Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalýnamayaný anlatýyor. -Victor Hugo |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Orta Doðu ve Müslüman toplumlarýn çoðunluðu, siyasette tarih bilimi yerine, her zaman etnik ve din milliyetçiliðine dayanan duygusallýkta çözüm arayan bir özelliðe sahiptirler. Bu mantýðý Ýsrail - Filistin ya da Yahudi - Arap, Kürt -Türk, Fars - Kürt, Müslüman olan olmayanlar arasýnda, yaþanan çatýþma ve anlaþmazlýklarýn bitmemesinden anlýyoruz. Örneðin Türkiye'de kendisini sol, sosyalist ve demokrat sayanlar, tarihsel arka plana bakmadan, Filistinlilerin yanýnda yer almalarý tam bir bilinçsizlik örneðidir. Ayný þekilde kendisini Müslüman gören Türkiyelilerin, Arap ve Filistinlileri her koþulda desteklemeleri siyaset ve tarihten bir þey anlamamazlýktýr. Halbuki Ýsrail ve Filistin çatýþmasýnda ne Ýsraillikler haklýdýr ne de Filistinliler. Her iki halk birbiriyle ayný kültür ve kan baðýndan gelen akraba topluluktur. Buna raðmen asýrlardýr birbirlerine karþý devam ettirdikleri düþmanlýðýn esas nedeni, Yahudi ve Arap din ýrkçýlýðý ve tek egemen güç olmaktan baþka bir þey deðildir. Yaser Arafat ve Örgütü El Fetih (FKÖ) sosyalist düþünceye yakýn olduðu için, Arap Müslümanlarca hiçbir þekilde desteklenmemiþtir. Destekler görünenlerse, El Fetihi boþa çýkarmak içindi. Ve sonuç itibarýyla HAMAS gibi gericilerin egemen olmasý her þeyi ispatlamakta. Türkiyeliler bu gerçekleri görerek hareket etmeleri gerekir. Ýnsan þu soruyu kendisine sorup yaþamý deðerlendirmeli. Ýnsan kýzý ve oðlu, akýl ve düþüncesiyle üstün bir özelliðe sahip olduðu halde, neden birbirine karþý ileri derecede düþmanlaþmaktadýr? Bu bir Allah emri midir? Ya da dinlerin uydurduklarý gibi Allah'ýn yazdýðý bir kader midir? Tabi ki bunlarýn hiçbirisi deðil. Çünkü tarihsel gerçekler ve yaþananlar insanlarýn ne kadar yalancý, çirkef, ikiyüzlü olduklarýný þu tarihsel olaylardan öðreniyoruz. Orta Doðu, Mezopotamya ve Anadolu'da kurulan imparatorluklar, M.Ö.4500 yýllarýndan itibaren Sümer Uygarlýðý'yla baþlamýþtýr. Sümer Uygarlýðý çok kültürlü ve çok milletten oluþan (Heterojen) bir topluluktu. Aradan bin yýllar geçtikten sonra bu heterojen yapý, yavaþ yavaþ kendi içerisinde iyice farklýlaþýp çoðaldýkça, Homojenleþmeye doðru yol almýþtýr. Bunlar Fravun, Babil, Asur, Aram, Elam, Ýbrani (Yahudi), Med, Pers, Helen, Hitit, Lidya Krallýklarýdýr. Sýralanan krallýklar içerisinde özellikle Yahudi, Asuri ve Araplar; Ýbrani adýyla Hz. Ýbrahim'in Gök ve Tek Tanrýcýlýða dayanan krallýkla homojenleþtiler. Bu topluluk kendi içerisinde en az yirmi dört kabile ve aþiretten oluþmaktaydý. Tevrattaki bilgilere göre nüfus oranlarý bir buçuk iki milyon civarýnda olduðu belirtilir. Ancak Hz. Ýbrahim eþi Sara ile Kenan (Filistin) diyarýndan Mýsýr Kralý Fravun'un sarayýna eðitim görüp bilgi sabi olmak için göç eder. Böylece Fravu'na uzun yýllar hizmet etmiþtir. Ve Fravun Hz. Ýbrahim'in eþi Sara'yý kendisine karý olarak alýr. Fravun'un sarayýnda tecrübe ve bilgi sahibi olan Hz. Ýbrahim, alttan alta Fravun'un inanç ve yönetim þekline muhalefet etmeye baþlar. Askeri ve maddi gücü olmadýðýndan, açýktan savaþmaktansa Gök Tanrýcýlýk düþüncesiyle oðullarýndan Ýshak ve Ýsmail'e bunu öðretip nasihat eder. Hz. Ýbrahim'e inanýp güvenen Ýbranilerin çoðunluðu, Fravun'un korkusundan Kenan topraklarýna dönmeye karar vermiþlerdir. Dönüþleri kýrk yýl sürer. Ýshak, Ýsmail, Yusuf, Yakup, Ýsrail, Musa, Harun, Davut ve Süleyman gibi yüzlerce peygamber ve de kral, savaþlarda elde ettikleri ganimetle Kudüs'te (Yeruþelam) Yahudi Din ve Etnik Krallýklarýnýn mabedini yapmýþlardýr. Bu mabede Arap ve Asurilerde dahil birçok topluluk inanýp hizmet etti. Ýsimleri sayýlan Yahudi peygamberler, öncelikle kendi etnik ve kültürlerinden olan Levioðullarý, Hititler, Filistiler, Ferisiler, Amonoðullarý ve Hezekiler gibi birçok kabileyi öldürüp mal ve karýlarýný ganimet sayýp köle olarak kullandýlar. Yahudiler ile Filistiler (Filistinli Araplar) arasýnda o günden bu zamana kadar, çatýþma ve savaþlar 4000 yýldýr bitmiþ deðil. Araplarda egemen olduklarýnda ayný ýrkçýlýðý sürdürdüler. Daha sonra adlarýný Ýsrail olarak ilan eden Yahudiler, binlerce yýl bölge halklarý üzerinde egemenlik kurmuþ olmasýna raðmen, bölünüp parçalanmaktan kurtulamadýklarýný þu tarihsel olaylardan anlamaktayýz. M.Ö.27 veya 30 yýllarýnda Hz. Ýsa'nýn Yahudi Krallýðýna karþý Hristiyan din adýyla alternatif oluþturmasý, diðer toplumlarýn Yahudilere karþý tavýr almalarýnda cesaret vermiþtir. Böylece Ýsrailliler önemli ölçüde yalnýzlaþýp küçüldüler. Bunu fýrsat bilen Filistiler baþta olmak üzere akraba olan Araplardan Kureyþ, Emevi ve Haþimilerin peygamberi Hz. Muhammed, Ýslam dini adýyla ortaya çýkýp, Yahudilere ve diðer farklý inançlara karþý savaþtýðýný tüm dünya bilmekte. Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlý, Arap Ýslam din ýrkçýlýðýna dayanan imparatorluk, Birinci Dünya Savaþý'nýn sonu 1918'e kadar egemenliðini sürdürmüþ oldu. 1923'ten itibaren petrolün hatýrýna Avrupalý devletler, 22 Arap Þeyhine küçük devletçikler hediye etti. Çeþitli siyasal, ekonomik ve dini çekiþmeler bölgede hýzýndan bir þey kaybetmezken, Arap etnik ve din ýrkçýlýðýna karþý, Avrupalýlar ikinci planlarýný devreye soktular. Batýlýlar 1949 yýlýnda Yahudi din ve etnik ýrkçýlýðýna dayanan Ýsrail Devletini kurdurmalarýyla, sorunlu olan bölgeyi daha da içinden çýkmaza sürüklemiþ oldular. 1949 yýlýnda Ýsrail Devletinin kurulmasýyla Yahudi ve Araplar arasýnda daha sert çatýþmalar baþladý. Araplar kendi aralarýnda toplanarak 1964 yýlýnda Mýsýr'ýn Baþkenti Kahire'de, Filistin Ulusal Konsey adýyla bir oluþma gittiler. Konsey içerisinde çeþitli siyasetten görüþler mevcut olup, 1967'de Yaser Arafat liderliðinde El Fetih adýyla, Filistinlilerin meþru askeri ve siyasi organý olarak, Ýsrail yayýlmacýlýðýna karþý savaþý sürdüren tek güçtü. Yaser Arafat'ý, Filistinli Müslümanlarda dahil diðer Arap devletleri gerçek anlamda hiçbir zaman desteklemediler. El Fetih; mecburen Ýslam gericiliðine sarýlarak destek bulmaya çalýþtý. Sonuç olarak bilindiði gibi HAMAS denen gerici Arap Ýslam baðnazlýðý ortaya çýktý. Böyle bir Arap Ýslam ve etnik ýrkçýlýðý ile, ayný þekilde Yahudi din ve etnik ýrkçýlýðý incelenip araþtýrýlmadan birisini masum gösterip yanýnda yer almak, neye hizmet ettiðini bilmemektir. Bunun yerine her iksini de ýrkçýlýktan uzaklaþtýracak siyasi politikalar geliþtirmek gerekmez mi? Türkiyeli demokrat ve Müslümanlarýn ne kadar bilgisiz ve sahte olduklarýný, Türkiye ve Ýran'ýn Kürtlere ve de Alevilere uyguladýðý katliamlarda sessiz kalmalarýndan rahatlýkla anlaþýlmaktadýr. Bunlar görülüp incelenmeden, Demokrat ve insanlýktan bahsetmek çok ucuz bir kiþilik ve siyasettir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Cemal Zöngür, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |