..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Polisiye > erdal divriklioğlu




26 Eylül 2015
Evet Sende Haklısın Jale. / Bölüm 6  
erdal divriklioğlu
“Tornistan kim?...” Olağan bir anlatımla ailesinin annesinden sonraki ikinci ferdiydi tornistan. Ve annesinin Ali’den sonra sevdiği en çok şey. “Tornistan bizim tekir kedimiz jale..” Önce bir duraksadı. Ardından küçük bir gülümseme ve freni boşalmış bir kamyon gibi gelen bir kahkaha çınlattı otoparkı. Gülmekten merak duyduğu soruyu zar zor soru verdi. “Tornistan mı? Bu sizin kedinizin ismi mi?...” Ali sinirlendi. Aile yadigarı olan ferdi ile dalga geçilmesine hem sinirlenmiş hem de açıkçası içlenmişti. “Evet jale, adı tornistan ama komik olan nedir anlamadım?” “Yani … yani… bir kedi için tuhaf bir isim…” Gülmekten kendini alamıyordu.


:BBAC:
Asansörün digital donanımı pek bi havalıydı.Her kat duruşunda, seksi, gezi rehberini andıran kadın gibi anons veriyor.Bulunduğu kat ile ilgili kısa bir bilgilere ilaveten,hava durumunu kalabalık ziyaretçi kitlesine fısıldıyordu. Çoğu zaman gazete personelinden bazılarının özellikle erkek çalışanların bu anons sistemi ile ilgili seksüel şakalar yaptığına şahit olunabiliyordu.
Erkekler konuşan kadının çok seksi bir italyan lolitası olduğu hayalini kuruyor. Hayatlarında böyle seksi bir tonla konuşacak kadın için nelerini verip vermeyeceklerinden bahsediyorlardı. "Yemeyip yanında yatarım" "Ömrüm boyunca hava durumunu bana söylesin,tek kelime bile etmesin" gibi bir sürü geyik seksüel şaka hemen hemen her gün konuşulan şeylerdi.
8 Katlı gazete binasının en üst katında patronlar klübü,onun bir altında cavitin şahin tepesi olarak adlandırılan kimilerine göre tımarhanesi.Daha bir altında toplam 2 kattan oluşan yazı işleri müdürlüğü ve departmanlığı. 4 Kat'ta yemekhane ve dinlenme kısmı.3 ve 2 kat gazeteye maddi kaynak sağlayan reklam ve halkla ilişkiler bölümü.1.kat'ta ise eskiden kupon işleri cumhuriyeti olarak adlandırılan halkın genelde ayak bastığı karşılama dert,şikayet dinleme katı yer alıyordu.
Yerin en dibi ise gazetenin otoparkı olarak ayrılmıştı.Gazete genellikle kıdemli muhabirlere gidecekleri yerler için araba tahsis ediyordu. Jale ekseriyetle araba kullanmayı pek sevmediği için çok mecbur kalmadıkça bu kata inmezdi.
Ama cavit, her nasılsa Jale ve Ali'ye izini sürecekleri haber için kıytırıkda olsa bir araba tahsis etmişti. Emir büyük yerden olunca Jale hiç istemediği bu kata yanında salakça sırıtan Ali ile inmek zorunda kalmıştı.
Asansörün kapıları açıldığında Ali jalenin yiyecek gibi olan sinirli bakışlarından kurtulmak istercesine kendini dışarı attı.
Elinde Jale tarafından tutuşturulan bir dosya vardı.
Birlikte arabaya doğru ilerlerken sormadan edemedim kıvamında bir ürkeklikle jale seslendi.
"Şey jale bu dosya nedir.İçinde ne var acaba?..."
"Kes sesini Ali, araba kullanmayı biliyor musun?"
Cebini karıştırdı Ali.
Yokladı yokladı.
Siyah beyaz benekli hırkasının iç ceplerini karıştırdı.
Ardından yoklamayı unuttuğu pantolonunun diğer cebinden katlanmış bir mendil çıkartarak mendili açtı. Gözlerinde çocuksu bir gülümseme ile
Ferahlatan nane aromalı bir sakızın ambalajını yavaş,yavaş açarak ağzına atıp çiğnedi.
Ali tüm bu işleri yaparken jale, onu meslek icabı sümsüklükle idare eden soyunduğunda ise; Süper yeteneklere sahip bir kahraman olabilme ihtimalini düşündü.
Kendine gelmesi ise,
"Sende sakız ister misin jale " demesinin ardından bir kaç dakika sürdü.
"Ya sen gerçekten gerzek misin? yoksa başka bir kafa bulma yöntemi bu?"
"Allahım, Allahım adama araba kullanmayı biliyor musun diyorum, adam cebinden sakız çıkartıp ikram ediyor"
Aliyi anlamaya gerek yoktu.
Bilmediği ya da korkudan cevaplayamadığı bir çok konu ve soruyu bu yöntemle geçiştirmede ustaydı.
Belki gazetede hiç fark edilmeden bunca zamandır yaşaması ayakta kalması bu yüzdendi.
Neyse ki jale durumu çabuk kavradı.
Cebinden arabanın anahtarını çıkartarak otopark'ın en dip köşesindeki 1973 model yeşil renkli tosbağaya yöneldi.
“Ağzını gerdire, gerdire çiğneme şu sakızı.”
Olanca siniri tepesinde iken bu adamın dünyayı umursamayan gerzekliği Jale’nin sinirlerini alt üst ediyordu. Yaptığı her hareket ve hatta yanında su içmesi bile ona batacak sebepsiz bir nedenden ötürü bile kavga çıkarmasına olanak sağlayacaktı. Hoş kavga denilen şey karşılıklı yapılan bir eylemdi. Bu adamla kavga etmenin imkanı ise; hiç yoktu. Kendine yönelik gelebilecek her türlü tehdidi ya anlamayarak ya da anlamamazlıktan gelerek sanki yutuyordu. Jale bu anlamsız sinirini aslında tamamıyla ondan da çıkartmıyordu. Bir çok şey ile beraber ona kızıyordu. Müdürünün adaletsiz kararına, boyalı kuşun kuyusunu kazmasına ve elinden kayıp giden gençliğine… bir çok şeyi ekleyerek olanca hırsı ve nefreti ile abanmak istiyordu Aliye. Aslında onun için Ali gerzek ve onu hiç anlamayan ve bazen de anlamak istemeyen hayatın ta kendisiydi.
“Bu araba çalışır mı sence jale” sorusu ağzında gerdire gerdire sakız çiğneyen bir adamdan gelince kabusa geri döndü.
“Kullanmasını biliyorsan çalışır Ali, arka koltukta gitmeye alışmışın sanırım.”
Basit ve umursamaz bir cevapla karşılığını aldı jale.
“Rahmetli annemden bu yana arabaya binmedim be jale…”
Bir an duraksadı. Düşündü. Yalnız ve gerzek bir adamın hayatı nasıl geçerdi acaba?
“Annen ile mi yaşıyordun? Ne zaman kaybettin?”
“Çok oldu jale sanırım tornistanı almamızdan iki sene sonra.”
Anlamadım?
“Tornistan kim?...”
Olağan bir anlatımla ailesinin annesinden sonraki ikinci ferdiydi tornistan. Ve annesinin Ali’den sonra sevdiği en çok şey.
“Tornistan bizim tekir kedimiz jale..”
Önce bir duraksadı. Ardından küçük bir gülümseme ve freni boşalmış bir kamyon gibi gelen bir kahkaha çınlattı otoparkı.
Gülmekten merak duyduğu soruyu zar zor soru verdi.
“Tornistan mı? Bu sizin kedinizin ismi mi?...”
Ali sinirlendi. Aile yadigarı olan ferdi ile dalga geçilmesine hem sinirlenmiş hem de açıkçası içlenmişti.
“Evet jale, adı tornistan ama komik olan nedir anlamadım?”
“Yani … yani… bir kedi için tuhaf bir isim…”
Gülmekten kendini alamıyordu.
“Annem onu çok severdi jale…”
“İyi ama neden tornistan?”
Ali’nin ilk defa bir konuyu ciddiye alıp savunmaya geçtiğini görüyordu.
“Babam denizciydi benim. Uzun süre denizlerde kalmış. Ben çok küçükken ölmüş ya da annem için ölmüş jale. Limana her uğurlamaya gidişinde duyduğu hatırladığı bir şeymiş.”
Dokunaklı bir hikayeye benziyordu. Önce yüzündeki göz yaşlarını sildi. İnsan gülerken ağlardı.
Ardından kendisini toparladı.
“Annen ve baban için üzüldüm Ali. Kusura bakma kedi ismi olunca…tuhaf geldi.”
“Önemli değil be jale. Hepsi geride kaldı. Annem araba kullanmayı severdi onunla ve tornistanla tatillerde şehir şehir gezerdik biz ”
Ağızından kahkaha ile soru aynı anda çıktı.
“Bir kedi ile tatile mi çıkıyordunuz?.”
Ali jalenin yüzüne her zamanki gibi anlamsızca bakarak sakızını daha da sinirli bir şekilde çiğnemeye başladı.
“Tamam tamam Ali susuyorum…”
Arabanın önüne geldiklerinde yaşlı bir teyze ile karşılaşmışlardı. Uzun zamandır görev icabı kullanılmayan ama yine de karşıdan çok sevimli duran pers yeşili kaplumbağa otoparkın en köşesinde günlerini öldürmeye devam ediyordu.
Gün ışığına çıkmaya hazırlanan yaşlı bir teyze gibiydi. Zamanın ve hatta bu zamanın en sevimli arabasıydı o. 1303 VW Klasik Volkswagen… Halk dilinde kaplumbağa olarak adlandırılan tosbağa.
“Bu arabayı çalıştırabilecek misin jale?”
“Defalarca çalıştırdım Ali ama çok merak ediyorsan sen çalıştırabilirsin.”
Alinin cevabı ağzındaki sakızı patlatmak oldu.
“Şu sakızı çiğnemeyi kes!”
Jale bu iğrenç sesi dinlememek için arabaya hızla bindi.
“Gelmeye niyetin yok sanırım Ali.”
Ali bir an tereddüt ederek kapıyı açtı ve tedirgin bir şekilde arabanın her yanını incelemeye başladı.
Tam o sırada yaşlı teyzenin motoru saat gibi çalışmaya başladı.
Topuklu bir ayakkabı ile araba kullanmak… Mümkün değildi. Araba çalışır çalışmaz jale topuklu ayakkabılarını çıkartarak Aliye uzattı. Hayatında kadına ve kadınlara dair ilk kez gördüğü bir şeymiş gibi jalenin yüzüne baktı Ali.
Ayakkabıları almakla almamak arasında gitti geldi.
“Geri zekalı al sana şu ayakkabıları arka koltuğa at.”
“Alsana oğlum….”
“Merak etme bomba değil bu. Ya da bulaşıcı bir hastalık.”
Ali hala donuktu.
“Ali ali orada mısın? … Topuklu ayakkabılarımı arka koltuğa at!”
“Annende hiç görmedin mi Ali”
Ali elindeki bomba ya da bulaşıcı hastalığı arka koltuğa fırlattı.
Sert bir kalkışla geriye doğru akmaya başladılar. Otopark yaşlı teyzenin motor sesi ile yankılanıyordu.
Geriye doğru bir süre gittiler. Ardından tam bir dönüşle gün ışığına doğru yol aldılar.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın polisiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Evet Sende Haklısın Jale / Bölüm 8
Evet Sende Haklısın Jale / Bölüm 7
Evet Sende Haklısın Jale Bölüm 5
Yüz Kitabı
Yüz Kitabı
Yüz Kitabı
Yüz Kitabı
Yüz Kitabı
Yüz Kitabı
Yüz Kitabı

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Evet Sende Haklısın Jale!..
Evet Sende Haklısın Jale!.. (Bölüm 4)
Yüz Kitabı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Humanarşist 2 [Şiir]
Kakavanlar [Şiir]
Madenci [Şiir]
Gözyüzü [Şiir]
Humanarşist [Şiir]
Takipdeydik. [Şiir]
Ben Senim,sen Aşk... [Şiir]
Mülteci [Şiir]
Yetmez! [Şiir]
Çelik Devrimi [Şiir]


erdal divriklioğlu kimdir?

Yazdıklarım ve yazacaklarıma dair. . .

Etkilendiği Yazarlar:
En iyi etkinliğim yazmaya kaçışlarım...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © erdal divriklioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.