Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Bu makalenin yazılmasına, Cumhurbaşkanı'ın Boğaziçi Üniveristesi'ndeki konuşması sırasında, Üniversiteyle ilgili yaptığı eleştiri üzerine ihtiyaç doğrmuştur. Söylemiş olduğu ifadelerde, birilerine kapıyı kapatıp birilerine açarsanız, o üniversite bilim yeri olamayacağı gibi Müslüman Bilim Adamı da olmaz demişti. Gerçekten genişçe tartışılması gereken bir konudur. Aslında ifade edilmek istenen, dindar insanlara kapıları kapatmanızı kabul etmiyorum. Bu mantıkla iyi bir üniversite olarak görmüyorum, bilimsel politikalarınızı değiştirmelisiniz anlamına gelmektedir. Eleştiriden sonra üniversite ne yapar onu bilmeyiz ancak, bu konu Türkiye açısından çok önemlidir. Çünkü pozitif bilimlerin olduğu yerde; metafizik (Tanrıcı) felsefe ya da ilim olmaz. Aynı şekilde metafizik ilimin olduğu yerde de pozitif bilim olamaz. İkisi birbirinin tamamen zıttı iki dünya görüşüdür. Bu yüzden ikisinin bir arada hiçbir şekilde çalışması mümkün değildir. Bilim kurumlarıyla ilgili böyle bir gerçeklik olduğuna göre Türkiye ne yapmalı? Türkiye yaklaşık yüzyıldır hem dindar hem de laik pozisyonda, pozitif bilimlere açık bir ülke görüntüsüyle bugünelere gelmiştir. Bu durum eskiden beri açık şekilde dindar olanları hep rahatsız etmiekte idi. Şimdi son noktaya mı gelinmiştir, düşünüp tartışmamız gerekecek. Belki de Türkiye dindar ve laik görünüm yüzden, tam gelişemediği gibi tamamen geride kalmamıştır.. Bu orta yolla mı devam edecektir yoksa tamamnen dini ilimlere doğru kayıp, pozitif bilimden iyice uzaklaşacak mıdır? Burasını zaman gösterir. Gerçekten Müslüman ya da İslam veya Dindar birisi, Bilim Adamı Olur mu? Sorusunun tartışmasına geçemeden, net bir yanıt vermek gerekirse, evet Müslüman veya Dindar birisi Materyalist Pozitif Bilim Adamı olamaz. Sebebine gelince. Bilim kelimesi; öz Türkçe kökenden gelip bilmek, bilgi ve bilgili olmak anlamından türetilmiştir. Göktürk devleti döneminde Türklerin içerisinden çıkan ilk Türk Bilgini Bilge Kağan'ın adı da bu kelimeyle aynıdır. Bilim kelimesinin türkçe olduğundan hiçbir şüpheye gerek kalmamaktadır. Bilim kelimesinin kapsamına gelince; dünyada bugüne kadar bilim üzerine iki temel düşüncenin olduğunu herkes bilmektedir. Bunlardan birisi Felsefeyle başlayıp ikiye ayrılan Metafizik ilim felsefe ve Materyalist bilim felsefesidir. Dine ve Tanrıya inanan insanların sahiplendiği ve yaşamını buna göre düzenledikleri felsefe, Metafizik İlimdir. Müslümanlar buna haklı olarak bilim demezler, (İlim) şeklinde ifade ederler. Metafizik felseffi ilim; anlam ve kapsam açısından gözle görülmeyen, fizik ötesi manevi bir güç olarak kabul edilen Allah'ın varlığına inanan ve insanlığı bu düşünce üzerine eğitip yetiştiren bir ilim dalıdır. Bu İlim dalı; (Metafizik) madde, varlık ve insanlar üzerinde deneyler yapılmasına kesinlikle karşıdır. Çünkü doağadaki her şeyi Allah istediği gibi var etmeiştir, bunlarla insanoğlunun oynaması, değiştirmesi, canlı ve cansız varlıklar icat etmesi haramdır, yasaktır, Allah'a şirk koşmaktır der. Müslüman İlim Adamının ilmini buna göre yapmak mecburiyeti vardır. Metaryalist Bilim ya da diğer adıyla Pozitif Bilimse; insanın bilinç ve düşüncesinde soru işareti yaratan her şey üzerinde deneysel çalışmalar yaparak elde edilen somut sonuçlara göre düşünüp yaşamayı temel alır. Gözle görülmeyen ve varlığı hiçbir şekilde hissedilmeyen şeylere inanmayı reddeder. Ve tüm bilimsel çalışmaları insanlığın faydasına olacak şekilde yürütür. Kutsallık ya da maneviyat diye bir düşünceyle asla hareket edemez, ederse bilim olmaktan çıkar. Şimdi bu iki genel felsefi dünya görüşünün kısa özetinden yola çıkarak, Müslüman ya da başka dinlerden olan Dindar bir insanın, neden Bilim Adamı olmayacağı sorusuna rahatlıkla cevap verebiliriz. He şeyi Allahın yarattığına inanan dindar bir insanın, Pozitif Bilim yapan bir üniveriste de çalışması gerçekten zordur. Çünkü çalıştığı üniversite bilimsel olarak canlı ve cansız varlıklar üzerinde deneyler yaparak bir şeyler icat etmektedir. Bu da Metefiziğe göre Allah'ın işine karışmak oluyor. Aslında Müslüman ve dindar insanların Din İlimleri öğreten bir Üniversite de çalışması gerekir. Böyle bir imkan olamyıp, mecburiyet karşısında Pozitif Bilimlerin yapıldığı Üniveriste de çalışıyorsa ki, çalışan çok var, o zaman şunu söylemek durumundayız. Ya bilimsel akademik eğitimi tercih etmeyecek, ediyorsa buna katlanmak zorundadır. Çıkıpta Nuh Peygasmber oğluyla telefonla konuştu gibi ifadeler, bilime ve bilim adamlığıyla asla örtüşmemektedir. Bu yüzden değil midir? Müslüman ülkelerin hiçbirisinde bilimsel ve işe yarar bir icat bulunmaz. Her türlü bilimsel kaynağı veya maddeyi Müslüman olmayan ülkelerden alarak ihtiyaçlarını gidermektedirler. Çünkü sahiplenilen ve inanılan İslami Metafizik felsefi ilim, Materyalist pozitif bilimlere karşıdır. İslam ülkeleri bu nedenle bilimsel icatlardan genelde uzak dururlar. Böylece Müslüman birisi; Metafizik İlim Adamı olur, ancak Materyalist Pozitif Bilim Adamı olamaz. Olursa..! ya inanmıyordur veya çıkarlarına göre hareket ediyor manasına gelir. Müslüman ilim adamlarrıyla ilgili yeni bir örnekse, iki gün önce İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi Yard. Doç. Yavuz Önen'in hiçbir şekilde akla mantığa yatmayan açıklaması. Nuh Peygamber oğluyla telefonla haberleşti düşüncesi bilim dışılık değil midir? Böyle akıl ve mantık dışı bir ifadeyle, bilim adamlığı yapanların bilinç altındaki gerçekler sorgulanmalıdır. Aslında Yard. Doç. Yavuz Önen gibi insanlar, bilimsel temele dayanan Üniversitelerde zorlanmaktadırlar. Çünkü dine inananların, bilimsel bir ortamda çalışması kendisiyle çelişen bir durumdur. Bunu farklı şekillerde dile getiremediğinden, bu çıkışla kendisine göre toplumun bilincinde pozitif bilimlerin yeri yok, din ilimleri sayesinde her şey olmuştur demeye getirmektedir. Bunda başarılı olamaycağını bildiği halde, mevcut iktidar döneminde ne yapabilirsem kar misali bilinç altındaki gerçek düşüncesini dışarı vurma hezeyanıdır. Bu insanın iddiasını, hiç eğitim görmemiş bir insana sorulsa gülüp geçecektir. Bir bilim adamının bu kadar basit ve gerçekle alakası olamayan duyguyu dile getirmesi, tesadüfen söylenmiş bir şey değidir. Tüm bunlar şunu göstermektedir. Dindar olan bir insan ya inancında samimi olup pozitif bilimsel akademik eğitimi reddederek, onun yerine Şeyh ya da Din ilimcisi olur. Hem pozitif bilimsel akademik eğitim alıp ondan sonrada, Nuh Peygamber oğluyla telefonda görüştü diye ortaya çıkmak dünyayı kendisine gülrmektir. Onun için Müslüman ya da dindar birisi pozitif bilim adamı olamaz. Tüm inananların bunu bilmesi gerekir. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |