Dünya genelinde mağdur eden, ama hep mağdur olmuş durumunda olan iyilikseverliğiyle Asya ve Afrika’nın gözdesi olan bir ülke ABD… Bu ülke kurulurken yok ettikleri bir yerli halk vardı; Kızılderililer… Yıllarca kovboy filmlerinde kırmızı ceketliler (İngiliz kraliyet ordusu), mavi ceketliler (Kuzey ordusu), gri ceketliler (Güney ordusu) üzerinden yaptıkları filmlerde çoluk çocuk demeden öldüren kafa derisi yüzen Kızılderililerle yapılan savaşlar anlatıldı. Haklı gerekçelerle ve mecbur kaldıkları için Kızılderilileri öldürdükleri işlendi hep. Peki, bütün bunlar doğru muydu? Hayır. Ama mağdur olan Amerika’yı istila eden beyazlar olarak bilinen bu mahlûkatlardı. Hangimiz inanmadık ve kovboyların yaşadıklarına üzülmedik?

Amerikan masumluğunun biz simgesi olan özgürlük heykelin Tanrı Teâlâ can verseydi acaba dünya insanına neler anlatırdı dersiniz?

Zenci kölelerin Amerikan ekonomisine verdikleri zarar ve kalkınma hamlelerini yiyip içtikleriyle tüketmeleri engellemeleri de bu ülke için ayrı bir mağdurluk…

Vietnam’a yardıma giden Amerikalıların yaşadıkları acılar, Kore için verdikleri insanlık örneği mücadeleler, Afgan halkına götürülen demokrasi, Irak halkını Saddam’ın zulmünden kurtarmak, Arap Baharı adı verilen Çad’dan Yemene diktatör rejimden Arap halkını kurtarmak, Suriye’yi Esat denilen canavardan kurtarmak başlı başına bir insana hizmet örneği değil mi?

Bir önemli ABD mağduriyeti de, Küba… ABD ne yapıyorsa şu küçücük devlete laf anlatamıyor. Elini çekmek zorunda kalıyor. Emperyalist bir ülkenin mağduriyetine destan yazdıracak bir direniş bu. Küba ve Ernesto Che Guavera… Bütün dünyaya inanan bir insanın ve küçücük bir devletin neler yapabileceğini gösteren örnek… En güzel emperyalist mağduriyeti…

Ne büyük bir vefakârlık örneği verilirken, yaşanan ne büyük bir cefakârlık… Bu büyük duyarlık karşısında insanın gözlerinin dolmaması olası değil.

Hatta Marshall Planı çerçevesinde ABD’ye sunulan rapor, Kongre’de ele alındı ve 3 Nisan 1948 tarihinde yardımın finansmanının sağlanması için “Ekonomik İşbirliği Kanunu” kabul edildi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’yi Marshall Planı’na dâhil etme kararından sonra, söz konusu yardımdan yararlanabilmek için 4 Temmuz 1948 tarihinde ABD ile “Ekonomik İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Söz konusu dönemde Türkiye'de cumhurbaşkanlığı görevini İsmet İnönü, başbakanlık görevini ise Hasan Saka yürütüyordu.

Marshall yardımıyla verilenler 1950’li yılların başından 1960 darbesine kadar Türkiye’nin burnundan fitil fitil getirildi. En büyük kayıp da hiç tanımadığımız Korelilerle yaptığımız savaş oldu. Bunun gerekçesini de NATO denilen SSCB’ye karşı kurulan bir Amerikan saldırı grubu dâhilindeki ülkelerdi.

Kıbrıs çıkarması sırasında verdiği silahlara ambargo uygulayıp kullandırmaması da cabası…
Bütün bunlara karşın biz ise 19668-69 yıllarında tayyarelerden “Amerika’ya düşman olmak vatan hainliğidir” bildirilerini dönemin Genel Kurmay Başkanlığı imzasıyla halka attık.

Ve nadide güzellikte bizlere birçok imkânlar sunan Ülkeyi hoşnut etmek için üç Amerikan düşmanını asmaktan çekinmedik.

Umulur ki bu güzel ülkenin acıları biraz olsun hafiflemiştir.

14 Ağustos 17
Gölcük