Kafamızı kaldırıp neden bakarız gökyüzüne? Kimilerine ulaşabildiğimiz ancak çoğunluğuna ulaşamadığımız parlayan ateş toplarına, içgüdüsel olarak, sergilediğimiz bir saygıyı mı gösterir bu, yoksa milyarlarca yıl önce meydana gelmemizi sağlayan ana kaynak olan yıldız tozlarının oluştuğu yere, evimize dönme istencimizi mi simgeler. Ya da sadece eşsiz güzelliklerine bizi bağlamalarıdır, başımızı yukarıda tutan. Ya da, ıssız karanlığıdır gözlerimizi ona kenetlememizin sebebi. Her şeyi bilen, her şeyin farkında olan karanlığa; dizginlenemeyen bir güzellikte gözlerimizin önünde serili duran ancak anlamlandırma çabasına girişmediğimiz karanlığa; ıssızlıkta devinen kütleleriyle, kendine bakabilenlerin yalnızlığını ve de küçüklüğünü depreştiren karanlığa bağlanmamızdır sebep belki de.
Sebep her ne olursa olsun, bir gerçek var ortada. O da; onun olağanca enginliğiyle, ellerimizle olmasa da düşüncelerimizle ulaşabileceğimiz bir mesafede, yıldız işlemeli siyah elbisesiyle biz çocuklarını kucağına çağırıyor olması.