Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal |
|
||||||||||
|
Amerika Devlet Baþkaný Turamp'ýn Kudüs'ü Ýsrail'ýn Baþkenti olarak görüp bununla ilgili kararnameyi imzalamasý ve öncesindeki tüm yaþananlar, Ýsrail ve Kudüs'ün tarihini yeniden gözden geçirmeyi þart koþmuþtur. Analizler baðýmsýz ve demokratik bir bakýþ açýsýyla yapýlmadýðý sürece, bölgedeki gerçekler anlaþýlmadýðý gibi din savaþlarý da bitmek bilmemektedir. Ýsrail her ne kadar Avrupa ve Batýlý devletlerin çeþitli destekleri sonucunda 1948 tarihinde kurulmuþ olsa da, gerçek tarih ve yaþanan olaylarýn temel kaynaðý daha eskilere dayanmaktadýr. Öncelikle bir Ýsrail efsanesinin ne kadar saçma ve yersiz olduðuna bakmak yerinde olacaktýr. Ýsrail ismi; sözde Hz. Yakup'un tanrýnýn gönderdiði melekle yapýlan güreþ olayý ile ortaya çýkmýþ bir efsaneye dayandýrýlarak, Yahudiler böylece kendilerinin kutsal ýrk olduklarýna inandýrmaktadýrlar. Ancak her toplumda buna benzer saçma efsanelerin olduðu da unutulmamalýdýr. Gerçek tarihçe ise, Ýsrail ismi bilindiði gibi Hz. Ýbrahim Peygamberin sülalesine verilen ad olan Ýbranilerden gelmektedir. Hz. Yakup, Ýsmail, Yusuf, Ýsak, Ýsa, Ýsrafil ve Ýsrail þeklinde Yahudi din ve etnik kökeni olan toplululuðun ata isimleridir. Ýsrail oðullarýnýn ilk atalarýndan olan Sami (Samiler) ile Araplarýn yine ilk atalarýnýn adý olan Hami (Hamiler) iki kardeþtirler. Her iki kardeþ veya amca oðullarý olan bu topluluk, ayný dil ailesinden olup Ýbranice, Aramice ve Arapça þeklinde üç lehçeye ayrýlmýþtýr. Ýbranice Yahudilerin, Aramca Asuri ve Süryanilerin, Arapça ise Araplarýn kullandýklarý dillerdir. Her üçü de temel yapý ve kültür olarak birbirinden ayrýlamayacak kadar ortak özellik taþýmaktadýrlar. Orta Doðu ve Asya'nýn en eski halklarýndan olan Yahudiler ile özellikle Araplar arasýndaki ayrýþma ve kanlý çatýþmalar þu tarihten itibaren baþlamýþtýr. Birçok araþtýrmaya raðmen kesin tarih belli olmasa da, yaklaþýk olarak M.Ö. 100 ya da 50 yýllarýnda Hz. Musa'nýn Mýsýr'dan sürgün olduktan sonra Kudüs'e gelip Yahudilik adýyla ilk tek tanrýcý dini ilan etmesiyle Kudüs kutsal bir yere dönüþtürülmüþtür. Yahudi, Asuri ve Araplarýn büyük bir çoðunluðu bu bölgede birlikte yaþadýklarýndan hepsi bu dine inanmýþlardýr. Tekrar aradan yaklaþýk 50 veya 100 yýl geçtikten yaklaþýk olarak M.S. 50 yýllarýndan itibaren Hz. Ýsa'nýn ikinci bir tek tanrýcý din olan Hýristiyanlýðý ilan etmesiyle, Yahudiler, Asuriler ve Araplar arasýnda büyük bir bölünme baþlamýþ oldu. Ayný þekilde Araplarýn bir kýsmý Hýristiyalýða inanmaya devam ederken diðer bir kýsmý ise Yahudilikten ayrýlmamýþlardýr. Ve M.S. 610 yýlýndan itibaren Araplarýn içerisinden çýkan Hz. Muhammed üçüncü bir tek tanrýcý dini ilan etmesiyle, bölge halklarýnda yeniden daha derin ve büyük bir bölünüp paçalanma baþlamýþtýr. Belirtilen tarihe kadar Yahudiler, Asuriler ve Araplar gerek Kudüs çevresinde olsun gerekse Arabistan ve etraftaki diðer ülkelerde hep karýþýk þekilde beraber yaþamýþlardýr. Ýslamiyet'in ilanýyla her üç din arasýnda birbirini kötü görme ve aþaðýlamanýn yanýnda, bölgeye dini, ekonomik ve siyasal açýdan hakim olma düþüncesi, sonu gelmeyen bir savaþ ve çatýþmaya dönüþmüþtür. Bu tarihten itibaren Ýsrail, Filistin ve Suriye'de Ýslamiyet'e inanan Araplar, ifade edilen yerlerden sürgün edilmeleri neticesinde, Arabistan ve diðer ülke topraklarýnda yýðýlmaya baþlamýþlardýr. Ancak günümüzde Filistinliler olarak bilinen Arap halkýnýn bir kýsmý bölgede yaþamayý sürdürürken, Ýslamiyet güçlendikten sonra savaþarak yeniden tün bölgede egemenlik kurmuþtur. Ýslamiyet'in bölgede egemen din haline gelmesi, kendinden baþka hiçbir din ve inancýn yaþama hakkýnýn yok olmasý demektir. Baþta Yahudiler olmak üzere Hýristiyan ve diðer tüm inançlarý katliamlara maruz býrakýlýp sürgünlerle bölgeden uzaklaþtýrýlmýþlardýr. Ýslamiyet'in bu katliamcý anlayýþýný kendi içerisindeki Mezhepsel çatýþmalardan ve de Haþimi Þii Araplar olan Hz. Ali sülalesinin Arabistan topraklarýndan sürgün ve katliamla yok edilmelerinden anlýyoruz. Bölgede her zaman en büyük savaþalar din yüzünden gerçekleþtiði için Yahudi dinine inanan ve Ýsrail oðullarýndan olan halk, Ýslamiyet'in baský ve sürgünleri sonucunda bölge içerisinde elli yýl boyunca oradan oraya sürülerek yaþamýþlardýr. Ve en sonunda bölgede kalamayacaklarýný anlayýnca, Avrupa baþta olmak üzere dünyanýn birçok ülkesine daðýlmýþlardýr. Ýlk zamanlar Yahudiler, Avrupalýlar tarafýndan da büyük bir baský ve katliama maruz kalsalar da, daha sonra demokratik yapýya geçilmesiyle, Yahudiler bu baskýlardan kurtulmuþlardýr. Ýsrailliler yaklaþýk olarak miladi 750- 800 yýllarýndan 1948 yýllýna kadar bölgeden tamamen sürülmeleri neticesinde, Kutsal ibadet yeri olarak bilinen Kudüs ve Ýsrail devletinin topraklarý, Arap ve Müslümanlarýn egemenliði altýnda kalmýþtýr. 1900 yýllarýndan itibaren Avrupa ve Batýlý devletlerin Yahudileri desteklemesi neticesinde, Yahudiler 1948 yýlýndan itibaren yeniden ata topraklarý olan Ýsrail'de kendi devletlerini kurup yaþamaya baþlamýþlardýr. Ýsrail devletinin kurulmasýyla, bölgede yaþayan Filistinli Araplar bu devletin azýnlýk halký konumuna düþmüþlerdir. Bunu fýrsat bilen ýrkçý Araplar, Arap din ve etnik ýrkçýlýðý yükseltilerek tüm Müslümanlarýn Yahudilere düþman olmasýný saðladýlar. Ýsraillilere karþý mücadele yürüten Filistin Kurtuluþ Örgü (FKÖ) Lideri Yaser Arafat, Marksist felsefeye dayanmasý yüzünden, istisnalarýn dýþýnda hiçbir Arap ve Müslüman devleti destek vermemiþtir. Aksine Arap ve Müslüman ülkeler düþman gördükleri Hýristiyan toplumlarla her türlü iþbirliði yaparak, Filistin Kurtuluþ Örgütü'nün yenilmesine çalýþtýlar. Bu düþünceyi doðrulayan tarihsel kaynaksa, Arap ülkeleri ve emperyalistler birlikte hareket edip, HAMAS gibi geri ve yobaz bir anlayýþý iktidara getirmiþlerdir. Ve sorunlarý bitirmek yerine daha da büyütmüþtür. Üzerinde çatýþmalarýn en çok yaþandýðý toprak ve bölgeler arasýnda Kudüs, Gazze ve Batý Þeria vb. davalar aslýnda din ve ýrk milliyetçiliðinin 1300 yýldýr sürmesi demektir. Bu ne Arap ve Müslümanlara ne de Ýsraillilere bir þey kazandýrmamýþtýr. Ýnsanca ve akýllýca tek çözüm, her iki toplumun ortak kültürel deðerlere sahip olmasý fýrsat olarak görülüp, demokratik çaðdaþ ilkeler doðrultusunda rahatlýkla bitirilebilir. Bu formül desteklenmediði sürece, bugün Kudüs'ün baþkent olmasý bahane olur, yarýnda daha baþka bir þey ileri sürülerek, Yahudi ve Müslümanlar arasýnda din çatýþmasý asla bitmeyecektir. Ýþte bunun için haklý olan bir taraf bulunmamaktadýr. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |