Bildiðim tek þey, ben bir Marksist deðilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Bilindiði üzere bazen siyaset insanlarýn canýný sýksa da o olmadan bir toplumun ve ülkenin idare edilmesi mümkün deðildir. Herhangi bir ülke siyasetinin en az sorunlarla sürdürülebilmesi için, siyasetin temel ilkeleri olan anadil, nüfus renkliliði, coðrafi, ekonomik ve kültürel yapýya göre belirlenmesi gerekir. Buradan baktýðýmýzda Türkiye siyasetinin dayandýðý kaynaklarda çok büyük sýkýntý ve yanlýþlýklarýn olduðu ortaya çýkmaktadýr. Örneðin Anadolu’da yaþayan halklarýn dil ve kültürleri ne kadar ilkeselleþtirilmiþtir? Ya da toplumsal çeþitlilik ile devletin yapýsý birbiriyle kaynaþýp kaynaþmadýðý en önemli soru iþaretleridir. Dikkat edilirse mevcut siyasi partilerin hemen hemen hepsi sürekli yüce Türk milleti, kutsal devlet, halkçýlýk ve milli irade þeklinde popülizm yapmalarýna raðmen, Türkiye toplumunu bir türlü huzurlu yaþama kavuþturmamýþlardýr. Yaþanan bu huzursuzluk ve siyasi týkanýklýðýn gerçek sebebini dönemsel olarak yapýlan yanlýþ politikalarda deðil, asýl devletin temel almýþ olduðu dil ve din yapýsýný belirleyen siyasi anlayýþta aranmalýdýr. Bunun içinde tek bilimsel yol, kendisini devlet olarak ilan eden toplumsal siyasi yapýlarýn, nitelikli insan ve millet (ulus) olmanýn temel dayanaðý olan Anadil üzerinde nasýl bir sahiplenme ve metot uyguladýklarýna derince bakarak anlamak mümkündür. Tabi ki anadilin dýþýnda diðer birçok etkenlerde söz konusudur; ancak hem yer bakýmýndan hem de toplumlarýn asýl kimlik ve kiþilik karakterlerini Anadilleri belirlediði için, Türk ve Türk kökenli Müslümanlarýn ilk millileþme dönemlerinde sahiplendikleri dillerin ve din yapýsýnýn, Türklüðe ne kadar hizmet edip etmediði önemlidir. Malum herkesin bildiði gibi Türkler ilk olarak dünyaya gözlerini Orta Asya’da açmýþlardýr. Ve Göktürk Alfabesiyle kullanmýþ olduklarý dil yapýsýnýn yanýnda Þamanist din kültürü, Türklüðü kanýtlayan tek ve en önemli kaynaktýr. M.S.700 yýllarýndan itibaren Göktürk devletinin daðýlmýþ olduðu bu döneme kadar, Türkler bu bölgede kendi öz Türkçe anadilleriyle en az 1500 yýl yaþamýþlardýr. Ve tüm dünyada Türkleri bu dil yapýsýyla Türk olduklarýna inanýp tanýmýþlardýr. Türklerin bu döneme kadar ki yaþamýþ olduklarý tarihlerinde anormal görünecek herhangi bir ize rastlanmamaktadýr. Ancak M.S. 750 ila 800 yýllarýndan itibaren göçe baþlayan Türk Boylarý, Ön Asya olarak bilinen Ýran’ýn iç ve dýþ sýnýr boylarýna yerleþip uzun süre çobanlýk yaparak daðýnýk þekilde yaþarlarken, içlerinden Müslümanlaþarak devlet olan Büyük Selçuklu, Türk dili ve kültürünü tamamen mezara gömmüþtür. Çünkü miladi 1037 yýlýndan itibaren bu Türk Boyu, kurmuþ olduðu devletin resmi dilini Acemce (Farsçanýn bir diyalektiði) ilan edip Ýslam din kurallarýna göre yaþamaya baþlamýþtýr. Türk kökeninden gelmiþ olan bir halkýn, kendi devletini kurmasýna raðmen, öz dili olan Türkçeyi terk edip Acemce ile yaþamasýný, Türk Ýslam Milliyetçileri bunun bir Türk milli kültürü olduðunu nasýl açýklaya bilirler? Ýnsan ve ulus olmanýn temeli Anadile dayandýðýna göre, Büyük Selçuklunun bu özünden kaçýþý, Fars ve Arap milli kültürüne hizmet etmek deðil midir? Ayný þekilde 1177’de kurulan Anadolu Selçuklu devleti de resmi devlet dili olarak Farsçayý kabul edip Ýslam din kurallarýna göre yaþamýþtýr. Ve 1299 yýlýndan itibaren büyük bir Ýmparatorluk olan Osmanlý ise, bu defa hanedanlýðýnýn dilini Arapça yapýp, Ýslam din kurallarýna göre yaþamasýyla, Arap Ýslam milli ve ulus yapýsýný yüceltip büyütmüþtür. Her üç Müslüman Türk kökenli devlet yapýsý, tam olarak 800 yýl boyunca kendi öz dili olan Türkçeyi terk ederek Farsça ve Arapça diliyle birlikte, Ýslam din kurallarýna göre yaþamasý demek, en açýk ifadeyle kendi özüne ihanettir. Ve bu da Müslümanlaþan Türk kökenlilerin, Türk deðil, yarý Arap ve yarý Fars olduklarý net olarak açýða çýkmaktadýr. Tek hedefi Fars, Arap ve Ýslam milli yapýsýný büyütmek olan, Selçuklular ve Osmanlý’nýn bu anlayýþýna sahiplenip Türk milliyetçiliði yapanlar, aslýnda insanlýktan, dilden, dinden ve kültürel deðerlerden nasibini almamýþ cahil sürüleri demektir. Bunun baþka bir izahý varsa lütfen birileri çýkýp açýklasýn. Çünkü Dil (lingustik) ve Psikoloji biliminin emrettiði gibi insana doðru ve gerçek kiþilik kazandýran tek kaynak, Anadil eðitimi ve bu dille geliþtirilmiþ olan diðer kültürel deðerlerdir. Bilimsel gerçekler bu þekilde iken, Anadiline sahiplenmeyip 800 yýl boyunca yabancý dille yaþayan bir toplumsal yapýnýn kazandýðý karakterse yalancýlýk, özenti, taklitçilik, ciddiyetsizlik ve yeri geldiðinde güçlüden yana olan hastalýklý bir ruh halidir. Psikoloji biliminde buna Patolojik durum denmektedir. Bunun da Türklükle ve Türk kültürüyle uzaktan yakýndan en ufak bir baðý bulunmamaktadýr. Müslümanlaþan Türklerde bu þekilde devam eden kimlik, ulus ve kültürel yozlaþma, Acaba Türkiye Cumhuriyeti döneminde nasýl bir hal almýþtýr? 1923’te kurulan Türk devleti her ne kadar Türkçe Dilbilgisi (Gramatik) yapýyý resmi olarak kabul edip, Türkçe dil eðitimine geçmiþ olsa da Türkçe kelimeleri araþtýrýp geliþtirmek yerine, eskiden olduðu gibi mevcut hazýr olan Arapça, Farsça ve diðer yabancý dillerden oluþan kelimelere Türkçe ekler yaparak Türk Dili oluþturulmaya çalýþýlmýþtýr. Ve bu mantýk anadille sýnýrlý kalmayýp ayný þekilde sanayi, ekonomi, sanat ve giyim alanýnda da sürekli baþkalarýnýn icat ettiði þeyleri taklit ve takip ederek yaþayan bir Türkiye gerçeði ortaya çýkarmýþtýr. Böylece Cumhuriyet döneminde yarý Arap, yarý Fars, yarý Türk ve yarý Avrupai sosa bulanmýþ devþirme bir toplumsal siyasal karakterin varlýðý söz konusudur. Örneðin Hukuk, Edebiyat, Ekonomi, siyaset ve birçok kültürel alanda kullanýlan kelimelerin %86,13’ü tamamen yabancý kökenlidir. Bu nokta da þöyle bir ifade kullanýlabilir. Farklý dillerden kelimeler her toplumun dilinde vardýr, Türkçede de olmasý gayet normal gibi görülebilir. Ancak Türkçedeki durum tamamen anormal seviyededir. Çünkü yapýlan araþtýrmaya göre Türkçenin dýþýnda diðer dünya dillerinin birbirinden kelime alma oranlarý %30’u geçmemektedir. Türkçede ise bu oran net %86,13’dür. Böyle bir dile Türkçe demek akýl sýnýrlarýný tamamen zorlamaktadýr. Bu yüzdendir ki, baþta Türkler olmak üzere diðer etnik kökenden halklarýn çocuklarý okumayý ve yazmayý daha geç ve zor öðrendikleri gibi, kültürel geliþimi saðlayan kitap okuma ve araþtýrma noktasýnda sürekli yýlgýn ve uzak duran bir ruh yapýsýna sahiptirler. Çünkü devletin çocuklara öðrettiði kültürel yapý, daha çok basma kalýp Arapça ve diðer yabancý kelimelerden oluþan Ýslam aðýrlýklý olmasý, hem çocuklarýn kendi ana kültürlerine tamamen terstir, hem de ezbere dayanmasý neticesinde, sorgulayýcý ve sürükleyici bir nitelik taþýmamaktadýr. Türklerin bu þekilde ulus, millet ve siyasal karakter kazanmaya çalýþmalarý, bozuk temel üzerine inþa edilmiþ binaya benzemektedir. Ýfade edilen örneklerden de anlaþýlacaðý gibi bir toplumu ya da devleti doðru ve saðlam temellere göre oturtup en az sorunlarla yaþatmak için, o toplumun kendi öz dil ve bu dille geliþen kültürel deðerlerin üzerine þekillenmesi gerekir. Müslüman Türkler ne yapmýþlar? Kendi anadilleri ve kültürlerini býrakýp sürekli Farsça, Arapça dil ve Ýslam din kurallarýna göre þekillenmiþ olmalarý yüzünden, gerçek Türk ulusal ve dil yapýsýnýn varlýðýndan neredeyse bahsetmek mümkün deðildir. Kültürel gýdasýný ayný mantýktan almýþ olan Adalet ve Kalkýnma Partisi’nin (AKP) þefleri ve yöneticileri ise, “Milli Ýrade” popülizmini kullanarak yeniden Arap Ýslam bataklýðýnýn içerisine girmek için her türlü oyunu tezgahlamaktadýrlar. Bunun en canlý örnekleri, AKP Hükümetinin müfredat baþta olmak üzere, her yerde sürekli Arap Ýslam din, dil ve yaþam þekline geçiþ provalarýný yapmasýdýr. AKP’nin tüm bu uygulamalarý Arap Ýslam Þeriatýna geçiþin bir ön hazýrlýðýdýr. Ayný þekilde sözde Türk Milliyetçisi olduðunu söyleyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ise, diðerlerinden geri kalmayacak þekilde eskiden olduðu gibi yine Arap Ýslam dil ve din kültürünü, Türk kültürüymüþ gibi göstererek, yarým yamalak kalmýþ olan Türk deðerini de yok etme çabasý içerisindedir. Diðer bir siyasi anlayýþ olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise, bu her iki dinci ve milliyetçi anlayýþýn aksine, kendisini en iyi çaðdaþ ve modern Türk ulusal milliyetçisi olarak gösterip, halkçýlýk popülizmi yapmasýna raðmen, bugüne kadar halkýn temel hiçbir sorununa doðru düzgün bir cevap bulmuþ deðildir. Tüm bu yaþananlardan dolayý Türkiye toplumu dil, kültür, siyaset, ekonomi ve askeri nokta da tamamen çaresiz ve alternatifsiz bir noktaya gelip týkanmýþ durumdadýr. Bundan kurtulmanýn tek yolu, her siyasi ve kültürel anlayýþýn kendi öz eleþtirisini verip, eski Türk Ýslam Milliyetçi yapýdan tamamen arýnarak, demokratik bir felsefi anlayýþla yola çýkýlmalýdýr. Ve bunu yaparken de farklý tüm dil, din, kültür ve düþünceleri kabul etmeleri þarttýr. Ýfade edilen bu siyasi anlayýþýn meþruluk kazanmasý için de demokratik, seküler ve laik bir Anayasa ile mümkündür. Böyle bir anlayýþ geliþmediði sürece, Türkiye toplumunun yarýsý tamamen Araplaþacaðý gibi diðer yarýsý ise saða sola savrulup arada eriyerek yok olacaktýr. Durum bu kadar ciddi ve tehlikelidir. Herkesin bir an evvel aklýný baþýna toplamasý gerekir. Türkçe dil üzerine yapýlan araþtýrma kaynaðý ise aþaðýdaki gibidir. Dil ve Kelimelerin Genel Toplamý: Türkçe---------------------------------------------------------------------------------------428 Arapça--------------------------------------------------------------------------------------1305 Farsça----------------------------------------------------------------------------------------464 Fransýzca------------------------------------------------------------------------------------502 Latince-----------------------------------------------------------------------------------------31 Ýtalyanca-------------------------------------------------------------------------------------111 Yunanca---------------------------------------------------------------------------------------79 Ýngilizce---------------------------------------------------------------------------------------72 Ýbranice-----------------------------------------------------------------------------------------5 Sanskritçe------------------------------------------------------------------------------------15 Grekçe-----------------------------------------------------------------------------------------29 Ermenice---------------------------------------------------------------------------------------5 Almanca----------------------------------------------------------------------------------------8 Moðolca---------------------------------------------------------------------------------------14 Çince----------------------------------------------------------------------------------------- -10 Rumca------------------------------------------------------------------------------------------8 Rusça-------------------------------------------------------------------------------------------6 Sümerce---------------------------------------------------------------------------------------3 Pehlevice--------------------------------------------------------------------------------------3 Ceneviz----------------------------------------------------------------------------------------4 Tibet---------------------------------------------------------------------------------------------2 Tatar----------------------------------------------------------------------------------------- ---2 Macar-------------------------------------------------------------------------------------------2 Amerikanca----------------------------------------------------------------------------------3 Haramice--------------------------------------------------------------------------------------3 Bulgarca---------------------------------------------------------------------------------------1 Ülke Toplamý = 26 Kelime Toplamý = 3169 Sayý ve Yüzdesi Tablodan da anlaþýlacaðý gibi, Türkçe kökenli kelimeler: Adeti: 428- %13,86 Yabancý Kelimeler sayýsý ve yüzdesi: Adeti: 2741- %86,13 Bu tablo Selçuklulardan, Cumhuriyetin son günlerine kadar getirmiþ olduðu Dil ve Kültür anlayýþlarýnýn ne kadar yavan ve yanlýþ olduðunu çok açýk bir þekilde göstermektedir. Kaynaklar: Muharrem Ergin- Türk Dili Ders Kitabý Ali Kemal Meram- Padiþah Analarý Yalçýn Küçük- Türkiye Üzerine Tezler Ali Püsküllüoðlu- Türkçe Sözlük Ý.Zeki Eyupoðlu- Türkçe Sözlük Kemal Kara- Osmanlý Tarihi Ders Kitabý. Lise 1-2-3 Cemal Zöngür- Türkçe Araþtýrma Notlarý Cemal Zöngür Arþ. Yazar
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |