktan sıyrılıp kürsüye yaklaşır. Ve bağırarak seni kabul ediyorum der. Fakat, grur aşkın önüne geçmiştir. Sezai, bu seferde ben seni kabul etmiyorum diyerek arkasını döner. Ne kadar yürekten söylediği tartışılsa da gönül susmuş dudaklar konuşmuştur. Delikanlı şair Sezai Karakoç, o günden sonra bir daha kızı görmemiştir. Rivayet göre o kız (Muazzez Akkaya), -şairin de şirinde ifade ettiği- Sakarya’nın ilçesi Geyve’ye giderek orada intihar etmiştir… Tekrar “Sürgün ülkeden başkentler başkentine”e dönecek olursak… Şair; “Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim” derken; ekseriyet, bencileyin bu ifadelerle Peygamber ya da Allah’a yakarış olarak algılıyor. Oysa şair burada sevdiği şehre/;İstanbul’a seslenmektedir… Ve bugün bu şiir, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dilinde bir başka boyut kazandı… “Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır Sevgili En sevgili Ey sevgili” Şeklinde milyonların dilinden düşmeyen şiir; -Cumhurbaşkanı seçim kampanyası reklam filminde olduğu gibi- yeni kurulmakta olan Yeni Türkiye’nin yeni marşı gibi insanların dilinden düşmüyor…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |