Bu kitap çok gerekli bir açýðý dolduruyor. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Din baþta olmak üzere ekonomi, siyaset, yönetim ve demokrasi konusunda yüzyýldýr doðru düzgün bir düþünce ve sisteme oturmayýp, sürekli fikir deðiþtirerek toplumla alay eden bir devlet örneðine, Türkiye'den baþka bir yerde rastlanmamaktýr. Tüm gerilik ve baðnazlýklarýna raðmen Arap ülkeleri dahi, bu konuda Türkiye'den daha ciddi ve inandýrýcýdýr. En azýndan Ýslam þeriat ve kurallarýna inanýp, ileri ya da geri, fazla bir akýl karýþýklýðýna düþmeden bildikleri yolda yaþamaya devam ederler. Türkiye devlet yönetimi ise, en az bin yýldýr Ýslam'a inandýðý halde kadýnlarýn camiye bu zamana kadar neden gitmediklerini bilmemiþ þekilde ifade edip, yeni bir Ýslam sömürücülüðü arayýþý içerisine düþmüþtür. Kadýnlarýn neden aþaðýlanýp camiye sokulmadýklarýnýn mantýklý ve kesin cevabýný verebilmek için, hiçbir fark gözetmeden “Tek Tanrýlý” dinlerin var oluþ hikayelerine bakmak yeterli olacaktýr. Ýnsan doðasý gereði yaþamýn temel noktalarýna hep ortak pencereden baktýðý için, kültürlerin büyük bir kýsmýnda bu özellik görülür. Söz konusu ortaklýk dinlerde daha belirgin þekilde göze çarpmaktadýr. Çünkü dünya, siyaset ve dinler tarihini objektif þekilde inceleyenler bilir, özellikle tek tanrýlý dinler birbirinin içerisinden çýkýp, temel mantalitelerinde en ufak bir farklýlýk göstermezler. Sadece uygulama ve toplumsal farklýlýktan kýsmi deðiþiklikler mevcuttur. Bu da tek tanrýlý dinlerin birbirinden ileri ya da geri olduklarýný asla göstermez. Ýslam dini Ýle Yahudilik ve Hristiyanlýk'ta hissedilen farklýlýk, Avrupa ve Batlý ülkelerinin burjuva demokratik yapýya geçmelerinden kaynaklanan bir durumdur. Dinler tarihi ve kültürü üç ayrý kuþak, üç farklý dönem olarak ele alýnýp incelenmelidir. Bunlardan ilk dinsel yapýya kýsmi þekilde benzerlik gösteren Çok Tanrýlý (Poloteist) dinlerdir. Ýkinci sýradakiler Çift Tanrýlýlar, (Dualist) üçüncü kuþak dinlerse, Tek Tanrýlý (Monoteist) olanlarýdýr. Çok Tanrýlý ve Çift Tanrýlý dinler, Tek Tanrýlý dinlere göre ne kadar eski ve ilkel koþullarda yaþatýlmýþ olsalar da, dünyaya temel bakýþ mantaliteleri, Tek Tanrýlý dinlerden tamamen farklýlýk taþýr. Bu önemli farklýlýksa güneþ, ateþ, su, toprak (Doða) ve kadýnýn gücüne inanýp insaný daha iyi þekillendirmektir. Irk, cinsiyet ve kültür milliyetçiliði peþine asla koþmamýþlar. Çok Tanrýlý ve Çift Tanrýlý dinlere inanan tüm toplum ve kültürlerde bölge, kabile, ekonomik ve çevreye sahiplik ve korumacý bencil tutum katý þekilde mevcuttur. Fakat bu toplumlar inanç ve ibadet etme noktasýnda, diðerlerinin inançlarýna karþý en ufak bir saygýsýzlýk göstermemiþlerdir. Bunun temel nedeni, dinsel olarak dünya sistemini deðiþtirme gibi bir düþüncelerinin olmayýþýyla birlikte, esas düþünce yapýsý insan olabilmektir. Temel bu yapý ilkel dinleri, tek tanrýlý dinlerden daha mantýklý ve insancýl olduðunu ifade eder. Göksel saplantýlý tek tanrýlý inanýþta, dünyayla birlikte tüm canlý cansýz varlýklarý Allah'ýn yarattýðý... Ýstediði zamanda yok edeceðini hatta kendi mantýklarýna uymayan tüm olumsuzluklarý, tanrýnýn bir cezalandýrmasý þeklinde ifade edip kanýt ve teselli bulurlar. Bilindiði gibi ilk Tek Tanrýlý Dinlerin baþlangýç tarihi, Hz. Ýbrahim'in Fravun'un Kral Tanrýcýlýðýna ve haksýzlýklarýna karþý, Gök ve Tek Tancýlýðý icat etmesiyle baþlamýþtýr. Daha sonra Hz. Musa öncülüðünde Yahudilik, Hz. Ýsa'yla Hristiyanlýk ve Hz. Muhammed'le Ýslam dini yeni bir dünya görüþüymüþ gibi ortaya çýkarlar. Her üç dinin en büyük ve hiçbir zaman deðiþmeyen ortak düþünce yapýlarý Allah'ýn Adem'i - Havvadan üstün görüp, insan soyunu çoðaltýðý... Havva'yý da Adem'in kaburga kemiðinden yaratýðýna inanýlmasý. Ve Yýlan ya da Þeytanýn oyunuyla Havva'nýn yasak edilen cennet meyvesini yediði için, cennetten kovulma suçunu Havva'ya yüklemeleri, derin ve iðrenç bir erkek hakimiyetinin egemenlik baþlangýcýdýr. Bu Tanrýsal temel düþünce her üç dinde o günden bu zamana kadar en ufak bir deðiþime uðramadan ayný þekilde yaþatýlýr. Sadece Yahudi ve Hristiyanlýða inanan toplumlarýn yaþadýðý devletlerde, laik, seküler ve demokratik yapýya geçmesi, bu dinlerin toplumun siyasal, ekonomik ve yaþam biçimlerine karýþmadan, yalnýzca manevi inançlarýný yaþatma þartý getirilmiþ olmasýdýr. Avrupa ve Batý ülkelerinde reform ve rönesans dönemine kadar, Yahudilik ve Hristiyanlýk'ta kadýnlar erkekten aþaðýydý ve bu mantýk günümüzde dolaylý þekilde yine sürüyor. Cinsiyetçi ve egoist baðnazlýk, Ýslam'da açýktan daha katý þekilde her þeye karýþarak sürdürülmektedir. Yahudilik ve Hristiyanlýðýn Ýslam'dan tek farký, eskiden beri kadýnlarýn Kilise ve Havralarda, erkek Papaz ve Hahamlara hizmet etmeleri amacýyla Rahibelik görevi verilmesi. Bu daha çok yaþlý kilise görevlilerine ve dini eðitimi alan çocuklara hizmet içindir. Hâlâ Yahudi ve Hristiyan kadýnlar ne Papaz ne de Haham olamazlar. Her þey erkek Haham ve Papazlarýn egemenliðinde yürür. Ýslam'da; kadýnýn evin dýþýnda kendi baþýna herhangi bir yerde gezmesi veya ibadet etmesi kesinlikle haram olarak görülmüþtür. Bunlarý kanýtlayan onlarca Sure ve yüzlerce Ayet mevcut. Ve Kuran-ý Kerimde en büyük çeliþkilerden birisi de çoðu Sure ayetlerinde, kadýný þeytan ve her türlü günah iþlemeye meyilli (Ýdraký Bitrak) akýlsýz görürken, farklý ayetlerde ibadet eden ve erkeðin emrinde olan kadýnýn mümin olduðunu yarým aðýzla destekler. Erkeðin akýlsýzlýðýyla ilgili eleþtirel en ufak bir ifade bulunmaz. Bazý Hadislerle Peygamberin karýlarý ve asabelerinin üstünlðüne iþaret edilsede, Hadisler gerçek dýþý uydurulan hikayelerden ibarettir, kanýt olarak gösterilemez. Zaten Ýslam'ýn kadýn üzerindeki tüm uygulama ve aþaðýlamasý her þey daha net ifade ediyor. Bu yüzden istisna Müslüman toplumlarýn dýþýnda, kadýný camiye sokmayan zihniyetin bazý Ýslami cambaz tüccarlarý, sýkýþtýkça yeniden kadýný camiye sokmak istemeleri gericiliklerini asla gizlemez. Tek tanrýlý dinler ve bunlar içerisinden özellikle Ýslam'ýn cinsiyet düþmanlýðý, tek tanrýlý dinlerin özünden gelen bir durumdur. Bu anlayýþýn caný kadýn isterse kadýný minarenin sivri ucuna bile çýkarýr. Yok eðer istemezse her þeyi kadýna yasaklayýp, bunu da Allah emri diye topluma yuttururlar. Bu düþünceleri kanýtlayan Kuran sure ve ayetleri þunlardýr. Nisa 4, 34 - Nisa 3 – Nur 4, 23, 24, 31,- Nisa 11, 19 – Bakara 282, 223,221 – Ali Ýmran 19,83, 85 – Yusuf 2 – Rad 37- Taha 113 – Þura 7 – Nahl 103 – Talak 1- Ahzab 50, 51, 52, 53 ve diðerleri. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |